Ledün kelimesi, Türkçe de ‘’nezdinde yanında’’ manasını taşıyan Arapça ‘’inde’’ kelimesi ile eş anlamlıdır. Kur’anda pek çok yerde geçen bu kelime, Kehf suresinde Hz. Musa-Hızır kıssasında da geçmektedir.: ‘’Biz ona katımızdan (ledün) bir ilim öğrettik. (Kehf suresi 65.ayet) Ayette geçen ledünni ilim, gaybi ilim ve ilahi esrarı kavrama anlamındadır. Musa’ya Hakk katından peygamber olması sebebiyle verilen ilim, dini hükümlerdi. İbadet, muamelat ve ahlak bilgisiydi. Hızır’a verilen bilgi ise olayların ve eşyanın sırlarını kavrama bilgisiydi. Nitekim bu hadiseleri anlatan bir hadis-i şerifte Hızır’ın Musa’ya şöyle dediği rivayet olunur: ‘’Ya Musa, ben Allah’ın bana öğrettiği bir ilme sahibim ki, sen onu bilmezsin. Sen de Allah’ın sana öğrettiği bir ilme sahipsin ki, ben onu bilemem.’’(Buhari)
Ledünni ilim, melek veya peygamber aracılığıyla olmaksızın doğrudan Cenab-ı Hakk tarafından öğretilen bir ilimdir. Ledünni ilmin varlığı, kitap ve sünnetle sabit olan boyutu ile sınırı, tartışma konusudur. Keşfi bilgi ile ledünni bilgi arasındaki fark birincisinde kulun kesbinin rolünün de bulunmasıdır. Çünkü keşfin meydana geldiği sırada tespiti yapan yine kuldur. Ledünni bilgi ise doğrudan Allah tarafından kalbe gelen bilgidir.
__________________
Yunusça sevgimizden anlamayana cevabımız Yavuzca olacaktır...
|