Narsistik Kişilik Bozukluğu
Kişilik bozuklukları adı altında perdelenen şeytanların insan iradesini ele geçirme kategorilerinden her biri insan üzerinde farklı etkiye sebep oluyor.
Suça karışan, kimi zaman bir başka insanı yaralayan veya öldüren kişiler, genel olarak paranoid, şizoid, anti sosyal, şizotipal adı altındaki kategorilerden çıkıyor.
Bunlar psikiyatride orta ve üst sınıf kişilik bozuklukları olarak geçer. Bunlara ilaveten birtanesi daha var ki, bir ömür boyunca birçok insanı öldürür ama çevresindeki herkes onu işinde gücünde kimi zaman bir aile babası, kimi zaman ağır başlı öğretmen hanım olarak bilir. En yakınındakinin hali nedir farkedilmez, anlatsa inandıramaz, kaçmaya kalksa kaçamaz.
Kuran’da insi şeytan olarak geçen ve insanoğlu üzerindeki tehlike olarak ne olduğunu bildiğim ve emin olarak yola koyulduğum konumuzun ana başlığı işte budur. Narsistik Kişilik Bozukluğu...
Şu anda dünyada bu konunun en ünlü otoritesi kabul edilen Shumel Vaknin isminde İsrail’li bir yazar. Patolojiyi ilk tanımlayan ise yine kendi ırkından Sigmund Freud....
Ne kadar tuhaf değil mi? Dünyada milyarlarca insan var ama şu anda dünyanın % 15’ine sirayet etmiş bu şeytanlaşmış insan modelini izah edebilen 9 milyon nüfuslu İsrailden çıkıyor. Tabi bu toynaklının sözcüsü olan insan müsfettesi 100 kitap yazmış ama tamamı yalan. Ve maalesef narsistin ne olduğunu doktorlar da anlatamıyor. Bazıları yaklaşıyor, hatta bazıları ‘’şeytana benziyorlar ‘’ diyor ama özü ortaya koyamıyorlar. Bunun ne demek olduğunu yakından gören bilir. ( Benim nasıl bildiğimi daha sonra anlatacağım )
İnsan sadece fiziken ölmüyor. İnsan ruhen de ölür. Ruhen ölmek demek yaşama sevincinin kaybolması demektir. Bir uzvunuzu dahi kaybetseniz, yaşama tutunur yine mutlu olabilirsiniz. Lakin değerlerinizi kaybederseniz yaşamak işkenceye dönüşür. Narsistin hayatında olduğu kişiye uyguladığı programın hedefi tam olarak kişiyi kendisi yapan tüm karakterinin içini boşaltmaktır. Bunu başardıktan sonra da bir posa olarak bırakır ve yeni bir hedefe geçer. Çocuk sahibi olup olmaması birşeyi değiştirmez, duygulanım sıfırdır. Sorumlu şeytan erken yaştan öyle bir kodlamıştır ki zihnini ne duyguları vardır, ne de kendilik farkındalığı... Yaptıklarının dışarıdan nasıl göründüğüne dair en ufak bir fikri yoktur.
Bu sınıf manevi derinliği olmayan, çoğunlukla anne baba ayrı yalnız büyüyen çocuklardan çıkıyor. Bir detay daha var, o da annenin eleştirel ve mükemmeliyetçi olması, çocuktan devamlı surette herşeyin en iyisini yapmasını bekliyor. Yaparsa nötr bir tepki veriyor. Yapamazsa, dışlıyor, azarlıyor.
Bu açıkları çok iyi kodlayan şeytanın duygusuz, eleştiren, değer görmeye aç, yalnız büyümenin bencilliği ile ‘’ hep bana ‘’ diyen , mükemmel olamamanın getirdiği manüplatif, riyakar, inkarcı kimliği oluşturması çok kolay oluyor . Dahası karakterize ettiği bu kimliğe öyle kırılgan bir değersizlik hissi aşılıyor ki, kişi değersiz görülmeyi ölüm korkusuna eş değer bir duygu ile deneyimliyor. Bu duygu ile karşılaşmamak için de kişi devamlı büyüklenmeci ve diğerlerini direkt veya dolayı küçümseyen ve değersizleştiren bir hayat tarzı benimsiyor. Yakınındakilerin kendisinden daha önemli olması fikrine katlanamıyor ve korkunç bir haset besliyor. Profesyonel manüplatif teknikler ile sistematik bir yıpratma programı uyguluyor. Maddi ve manevi tükenmesi için elinden geleni yapıyor.
Bir narsist mağdurun annlattıklarını okuduğum makalede adam, sürekli geç kaldığı toplantılarının sebebinin gece kalkıp alarmı ileri saate kuranın eşi olduğunu yazıyordu.
İnanması zor ama emin olunuz ki bu konu farklı kötücül yansımaları olan Narsizm için küçük bir örnek. İnanması zor çünkü ‘’ Adam işini kaybetse, kadın da zorda kalır ‘’ düşüncesi akla geliyor. İçinde barındırdığı haset, işte böylesini şiddetli ve yıkıcı.. Çünkü o haset kendi haset değil. Şeytan’ın Ademoğlu’na duyduğu haset, tabii ki bunu bilmiyor. Olağan sayıyor.
Sürecin sonunda psikolojik şiddettin muhattabı olan kişi tükeniyor. Narsist ise yaptığı herşeyin şeytanın vesveseleri ile doğru olduğuna, kendisinin hiç suçu olmadığına inanarak terk edip gidiyor. Tabii ki yeni bir ilişkiye... İnsi şeytan modeli narsist yaşantısı boyunca en az 5 kişinin yaşama sevincini yok ediyor.
Kötü olan şu ki bu tür bir şiddete maruz kalan insanlar sevgiye, vefaya, evliliğe, anneliğe veya babalığa, merhamete vs olan inançlarını çoğunlukla kaybediyorlar. Bir daha sevme riskini göze alamıyor matlaşıyorlar. Elbette ki bu durum, bu kıymetli duyguları çocuklarına aktaramamasına veya çok az aktarmasına sebep oluyor, bu da bir sonraki neslin veya ondan sonra gelecek neslin de duygusuz bir narsist olacağına işaret ediyor.
Diyeceksiniz ki ‘’ İyi de kişi bunu nasıl anlamıyor da kalkıyor böyle biriyle evleniyor ? ‘’
Mesele de bu! Böyle gelmiyor ki, en saf, en masum, en cömert, en saygılı ve sevgili halde geliyor. Bir nevi kılık değiştiriyor. Tıpkı Şeytan gibi...
__________________
Nesimi'ye sormuşlar;
O YAR ile hoş musun?
Hoş olayım olmayayım o YAR benim
Kime Ne!
|