Ayhanhoca Nickli Üyeden Alıntı
Uğursuzluk var mıdır?
Uğursuzluk, bir şeyi veya bir olayı kötüye yorumlamaktır. Dinimizde, bir şeyi uğursuzluğa yormak yoktur. Ancak Yahudilikte, Hıristiyanlıkta ve diğer cahili toplumlarda hep uğur veya uğursuzluğa inanılmıştır. İslam’ın nurlu güneşi doğunca bütün uğursuz inanışlar bitmiştir.
“Müslümanlıkta uğursuzluk (bir şeyi kötüye yorumlamak) yoktur.” (Mektubat-ı Rabbani 3 / 41)
Mesela 13 sayısı uğursuz bir sayıdır demek, kara kedi görmek uğursuzluk getirir demek, caiz değildir. Fakat, bir şeyin bize uğursuz geldiğini söylemekte mahzur yoktur. Mesela başka şehre taşınan birisinin, “burası bana uğursuz geldi, buraya taşındığımızdan beri başıma gelmeyen iş kalmadı” demesinde mahzur yoktur. Ama her şeye rağmen bu gibi şeyleri oraya veya o şeye bağlamak iyi değildir. Çünkü her şeyi hayra yormak lazımdır. Şerre yorulan şeylerde Allah kulunu yalancı çıkarmamak için onu yaratırmış. Bu hususta bir hadis-i şerif meali şöyledir: “Bir şeyi uğursuzluğa yorma, hayra yor!” (Beyhaki)
Bu husustaki hadisi şerifler bu düşünceyi iyice perçinlemektedir. İslam’da uğursuzluk inancı haramdır.
“Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) hoşuna giden bir kelime işitince: ("Amin!"; "Dediğin çıksın!"; "Allah muradını versin!" ma'nâsında olmak üzere): "Senin uğurunu kendi ağzından işittik!" buyururlardı." [Ebu Dâvud, Tıbb 24, (3917 )
“Urve İbnu Âmir el-Kureşî radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanında uğursuzluktan bahsedilmişti. Buyurdular ki:
"Bunun en iyisi fe'l (uğur çıkarma) dır. (Uğursuzluk inancı) bir müslümanı yolundan alıkoymasın. Biriniz, hoşlanmadığı bir şey görecek olursa şu duayı okusun: "Allahümme la ye'ti bi'lhasenâtı illâ ente ,ve lâ yedfe'u's-Seyyiâti illâ ente velâ havle ve lâ kuvvete illâ bike. (Allahım! Hayrı ancak sen verebilirsin, kötülüğü de ancak sen defedebilirsin. (İbadet, çalışma, korunma vs. için muhtaç olduğumuz) güç ve kuvvet de ancak sendendir.)" [Ebu Dâvud, Tıbb 24, (3919).
“İbnu Mes'ûd radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Uğursuzluk çıkarmak şirktir, uğursuzluk çıkarmak şirktir, uğursuzluk çıkarmak şirktir. (İhtiyarsız kalbine uğursuzluk vehmi gelip içinde bazı şeylere karşı neferet duyan) hâriç bizden kimsede bu yoktur. Lakin Allah onu tevekkülle giderir."(Ebu Dâvud, Tıbb 24, (3910); Tirmizî, Siyer, 47, (1614 )
“ Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh): "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir şeyde (uğursuzluk) olsaydı, bu atta, kadında, meskende olurdu." (Buhârî, Cihad 47, Nikah 17; Müslim, Selam 119, (2226); Muvattâ, İsti'zân 21.)
