Öncelikle astral seyahat kendi boyutumuz icerisinde yapılabilir. Buna ayni boyutta yasadığımız varlikları görmekte dahildir. Boyut atlamalarda dediğim ağır durumlar yaşanabilir. Astral de değil. Astral psikoloji bozabilir, geriye istenmeyen varliklarla donebilirsiniz, çarpilabilirsiniz bitkisel hayata girmezsiniz. Şu ana kadar edindiğim bilgi ve tecrubelerden bildigim kadarıyla söyleyebilirim ki, ilki tamamen fizyolojik olarak korkudan gercekten beynin bilinc fonksiyonunu kapatması şeklinde oluyor. En cok cocuklarda görulen gibi. Korkudan dilini yutmak deyimi gibi. Beyin savunma gelistirir. Bu dünyada olan biten her seyi duyarsinız ancak cevap veremezsiniz parmagınızı oynatamazsınız. Kara bir delige hapsolmak gibi. Zihin boyutlar arası giderken kendisini bir beden olarak gorür. Zihin enerjisi de ruha ait bir parcadır. Bu yüzden korkuyla bedeni kilitler komaya sokar. Beden kalkarsa yine gideceginden korkar. Beyin hem mukemmel bir bilgisayardır hem de dogru komutlar verilmezse çok aptaldır. Gördügune duyduguna inanir. Burada devreye akil ve idrak girer. Korku bunları gecicide olsa alirsa, beyin bedeni emin olana kadar kalkmaması icin kilitler.
Digeri ise gercekten orada hapsolabilirsiniz. Gidilen boyut sahiplerinin sizi farkettiginde kacacak ya da savaşacak gücünüz, izniniz yoksa, tanınmiyorsanız, hosgörülü degillerse olur. Bu durumda da komaya girersiniz. Ancak burada olan biten hicbir seyi duymazsınız. Zihniniz orada hapis kalabilir. Ne zaman bırakılırsınız o zaman gelebilirsiniz. Bırakılmayada bilirsiniz. Sevipte buradansa orada edinilen yeni hayatıda yaşamayı secebilirsiniz. Ruhlarımız diledikleri kadar genisleyip kücülebilirler. Zihinle yola çıkan enerji bedene bürünebilir. Akıllara anlatısı bile kolay kolay sığdırılamayanları görmeyi herkes seçmemeli. Yürekten istenilen seçimdir. Biz buna halk arasında dilek dilemek, seçimimizin kabulune de dilek kapısı açık diyoruz
.
|