Bismillahirrahmanirrahim
Cinlerden bir ifrit, ‘Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm ve güvenim var.’ dedi. Kitaptan ilmi olan kimse ise, ‘Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getirebilirim.’ dedi. (Süleyman) onu (Melikenin tahtını) yanı başına yerleşivermiş görünce, ‘Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye, beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbin müstağnidir (şükre ihtiyacı olmayan), çok kerem sahibidir.”(Neml, 27/39-40)
Bizlerin kendimizi ışık hızına hapsedip, o hızın üzerinde bir hızla maddesel bir varlığın taşınmasını yadsımamız sadece bilgilerimizin henüz ilkellikten kurtulamamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bizim ışık hızı düşüncesine hapsolmamız başka varlıklarında bu hıza hapsolduğuna inanmamızı gerektirmemektedir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Süleyman’ın “gudvvuha üehrun ve revahuha üehrun(gidişi bir ay gelişi bir ay)” diye nitelenen bineğiyle Saba Melikesi Belkıs’ın tahtını bir saniyenin de altında bir sürede Yemen’den Kudüs’e ışınlaması anlatılmaktadır(Sebe Suresi). Guduv gidişi, revah gelişi anlatmaktadır. Kısaca Hz. Süleyman’ın bineğinin hızı, gidiş dönüş altmış gün/saattir. Kur’an’ın ifadesinde bir gün, dünya hesabıyla 1000 yıldır. Demek ki Hz. Süleyman’ın bineğinin hızı 1000x60= 60 bin yıl/saattir. Bu da saniye de 1000 ışık yılı demektir.
İnsanın keşfettiği en büyük hız şimdilik ışık hızıdır. Oysa tasavvufta nur hızı denilen ve hayalden daha süratli bir hız birimi vardır. Işığın saniyedeki hızı 300 bin kilometre olduğuna göre Hz. Süleyman’a verildiği belirtilen bineğin hızı ışık hızından da yüksektir. Yani ışınlanmanın hızı burada bize verilmiştir. Belkıs’ın tahtı göz açıp kapayıncaya kadar Yemen’den Kudüs’e taşınmıştır. Yani maddesel boyutta bir ışınlanma gerçekleşmiş ve bunu da bir insan başarmıştır(Reculün indehu mine’l-kitabi ilmün. Yani kitabi bilgilere ve tecrübi bilgilere sahip bir adam). Bu ifade bize bilimsel çalışmalarla insanlığın varabileceği sınırları çok net göstermektedir.
Bu ışınlanmayı yapmaya Cin taifesinden bir ifrit de talip olmuştur ancak onun verdiği süre biraz uzun olunca(Ayağa kalkıp oturacak kadar) Hz. Süleyman bu süreyi uzun bulmuş ve bugünün ifadesiyle teknolojik bilgilere sahip olan yardımcısından talep etmiştir. Belkıs gelipte tahtını orada bulunca ona “Bu taht senin mi” diye sorulmuş, Belkıs bu soruya “Sanki O” diye cevap vermiştir. Bu cevap bugünkü sanal gerçekçilik diye nitelendirilen biliminde ilk tanımı olmuştur.
Bugün bilim bu konuda hangi aşamada
?
Yeni bir ışınlanma teknolojisi geliştirildi! İlk işlem başarılı…
Bristol Üniversitesi ve Danimarka Teknik Üniversitesi’ndeki bilim adamları, kuantum dolanıklık sayesinde yeni bir kuantum ışınlama teknolojisi geliştirdikleri duyurdu. Bu sayede ilk kez iki çip arasında veri ışınlanmış oldu.
Henüz canlılar ve nesneler için çok erken olsa da, veri ışınlanması için bazı deneysel çalışmalar yapılıyor. ShiftDelete’de yer alan habere göre Bristol Üniversitesi ve Danimarka Teknik Üniversitesi'ndeki bilim adamları, iki çip arasında fiziksel bir bağlantı yokken veri aktarmayı başardı. Aynı bilim adamları, bu atılımın hem kuantum bilgisayarlar hem de kuantum internet için imkanı açtığını söylüyor.
MESAFE ENGELİ YOK
Işınlanma, kuantum dolanıklık adı verilen bir fenomen sayesinde gerçekleşti. Kuantum dolanıklık, iki parçanın uzun mesafelerde iletişime geçebilecek kadar iç içe geçtiği bir yerdir. Bu sayede bir parçacık üzerindeki değişiklik, hemen diğer parçacık üzerinde de gerçekleşir. Kuantum dolanıklık için teorik olarak bir mesafe engeli bulunmamaktadır.
Bilim ekibi, çiplerde bir çift dolaşmış foton kullandı. Daha sonra bir fotonun kuantum ölçümü gerçekleştirildi. Bu sayede çip üzerinde yapılan değişiklikler, diğer çipte bulunan ortak fotona da uygulanmış oldu. Ekip, fişlerin her birini kuantum dolaşımını kullanan bir dizi gösteri yapması için programladı. İki çipli ışınlanma deneyi sonrası, kuantum ölçümü yapıldıktan sonra bir parçacığın bireysel kuantum durumunun iki çip boyunca iletildiği ortaya çıkmış oldu.
*******
Biz kesin bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri ( delilleri ) apaçık gösterdik.
BAKARA SURESİ AYET
( 2 / 118 )
******
Lâ ilâhe İllallâhu el-Melikül-hakkul-mubîn Muhammedun resûlullâh sadikul-vaadil-emîn
Hak ve gerçek olan kainatın sahibi Allahtan başka ilah yoktur. güvenilir ve sözünde sadık Hz; Muhammed ( a.s.m) onun elçisidir