Alıntı:
avira Nickli Üyeden Alıntı
Hm Peki peygamberimizi görseydik o güzel yüzünü onu düşünmek ona bağlanmak sevgi ile bağlanmak onu düşünmek sizce caizmidir yoksa degilmidir ? Bunu bı düşünun sonuç olarak hocama danistigimda bir Allah dostunu düşünmenin bir sakıncası yoktur dedi 15 dakika rabıta yaptıktan sonra yada daha fazla bir sürede yaptıktan sonra kalp zikrine geçiyoruz ve hocam yani kalp zikrini yaparken artık şeyhi mürşidi düşünmeyi bırakıyoruz artık kalbe Allah deditirtmeye çalışıyoruz eğer mürşidi düşünseydik o zaman ona tapmis olurduk zikir ibadet ancak ve ancak Allah'a yapılır dedi 15 dakika rabitayi bitirip kalp zikrini geçince artık mürşidi dusunmedigimizden banada mantıklı geldi doğrudur dedim kendimce ve Hz Muhammed peygamberimiz mağarada Hz ebubekir kalbini peygamberimize bağlamış ve rabıta oradan çıkmıştır Hz peygamberden de diğer 33 büyük zata bu nurun geldiğini ve bizde mürşidi kamilden o nuru almaya çalışıp kalbi temizlemek kalbi nurlandirmakmis yanlış hatırlamıyorsam yanlışım varsa hocalarım düzeltsin Hz Ömer konunun ne olduğunu tam hatırlamıyorum sanırım Hz Ömerin Hz ebubekir'den daha üstün olduğunu söylemişler ve Hz Ömer büyük bir daha meydana çıkıp herkesin duyabileceği bir yerde ben Hz Ömer Hz ebubekirin peygamberimizle yaptığı o olay için bunca zaman yaptığım bütün ibadetleri sevapları değişirim demiş tabi benim aklımda kalan o yanlışım varsa düzeltin mesala Hz Hızır aleyhisselam insanlara yardım etmiş savaş olduğunda muslimanlara meleklerin yardim ettiği yazıyor Kuran'da zorda kalanlara yardım etmiş ve Allah'ın izniyle olmuş bir söz vardır şehitler ölmez diye her insan öldükten sonra kıyamete kadar Berzah aleminde bekleyeceklerdir ama duyduğum okuduğum eski kitaplarda evliyaların sehitlerin hala İslami savunduğu dan onlarin seyahat bizim alemimize gecip yardım etme durumu vardır bunun en büyük örneği Hz Hızır aleyhisselamdir yani sözün kısası böyle büyük zatlarin amacı bize yardım edip bizi Allah yaklaştırmak tır bizde kıyamete kadar sürecek bu mucizden faydalanıp o nuru almaya çalışıp bizi Allah'a yaklaştırmak için onu vesile kılıyoruz Hz Musa peygamber ey yüce rabbim bana nur yüzünü göster dediğinde sen beni görmeye dayanamazsın demiş direk Allah la bağlantı kuramamış ve Cebrail aleyhisselamin aracılığıyla iletişim kurmuştur tüm peygamberlerde öyle direkt olarak Allah tan bu nuru alamayacağımiza göre aracı yapıyoruz her şeyde bir vesile vardır her şeyin bir düzen içinde olduğu ve mucizeler tevafuklar içinde gizlidir ben şahsen kendi adıma tapma gibi bir amacım Yok amacın Allah'ın nurunu sevgisini rızasını kazanmak o yüzden Allah kalbimi biliyor ben sadece alemlerin rabbi olan Allaha ibadet yaparım eğer bu olayların aksini söyleyen biri varsa yazsın lütfen sonuçta akıllı bir müslüman. Eğriyi doğruyu. Iyi ayırt etmelidir şirk diyenlere sorduğum DA işte mürşidi düşünmek yanlıştır Allah varken neden onu düşünüyoruz bende
burda onu mürşidi kamili aracı yapıyoruz diye söylüyorum elimden geldiğince açık bir şekilde anlatmaya çalıştım şöyle bir düşündüğümde şirk olmadığı konusunda şuan için bir düşünce içindeyim şirk diyenlerde gerçekten Kur'an'a ve sünnete uygun olarak bu olayı açık bir şekilde anlatsın bu arada sayın @ [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] söylediklerimde bir yanlışim varsa bütün forum üyeleri için şimdiden özür dilerim yanlışım varsa duzeltirseniz hocam sevinirim
|
Avira kardeşim bazıları kimseyi kendilerine ilmen veya yaş olarak denk görmediği için cevaplarını okumaya dahi tenezzül etmiyor bizde biraz bakınca sitede en eskilerden ve adminimize en çok destek olanlardan biri ek
Olarak seriat olarak yaş olarak hemde havvas bilgisi olarak bu kibirlenip kimseyi kendine denk gormeyenleri 5 katlar ilmiyle havvas ilminde dahil buna rağmen rahmetli SİN hocamizin rabıta hakkında şu yazısını açıp okusunlar
Rabıta Nedir - Dinde Rabıta - Rabıta Sakıncalımıdır
Soru: Râbıta nedir, dince sakıncası var mıdır?
