Toprağından koparılmış insanların şehirde aşırı hırpalanması, hayatının her aşamasında şiddet görmesi, en ufak bir hatasında herseyini kaybederek, tüm haklarının yaşam dahil zora sokulması, oturmamış kurallar ile her olumlu davranışta suistimal ile karşılaşan bireyin, toplumsal sosyal yönlendirme ve destekleme mekanizmalarının da olmaması ile vahşeti normalleştirmesi. Değerlerini kaybeden, duygusal olarak toplumsal sosyoekonomik şiddet ile insani tüm özelliklerini kaybetmiş bireyin normallestirdiği şiddeti başkalarına uygulaması. Buna beslenme ve elektromanyetik radyasyon, biyoritim gibi şehir hayatında eksilen, ancak beyin için önemli olan eksiklikleri de eklemek gerekiyor. Bireyin mevcut şiddet hâli, insan olmanın çok zorlaştığının indikatörüdür. Kendisini her açıdan kaybetmiş bir insan grubundan bahsediyoruz. Toplumsal rehabilitasyon şart. Ancak ilk yaralamaya daha okulda sınavlar ile başlıyoruz. Çocuğa diyoruz ki, başarılı olamazsan yaşama şansın olmayabilir. Bu açık toplumsal şiddet ile mı vicdanlar insancıl düşünecek, davranacak? Her attığımız adım ilkel saldırı dürtülerini ve rakibini ezmeyi teşvik ediyor. Ve bu ömür boyu sürüyor. Peki bu ortamda kendisini bulamayan, uyum sağlayamayan ne yapıyor? Öfkeleniyor ve her hareketi refleks öfke ve şiddet oluyor. Maalesef insanlığa geri dönüş yolumuz uzun olacak.
Şiddete maruz kalanlarda şiddet uygulama daha çok görülüyor. Çünkü normal kabul ediyorlar.
|