Hadid suresi 29 ayetten oluşan bir suredir. Bazı hadisi şeriflerde Halid suresinin fazileti ile ilgili bilgiler bulunduğu için bu sureyi okumak çok faziletlidir. Bir de Hz. Ali (ra) bir sözünde Hadid suresi ilk 10 ayeti veya ilk 6 ayeti okunmasını tavsiye etmiştir. Halid suresi tesbih ifadesiyle başladığı için “müsebbihât” diye anılan beş surenin birincisidir. Diğer dört sure; Haşr suresi, Saf suresi, Cum‘a suresi ve Tegabün suresidir.
Halid suresinin ve devamındaki dört sure ile ilgili Hz. Peygamber Efendimiz (Sav) yatmadan önce “müsebbihât”ı okur ve bunlarda bin ayetten faziletli bir ayetin bulunduğunu söylerdi. (Tirmizi)
Hz. Ali (ra); “Ya Bera! Allah’a İsm-i A’zam’ı (en yüce ismi) ile dua etmek istersen, Hadid Sûresi’nin baş tarafından on ayeti ve Haşr Sûresi’nin sonunu oku, sonra de ki:
‘Ey o, böyle olan ve O’ndan başka böyle bir şey olmayan zât! Senden bana şöyle şöyle yapmanı dilerim.”
Vallahi ya Bera, bununla benim aleyhime dua etsen yere geçerim’ (Deylemi)
Ayrıca bazı kaynaklarda İlk 6 ayeti olarakta geçmektedir. Bir kimsenin bir isteği, bir arzusu olduğu zaman Hadid suresi ilk 10 ayeti veya ilk 6 ayeti ile Haşr suresinin son 4 ayetinin okunması tavsiye edilir. Zaten Haşr suresinin son ayetleri Hüvallahüllezi Suresi olarak bilinir ve genelde sabah ve akşam namazlarından sonra okunmaktadır.
Bakınız: Hüvallahüllezi Suresi
Hadid Suresi İlk 10 Ayet
Okunuşu
Sebbeha li(A)llâhi mâ fî-ssemâvâti vel-ard(i)(s) ve huve-l’azîzu-lhakîm
Lehu mulku-ssemâvâti vel-ard(i)(s) yuhyî ve yumît(u)(s) ve huve ‘alâ kulli şey-in kadîr
Huve-l-evvelu vel-âhiru ve-zzâhiru velbâtin(u)(s) ve huve bikulli şey-in ‘alîm
Huve-llezî haleka-ssemâvâti vel-arda fî sitteti eyyâmin śümme-stevâ ‘alâ-l’arş(i)(c) ya’lemu mâ yelicu fî-l-ardi vemâ yahrucu minhâ vemâ yenzilu mine-ssemâ-i vemâ ya’rucu fîhâ(s) ve huve me’akum eyne mâ kuntum(c) va(A)llâhu bimâ ta’melûne basîr
Lehu mulku-ssemâvâti vel-ard(i)(c) ve-ila(A)llâhi turce’u-l-umûr
Yûlicu-lleyle fî-nnehâri ve yûlicu-nnehâra fî-lleyl(i)(c) ve huve ‘alîmun bizâti-ssudûr
Âminû bi(A)llâhi ve rasûlihi ve enfikû mimmâ ce’alekum mustahlefîne fîh(i)(s) fellezîne âmenû minkum ve enfekû lehum ecrun kebîr
Vemâ lekum lâ tu/minûne bi(A)llâhi ve-rrasûlu yed’ûkum litu/minû birabbikum ve kad ehaze mîśâkakum in kuntum mu/minîn
Huve-llezî yunezzilu ‘alâ ‘abdihi âyâtin beyyinâtin liyuhricekum mine-zzulumâti ilâ-nnûr(i)(c) ve-inna(A)llâhe bikum leraûfun rahîm
Vemâ lekum ellâ tunfikû fî sebîli(A)llâhi veli(A)llâhi mîrâśu-ssemâvâti vel-ard(i)(c) lâ yestevî minkum men enfeka min kabli-lfethi ve kâtel(e)(c) ulâ-ike a’zamu deraceten mine-llezîne enfekû min ba’du ve kâtelû(c) ve kullen ve’ada(A)llâhu-lhusnâ(c) va(A)llâhu bimâ ta’melûne habîr
Anlamı
Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O’nundur. Diriltir, öldürür. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
O, ilk ve sondur. Zâhir ve Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.
O, gökleri ve yeri altı günde (altı evrede) yaratan, sonra Arş’a kurulandır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Bütün işler ancak ona döndürülür.
Geceyi gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar. O, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
Allah’a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır.
Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah’a iman etmiyorsunuz? Halbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun).
O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu Muhammed’e apaçık âyetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.
Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
|