”Bir şeyi uğursuzluğa yorma, hayra yor! Sizden biriniz, hoşuna gitmeyen uğursuzluk zannettiği bir şey görünce, şöyle desin: "Ya Rabbi! İyilikleri veren, kötülükleri defeden ancak sensin. Lâ havle velâ kuvvete illâ bike." (Beyhaki)
Eskiden, cahiliyye çağında insanlar her şeyden bir mana çıkarırlardı. Kuşun uçmasından, önlerinden bir hayvanın geçmesinden, rüzgarın esişinden, ayın etrafındaki halelerden hep manalar çıkarırlardı. Hazret-i İkrime (r.a) anlatır:
“Bir defasında bir kuş ötüp geçtiğinde, oradakiler yorumda bulundular. İbni Abbas hazretleri de, (Hayra da, şerre de alamet değildir) buyurdu. Bir olayı hayra yormakta ise mahzur yoktur. Çünkü Peygamber efendimiz, gördüğü şeyleri hayra yorardı. Hiçbir şeyi uğursuz saymazdı.” (İ. Ahmed)
Bu gün hala dindar kesip bile bazı ayların, günlerin ya da öten kuşların uğursuz olduğuna inanırlar. Çocukluğumuzda alacakargalar öttüğünde sanki bir haber getirmiş gibi dışarı çıkılı “hayır haber hayır haber” diye kargaya seslenirlerdi. Hala Safer ayının uğuzsuzluk ve afetlere vesile olduğu inancı ile o ayda bir çok hatimler ve dualar okunur. Halbuki, Safer ayı veya başka ay ve günlerin uğursuz olduğu doğru değildir. Dinimizde uğursuz gün veya ay yoktur. Mektubat-ı Rabbanide bildiriliyor ki:
“Günlerin uğursuzluğu, âlemlere rahmet olan Muhammed (s.a.v) ın gelmesi ile bitmiştir. Uğursuz günler, eski ümmetlerde vardı. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
”Günler, Allah’ın günleridir, kullar da, Allah’ın kullarıdır.” (M.Rabbani c.1 S.256)
Yani, Allahü Teâlâ kulu da, günleri de, ayları da uğursuz olarak yaratmadı. Kul, dinimizin emrine uymayıp uğursuz şeyler yaparsa, uğursuz kimse olur. Bazı günlerde kötü şeyler yaparsa, o günler ona uğursuz gelmiş olur.
”İnsan, şu üç şeyden kurtulamaz: Uğursuzluk, su-i zan ve haset. Su-i zan edince, buna uygun hareket etmeyin. Uğursuz sandığınız şeyi, Allaha tevekkül ederek yapın. Hased ettiğiniz kimseyi hiç incitmeyin!” (Beyhaki)
”Bir şeyi uğursuz sayan, ona itibar etmesin ve işinden geri kalmasın!” (Taberani)
Hazret-i İkrime de bildirir ki:
”Resulullah, gördüğü şeyleri hayra yorar, hiçbir şeyi uğursuz saymazdı” (İ. Ahmed)
“Uğursuzluğa inanan bizden değildir.” (Bezzar, Hadika)
“Uğursuzluk düşüncesinin, kendisini, ihtiyacı olan bir işi yapmaktan alıkoyan kimse, Allah’a şirk koşmuş sayılır.” (İ. Ahmed)
Şimdi uğursuzluk telakki edilen şeyleri öğrenelim:
Safer ayı uğursuzluk getirir mi?
Dinimizde uğursuz gün olmadığı gibi, uğursuzluk diye bir şey yoktur. Aslında uğursuz gün yok ama, uğurlu sayılan mübarek gün ve geceler vardır. Bunlar mübarek diye, ötekilere uğursuz demek yanlış olur.
Safer ayının "Saferu'l-hayr" diye vasıflandırılmasına rağmen uğursuz sayılmasına sebep olmuştur. (Geniş bilgi için bak. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, 3/89-90)
Safer; ayrıca cahiliyye devri arablarının inandığı bir uğursuzluk çeşididir. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz bunu reddetmiştir. Ebû Hureyre (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"Hastalığın, sahibinden bir başkasına kendi kendine sirâyeti yoktur, eşyâda uğursuzluk yoktur. Ükey ve baykuş ötmesinin te'sîri ve kötülüğü de yoktur. Safer ayında uğursuzluk yoktur. Bunlar Cahiliyet hurâfeleridir. Fakat ey mü'min! Sen cüzzâmlıdan, arslandan kaçar gibi kaç!" buyurdu. (Buhari, Tıp: 19)
Binaenaleyh, Safer ayının uğursuzluğu hakkında söylenenlerin asıl menşei işte bu cahiliyye devri davranışlarıdır.
İmam-ı Gazali hazretleri, “Uğursuzluğa inanmak şeytandandır” buyuruyor.
Salı ve Çarşamba uğursuz mudur?