Cevap:*Rabıta, zikirden önce veya günün uygun zamanlarında müridin (tarikat eğitimi gören kimsenin) şeyhini (mürşidini) hatırlamasıdır. Uzun tartışmalara konu olan râbıta bir ibadet değildir, tasavvufta bir eğitim tekniğidir. Amacının dışına çıkarılır ve şirke vardırılırsa çok sakıncalı olur, amacının içinde kalırsa (yani şeyhi hatırda tutarak ondan meşru ölçüler içinde istifade etmeye; ilminden, ahlakından, güzel hallerinden yararlanmaya, onu özümsemeye yönelik bir teknik olursa) sakıncası olmayabilir. (Hayrettin Karaman Soru - Cevap 156)
Soru: Râbıta bir ibadet ise onu Peygamberimiz niçin yapmamış, bize niçin buyurmamış ve fıkıh kitapları bu ibadeti niçin açıklamamıştır?
Cevap: Râbıta (bir tarikat mensubunun zaman zaman ve özellikle zikirden önce mürşidini hatırlaması, kalbini onunki ile birleştirmesi) bir ibadet değildir; tarikat eğitiminde kullanılan bir teknik, bir eğitme aracıdır. İbadet olmadığı için de fıkıh kitaplarında yer verilmemiştir. (Hayrettin Karaman Soru - Cevap 157)
Soru: Allah ile kul arasına kimse giremez deniyor. Tasavvuf Allah ile kul arasına girmekmidir?
Cevap:*Bu söz doğru idrak değildir. Bu sözü böyle söylemeleri yanlıştır. Evvelâ peygamberler arasında Cebrail vasıtadır. Bizimle Rab arasında Peygamber vasıtadır... Madem ki Peygamber'le Rab arasında vahiy meleği vardır, o getiriyor bütün mahlukatın efdali, Cebrail'den daha efdal olmakla beraber, O'na sormak ve O'nu vasıta etmek zorundaydı, bizimle Rab arasında, bu defa peygamberler vasıtadır.
Soru: Rabıta şirk midir?
Cevap:*Rabıtanın çeşitleri vardır. Şirke yakın rabıta da vardır, meşru olan rabıta da vardır. Eğer ki şeyhin rabıtası şöyle olursa, sanki şeyhin yanındadır, sanki ona bakıyor gibi, onun için kendini toparlıyor, hatalardan sakınıyor, onun hareketlerini de hatıra getiriyor, ona kendisini uyduruyor. Bu meşrudur. Sahabiler Peygamber'in sözlerini nasıl muhafaza ederdi? Peygamber'in kalkıp oturmasını, bütün hareketleri de öyle hıfz ederdi. Hatta hadisi naklederken, Peygamber bunu söylerken yatıyordu, oturuyordu, oturuyordu kalktı, yüzü kızardı, sesi yükseldi... Bu şekil rabıta meşrudur. Ayet-i Kerime'nin meâlinde "Ey iman edenler Allah'tan korkun, sadıklarla beraber olun." buyuruluyor. Mümkünse onların sohbetinde bulunun, mümkün olmazsa manen onların yanındadır. Onların yanındaykenki o durumu hıfzında tutuyor. Bu rabıta da burdan alınmıştır. Bu ayet-i kerimenin şümulüne giriyor. Bir de hadis-i şerifte, "Sizin efdaliniz göründüğü zaman Allah hatıra geliyor." O zaman, onu sureten görmediği takdirde onun şeklini düşünüyor. Onu hatırladığı zaman Allah hatıra geliyor. Çok salih bir kişiyi gördüğü zaman Allah hatıra geliyor. Burda o zaman göz ile değil de, hatıra getirdiği zaman da Allah hatıra geliyor, Allah'ı zikrediyor.
Şeyh rehberdir. Bu şekilde rabıta şirk değildir, faydası vardır; eğer itikad ediyorsa ki, rabıta vesiledir, murakabeye vesiledir. Bir müstakil insan, Allah'u Teâlâ beni görüyor, sözlerimi işitiyor, kalbimde olanı biliyor, vakıftır deyip her an bunu aklında tutuyor, gaflete dalmıyor, o dereceye gelenler rabıtayı terkederler.
Rabıta maksud-u bizatı arada ki vasıta olmadığından, Allah olduğundan dolayı şirk olmuyor. Ama onun maksud-u bizatı eğer hayal ettiği falansa ya da ondan bir şeyler talep ederse, beni kurtar, bana Allah mal versindiye ondan isterse, o zaman şirkten korkuluyor. Ama diğer tarafta dediğimiz gibi bu olmayınca, o esas şirk değildir, menfaati vardır. (İslam Dergisi, Mart 1997, S. 20-21)
Bu yukarda ki yazı sin hocanın kendi konusudur bunada nasıl dil uzatacaklar görelim bakalım adminimizin dediği gibi insanlar değişmiş takım tutarcasına öyle kimse kimseyi anlamadan yazıyor biri sabaha fenerbahçeyi diğeri ise galatasarayı anlatıyor
ALLAH c.c selamet versin ...