Ben şahsen acizane tasavvuf ve yine benzeri hususlarda teolojik fay kırıklıklarına yeni bir kırık daha eklemekten ömrüm boyunca imtina etmişimdir. Bu hususta Elmalı’nın Hak Dini Kuran Dili adlı tefsirine çok ehemmiyet veririm. Elmalı Hak Dini Kuran Dili tefsirinde bugün kendisini İslam’a izafe eden birçok farklı grup, fırka, cemaat, tarikat veya hareket arasında derin ihtilaf ve çatışmalara sebep teşkil eden muhtelif görüş düşünce ekol ve eğilime yer vermiş dahası tümden ret ya da tümden farklı dini düşünce ekol ve gelenekten istifade cihetine gitmiştir. Mesela, İhlas suresinin tefsirinde uzun uzadıya İbn Sina’yı konuştururken, kimi zaman Muhyiddin İbnü’l Arabi’nin Vahdet_i Vücut anlayışından, kimi zaman da Gazali’nin işrak felsefesine ve bu felsefenin vahdet-i vücut fikriyle bütünleştirilmesine vesile olan Mişkatü’l- Envar adlı risalesinden alıntılar yapmıştır. Yine Elmalı, Fahreddin er- Razi’nin ansiklopedik hüviyete sahip tefsirinden alabildiğince istifade ederken, bu tefsirdeki hâkim Eş’ari bakış açısını ön plana çıkarmak yerine Ehl-i Sünnet’i şemsiye bir kavram olarak değerlendirmiş ve bunun bir yansıması olarak Selefiyye, Eş’ariye ve Maturidiyye gibi mezhepler arası iç ihtilafları dillendirmekten imtina etmiştir. Öte yandan Fil suresinin tefsirinde gelenekçi çizginin çok sıkı bir temsilcisi gibi davranarak Muhammed Abduh’un yorumunu tahrifle eşdeğer sayarken, Hz. İsa’nın babasız olarak dünyaya gelişini, monomer bir hücreden teşekkül etmiş olabileceği şeklinde açıklamak gibi oldukça modern bir yoruma imza atabilmiştir.
Elmalı’nın İslam ilim ve kültür mirasından istifade tarzı bugün çok ihtiyaç duyduğumuz geniş ufuk ve perspektif hakkında güzel bir misal teşkil etmektedir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|