Salı günü İstanbul ferhedildiği için o günü Hrıstiyan alermi uğursuz kabul ederler.Aslında onlar için uğursuzdur ama bişzim için Peygamber Müjdesi gerçekleştiği için uğurludur.Bakın kendi durumlarına bizleri nasıl inandırmışlar. Yine Eyüp (a.s)’ a bela geldiği gün Çarşamba günü uğursuz olduğu için, o gün, kan alınmasının, hasta ziyaret etmenin ve tırnak kesmenin yasak olduğu söyleniyor.
İmam-ı Rabbani (k.s) hazretleri buyuruyor ki:
“Günlerin uğursuzluğu, âlemlere rahmet olan Muhammed (s.a.v)’ın gelmesi ile bitmiştir. Uğursuz günler, eski ümmetlerde vardı. Hiçbir gün, başka günlerden üstün değildir. Cuma, Ramazan ve diğer mübarek günler, İslamiyet üstün tuttuğu için üstündür.
Ruhul-beyan’da, Tevbe suresi, 37. âyetinin tefsirinde diyor ki:
(Resulullah teşrif edince, günlerin müminlere uğursuz olmaları kalmadı.)
"Çarşamba günü, uğursuzluğu sürekli olan bir gündür" (Taberani, el- Mu'cemu'l-Evsat ; 1/444, No: 801
Hadis diye anlatılan bu söz hadis değil ve kesinlikle doğru değildir. Çünkü gerek bu hadis-i şerif ve gerekse bu konuda rivayet edilen diğer bütün hadis-i şerifler, senedlerinde "metrûk, kezzab" raviler bulunması sebebi ile muhaddisler tarafından zayıf kabul edilmiştir, sahih olmadıkları vurgulanmıştır. (Taberani, el- Mu'cemu'l-Evsat ; 1/444, No: 801; Ahmed Sıdık el-Gamarî, el-Müdavî Şerhun li'il-Münavî, 1/23-29; İbn Arrak, Tenzihu'ş-şeria, 1/53-56, No: 19-24; İbnü'l-Cevzî, el-Mevzûat, Bab: 89, No: 917-919)
13 rakamının uğursuzluk getirir mi?
Bu rakamın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Yani diğerlerinden bir farkı yoktur. Bu aşağıdaki saydıklarımızın bizimle hiçbir alakası olmamasına rağmen neden onu uğursuz saymışız bakıp da düşünmemiz lazımdır. Şimdi nende bu rakam uğursuz kabul edilmiş ona bakalım.
1 - Hammurabi kanunlarında da 13 numara atlanmıştır. Demek ki o zamanda varmış.
2 - Avrupa pagan kültüründeki 13 sayısının uğursuz yani sinister edilme sebebi, Viking tanrısı Lokidir. Onlara göre Loki 13 numaralı tanrıdır ve genelde uğursuz arsız biri olduğu için 13 rakamı uğursuzdur.
3 - Hristiyanlar tarafından inanılan bir hurafedir ki uğursuz olduğuna inanılmasının nedeni ise İsa peygamberi (S.a) 13 üncü havarinin Yahudilere gambazlamasıdır.
4 - İistanbul'un fethinden geldiği rivayet edilir, 1+4+5+3 =13 ve cuma günü olmuştur bu fetih. Uğursuz olması ise Fener Patrikansi'nin İstanbul ile ele geçirilmiş olmasıdır.
5 - 13 sayısının uğursuzluğu tersten bakıldığında ki sayıdan olmasın? 13 hem doğal sayı hem tamsayı hem rasyonel sayı hem de gerçek bir sayıdır, rakam değildir ayrıca pozitif bir tek sayıdır, asaldır.
6 - 13 rakamının uğursuzluğu aslında, 13 ekim 1307'den gelme, o günün sabahında Philipe İv 'ün (eski Fransa kralı) talimatıyla Fransa’nın bütün büyük tapınakları basılır. Büyük Üstad Jacques de Molay ve diğer tapınak şövalyeleri yakalanır ve mahkemeye çıkarılırlar. Tapınaklardan 54 tanesi put'a tükürmek, tanrıya hakaretten, eşcinsel ilişkiden ve Hristiyanlığı yıkmaktan dolayı kralın emriyle yakılır. Bilindiği gibi tapınak şövalyeleri o zamanın masonlarıydı.
