Sadece okuyur muyuz yoksa okuyup yorumluyor muyuz?
Çok kitap okuyan çok kişi gördüm. Ama sadece okuyordu. Okuduklarını yorumlamıyor, sadece okuyordu. Muhakeme etmiyor, sadece okunmuş listesine bir tane daha ekliyordu.
Bir de hep birbirinin tıpkısının aynısını anlatan kitaplar okuyanlar var. Belki 250 kitap okumuş ama içerik 5'i, 10'u geçmiyordu. Aynı kitabı 200 defa okur gibi, 200 kişiden aynı şeyleri okuyordu.
Hiçbir meseleye farklı açıdan bakmayı denememişti. Hep korkuyordu. Ya farklı bir şey çıkarsa? Ya sahih dediğim bilgi, hasen ya da zayıf çıkarsa? Ya farzdır diye bildiğim şeye, vacip ya da sünnettir diyen biri çıkarsa? Ya iman esası diye inandığım şey, imanın asli meselesi değildir diyen olursa?
Bu korkulardan dolayı okuduklarını sorgusuz sualsiz okumaya devam etti.
Bir de kaynak getiren okumuşlar var. Size bir meseleyi on kaynaktan ispat eder. Ama on kaynağın onu da aynı meşrebin, aynı mezhebin, aynı tarikatın, aynı ekolün mensupları...
Elli tane Hanefî kitabından vereceğiniz bilgi aynı şeyi diyecektir. Hepsi de örneğin kanın abdesti bozduğunu söyleyecektir. Bunu Hanefî usulü açısından kaynak göstermede mahsuru yoktur. Ama İslam'daki hükmü budur, bakın elli kitapta da öyle geçiyor demek, saplantıdır.
Bir kimse belli bir yaşa veya belli bir birikim elde edinceye kadar aynı türden yazılmış eser okumalıdır ki, öğrendikleri kalıcı olsun. Ama ömür boyu, bizim oğlan bina okur, gider gelir yine okur misali hep aynı şeyleri okuyacaksa ne gelişebilir ne de gelişimler karşısında durabilir.
|