Fenadan mutlak makamına
Adem a.s cüziden yani kesret ve taayyünlerin özü olan kendi taayyününden, vahid-i mutlak olan külli tarafına sefer etmiştir. Yani, Adem’den ibaret olan insan-ı kamil, şuurlu ve rucui (dönüşsel) bir seyir ile Ehadiyet makamına ulaşır. Fenadan mutlak makamına ulaştıktan sonra, noksanlıkların tamamlanması için ilahi hikmetin bir gereği olarak mutlak makamından, kayıtlı bir mertebe olan aleme geçiş yapar. Yani seyr-i Billah’a rücu eder (döner). Bu seyr-i billah da arif olan salike eşyanın kesreti ile tecelli ve zuhur edenin tek bir hakikat olduğu, aynı tek hakikatin, taayyünlerden bir taayyünde özel bir sıfat ile göründüğü belli olur. Kesretin bu şekildeki görünmesi, sıfatların çokluğunun bir gereğidir. Ancak sıfatların çok olması, bir olan zatın da çoğalmasını gerektirmez...
|