30.05.21, 15:49
|
|
Manevi
|
|
Üyelik tarihi: 24.09.16
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 3,419
Etiketlendiği Mesaj: 272 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
Bro Nickli Üyeden Alıntı
Meal Kur'an mıdır?
Google'a "Karşılaştırmalı Kuran Meali" diye yazdıktan sonra bir suredeki ayetlerin farklı meallerdeki karşılıklarını okuyunca aklıma ilk gelen sorular şunlar; "Hangisi Kuran? Efendimize asm indiği anda anlaşılan hangisi? Sahabenin anladığı hangisi?"
Tam Kur'an tercümesinin ilk defa 1900'lerde yapıldığı da göz önüne alınınca, kadim zamanlar boyunca meale hiç kimsenin tek başına razı olmadığı muhakkak. Yapılmış olanlar da "satır arası" tercumesi diye adlandırılan ve her kelimenin altına o kelimenin karşılığı olan açıklayıcı kelimeler yazılmak suretiyle yapılmışsa da çok az sayıdadır. Bunun sebebi galiba ilk başta sorduğum sorulara cevap verilemeyecek olması olsa gerek.
Çünkü, her meal, çeviren kişinin dil bilgisi, kelime haznesi, edebi yanı ve kültürel birikiminden etkilenecek farklı ifade tarzlarını da barındıracaktır. Karşılaştırmalı olarak mealleri okuyunca bunun ne kadar bariz bir hal aldığını net şekilde görebilirsiniz.
Denilebilir ki okuyucu da kendi edebi zevkine uygun olan hocanın, profesörün ortaya koyduğu meali okumaktan lezzet alacaktır.
O zaman muhatap olduğumuz şey Allah'ın sözleri midir, yoksa meali hazırlayan kişinin cümle kurma tarzı ve kullandığı kelimelerle yaptığı tercume midir?
Söylemek zor ama galiba ikincisi. Öyle olmasaydı mealler arasında okurken bile tercih yapmazdık.
Bu çok sıkıntılı bir durum bence. Yani Allah'ın sözü tektir. O da arapça bir kurandır. Yani ancak arapça öğrenerek ve okurken o dilin incelikleriyle beraber kalbimize akan şeydir, Kur'an.
Hatta yıllarca çöllerde yaşayarak arapça öğrenmiş ingiliz asıllı Muhammed Esed'in, arapçadan ingilizceye çevirdiği kuranın, türkçeye çevrilmiş halini dahi okuyoruz ve çeviren kişinin dil mehareti sebebiyle de klasik meallerden daha fazla tercih ediliyor.
İlk başta sorduğum soruların ne kadar hayati sorular olduğu gerçeğini aşamıyorum ve bu sebeple, meal okumak üzerine manevi bilincimi inşaa etme fikri bana iğreti geliyor.
Efendimiz'den asm ve dört halifeden bu yana neredeyse bütün âlim ve Allah dostu kişilerin farklı eserler yazmış olmaları ve bunlarla Kuran hakikatlerini ve Peygamberin asm öğütlerini insanlara ulaştırmış olmalarının hikmetlerini merak etmeden duramıyorum.
Hoca Ahmed Yesevi, Mevlana, Yunus Emre, İmam Gazali, Hacı Bektaş-ı Veli, İmam Azam Ebu Hanife, İmam Rabbani, İskilipli Atıf, Mehmet Zahit Kotku, Bediüzzaman ve saire daha aklıma gelmeyen nice alim hocalar bir çok eserler neşretmişler ve müslümanlar gece gündüz bu eserleri okuyarak çoğaltarak ilim tahsil etmişler.
Hoca Ahmed Yesevi kaleme aldığı Divan-ı Hikmet ile bütün bir Anadolu'yu irşad etmiştir mesela. O eserleri gece gündüz okuyanlar hatta ezberleyenler Kuran'dan başka bir şey okudukları vehmine hiç kapılmamışlardır. Yani Kuran namına okumuşlar ve islamı yaşamışlar.
Bunun hikmeti şu galiba; Kur'anın her ayetinin manasını anlatmak için belki de ciltlerle kitaplar yazmak, kendi noksan kelimelerimizle kuru bir cümle kurmak ve adına falanca surenin falanca ayeti budur demekten daha münasip olması sebebiyledir. Yüzyıllarca da böyle olmuştur.
"Sahabe efendilerimiz gibi Kur'an'a ilk elden neden muhatap olamıyoruz?" Sorusunun cevabı, buraya kadar yazılanlarda verilmiştir diye düşünüyorum.
İstikamette bir hayat sürmüş ve öylece vefat etmiş ya da hala hayatta olan Alim kişilerin eserlerini okumak Kuran okumaktan başka birşey olmasa gerek!
"Ben kuran meali okuyorum, onlara ihtiyaç yok!" demek, iblisin taktığı çelmelerden sadece biri gibi geliyor. Kur'an okumak birçok parçanın bir bütünü oluşturmasıdır. Kur'an'ın lafzı, Kur'an'ın tercumesi, Kur'an'ın tefsiri, Hadisler ve diğer ilmi eserlerin birlikte oluşturduğu bir bütünün adıdır, kuranı okumak.
Alim zatların eserlerini Kur'andan farklı ve bağımsız şeylermiş gibi göstermek ve kıyaslamak da büyük bir yanılgıdır.
Tabi kasıtlı bir düşmanlık yoksa !
Not: Ben ilahiyat mezunu değilim. Kendi izlenimlerimden oluşan cümlelerdir. Yanlışlarım varsa, ki vardır düzeltiniz lütfen!
Maksadım bir pencere açmak sadece...
|
Allah Teala sizden razı olsun. Öncelikle Hz. Peygamber’in sireti hakkında gerekli donanıma sahip olmak gerekir. Bunun yanında mealin imkanlar elverdiği ölçüde klasik tefsirler eşliğinde okunmasına ihtimam gösterilmelidir. Salt meal okumak, Kur’an’ı meal üzerinden anlamaya çalışmak, modern zamanlarda zuhur eden bir durumdur ve ayni zamanda çok problemli bir okuma ve anlama tarzıdır. Osmanlı toplumu altı yüz yıl boyunca meal okumamış, bu altı asırlık dönemin son demlerine kadar günümüzdeki gibi bir meal ihtiyacı da duyulmamıştır. Buna mukabil 2. Meşrutiyet’ten ve bilhassa Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana iki yüz hatta daha fazla sayıda meal dolaşıma sokulmuştur. Bu son asırda din ve Kur’an algımıza çok tuhaf şeylerin arız olduğu kesin; ancak bunun hikayesi hayli uzun.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|