Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Allahu Teala'nın İnsana Rüyayı Lütfetme Hikmetleri
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 01.06.21, 04:40
Hayal Meyal Hayal Meyal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 24.06.20
Bulunduğu yer: Mavi Gezegen - Samanyolu Galaksisi
Mesajlar: 182
Etiketlendiği Mesaj: 7 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Allahu Teala'nın İnsana Rüyayı Lütfetme Hikmetleri

Allahu Teala'nın rüyayı bize lütfetmesinin hikmeti: insan ne kadar inansa da ruha imanı, mânâya imanında çürüklükler vardır. Maddeyi aşamaması, insanın maddesel bir takım güçlükler karşısında her türlü çabasına rağmen aciz kalması, insanı paniğe götürür. Bu panik, insanların kendi ruhuna karşı imanında zaaflar uyandırır. İşte, Cenab-ı Hakk bu zaafa düşen insanoğlunu daha diri tutmak için rüyasında bir tarz hayatın başka bir penceresini seyrettirerek “onun imanını” tazeler.

Şimdi biliyorsunuz insanlar zamana ve mekâna tabi oldukları için (mesela hiç kimse buradan Ankara’ya beş dakikada gidemediği için yahut hiç kimse yüz sene evvele gidip yaşayamadığı için) herkes bu dünyadayken “zamana ve mekâna mukayyet madde varlığı” olma şeklinde beyni yıkanır. Bu beyin yıkanması zaman ve mekâna bağımlılığı çoğaltır ve dolayısıyla ruhi terakkiye, manevi terakkiye engel olur.

Cenab-ı Hakk zaman ve mekânın bu dünyaya mahsus bir yasa olduğunu, evrenin her tarafında böyle bir yasanın olmadığını, yani mekâna ve zamana bağımlılığın da en azından dünyadaki gibi olmadığını bildirmek için bizi, ruhumuzun bir takım fonksiyonlarıyla tanıştırır rüyada.
Zamanın ve Mekânın Aşılması Mümkündür
Bunu niye apaçık tanıştırmaz? Çünkü apaçık tanıştırırsa, dünyayı mı yaşayacağız ruhu mu yaşayacağız şaşırırız… Beyinle, ruhu bu üç boyutlu sistem içerisinde yaşayamayız. Bu sonsuz boyutta bir sistemdir. Yani, bir anda buradaysa bir anda üç bin yıl eskideki bir noktaya intikal edebilir. Veyahut iki yüz yıl sonraki bir noktaya intikal edebilir. Onun için biz bedenimizde, ruhla bağımlı olarak yaşarken mecburuz bu zamanı ve bu mekânı yaşamaya ki; fonksiyonlarımız bittikten sonra zaten zaman – mekân ayrımına kendiliğinden tabi olacağız.

İşte rüyanın verilmesindeki en büyük hikmetlerden bir tanesi, bizi zaman ve mekân dediğimiz bu dar boğazdan kurtulmanın var olduğunu anlatmaktır. Buna bilim dilinde “probabilite” yani mümkün olmak denir. Yani biz sanıyoruz ki: zaman ve mekân sabittir, bundan başka bir şey yoktur. “Hayır!” diyor, Cenab-ı Hakk rüyada. Zamanın ve mekânın aşılması her zaman mümkündür, diyor. Nasıl söylüyor bunu rüyada bize?

Biz mesela altı yüz sene evvelki bir hadiseyi seyrediyoruz rüyada yahut üç ay sonra gelecek bir hadiseyi seyrediyoruz. O halde biz zamanı aştık… Mekânı da aşıyoruz. Yatağımızda yattığımız halde beş yüz kilometre ilerideki bir kenti görebiliyoruz rüyamızda. O kenti daha evvel görelim – görmeyelim o mühim değil ama dikkat ediniz bakınız: rüyada “bir aralık İstanbul’daydım sonra da Ankara’ya gelmişim” diyor mesela adam. Yahut da “ben o sırada diyor Antalya’daymışım” diyor. Neyi gösteriyor? Mekâna bağımlılık yok! Bunun özelliği bu çünkü.
Rüyanın kompozisyonu içerisinde Cenab-ı Hakk bizde var olan bir sırrın, yani ruhun mekâna ve zamana tabi olmadığını bildiriyor bize… Ama bu bizde serbest olmadığı için yaşarken gözümüzü açtığımız zaman, bilince döndüğümüz zaman ruh serbest olarak hareket elastikiyetine sahip olmadığı için biz yine tekrar zamana ve mekâna bağlı oluyoruz ama devamlı buna bağlı olursak kütleşiriz. Bunu Cenab-ı Hakk lütfen bir nimet olarak “rüya nimetiyle” bizi bir anlamda eğitiyor. “Zaman aşılır. Zamanı böyle putlaştırmayın” diyor. “Mekân da aşılır. Mekânı da putlaştırmayın” diyor. “Ama bu sizin mânâ yolunuzla mümkündür”. Nitekim rüyanın tasavvuftaki ismi “mânâdır.”

Bir derviş anlatırken şeyhine rüyasını “rüyamda şöyle gördüm” diye anlatmaz. “Bugün mânâda şöyle gördüm” diye anlatır. Çünkü rüya mânânın kendisidir. Sanıldığı gibi birtakım az çok göze batabilecek sıkıntılı rüyalar hatta kâbuslar, vesaireler… İşte yediğin içtiğinle alakalıdır da her şeye rağmen rüya ruhun hadisesidir. Peki, o korkulu haller? Onların hepsinin yorumları vardır. Ayrı hikmetleri vardır. Hatta biz bu tarzda rüyanın özündeki hikmetleri iyi bilmediğimiz için Cenab-ı Hakk’ın bizi bu yolla eğitmesini, bu yolla bizi ihya etmesini, nimetlendirmesinin farkında değiliz. Aslında rüya Cenab-ı Hakk’ın çok özel bir eğitim tarzıdır. Hatta Peygamberler için vahiy aracıdır rüya…

Dr.Haluk Nurbaki Hoca'nın röportajlarından alınmıştır...

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147