7 - 571 yılında peygamberimiz doğmuştur onunda rakamları 5+7+1= toplamı 13tür,
8 - 751 yılında Talas Savaşı olur ve Türkler, İslamiyeti kabul eder gene rakamlar toplamı 13 tür.
( Talas Meydan Muharebesi, 751 yılında bugünkü Kırgızistan sınırları civarında Abbasiler ve müttefiki olan Karluklar ile Çinliler arasında yapılan muharebedir. Parçalanan Türgişlerin “Kara Türgişler” gurubu 742 de Çinlilerin desteğiyle Tumoça komutasında bağımsızlıklarını korudular. Taşkent (Keş)’teki bu Kara Türgişlerin sonraki hükümdarı Bahadır Tudun, Çinli komutan Kao Siyen Çe tarafından öldürüldü (751).
Bütün mallarına el konuldu. Şehir yağma edildi. Çinli komutan hükümdara söz verdiği halde, onu komplo ile öldürtmüştü. Bu olaydan sonra kaçmayı başaran hükümdarın oğlu Araplardan yardım istedi.
Bu gelişmeden bir yıl önce Emeviler yıkılarak (750), yerlerine Abbasiler gelmişti. Ebu Hasan 745 yılında Emevilerin Horasan valisi Nasr Selçuk Seyyar’ı yenerek Horasan’dan çıkartmıştı. Bu olay Emevilerden memnun olmayan Müslümanlar için bir kıvılcım oldu.
Taşkent'in yardım istediği sırada Horasan valisi olan Ebu Oğuzhan, Arap liderleri gibi düşünmedi ve komutanı Ziya bin Salih’i gönderdi.
Çin ordusundaki Karluklar ve Yağmalar muharebe sırasında Çinlilere ihanet ederek Arapların tarafına geçmiş ve Çinlilere arkadan saldırmışlardır.
Bu muharebe ile birlikte matbaa ilk defa Çin dışına çıkmıştır. Bunun yanı sıra barut, kâğıt ve pusulayı da Araplar öğrenmişlerdir. Bu önemli buluşlar Avrupa'ya ise Avrupa ülkelerinin İslam dünyasına karşı düzenlediği Haçlı Seferleri ile geçmiştir. Bu bakımdan da Talas Savaşı'nın Dünya Tarihi için çok önemli bir yeri vardır. Türk Tarihi için de önemi büyüktür. Türkler bu savaşta Müslümanlığı yakından tanıma fırsatı bulmuştur ve çoğu tarih kaynaklarında Türklerin Müslümanlığın kabul etmesi konusunda başlangıç noktasını oluşturur.)
9 - 1570 yılında Kıbrıs alınır Hristiyanlık, Ak Denizdeki gücünü yitirir rakamları toplamı gene 13, 1444 de haclı ordusu Varna’da büyük bir yenilgiye uğrar ve Müslümanlar rahat bir nefes alır rakamlar 1+4+4+4= toplamı 13 tür.
10- İsa (a.s) ın son yediği akşam yemeğine 13 kişi katılmış ve ertesi gün İsa (a.s) ölmüş olduğu için de 13 rakamı uğursuzdur.
Saksağan, kumru, bülbül eti yemek uğursuzluk getirir mi?
Saksağan, kumru, bülbül gibi kuşlarının eti helaldir. Dinen bu hayvanların etlerini yemek haram değildir. Ancak bunların etlerini yiyenlerin bir belaya tutulacakları bazı bölgelerde halk arasında söylenti haline geldiği için yenmemeleri iyi görülmüştür. Bunun gibi Urfa’daki balıklı gölün balıklarını yiyen ölür deniyor. Kafaların karışmaması ve içlerde bir ürperti oluşmaması için böyle şeyleri yememek iyi olur.
Eve yarasa girmesi ya da baykuş ötmesi uğursuzluk getirir ?
Halkın arasında kuş ötmesi, hayvan uluması gibi şeyler şum tutularak onlardan manalar çıkarılmaya çalışılmaktadır. Halbuki böyle şeylere uğursuz demek caiz değil, onlarla birlikte uğursuzluk geldi demek caizdir. Eve yarasanın girmesi ya da baykuşun ötmesi uğursuz değildir. Yine Halkımız arasında bazı kuşların ötmesi, bazı hayvanların uluması çeşitli şekillerde yorumlanmaktadır. Bunlardan kimisi uğur, kimisi uğursuzluk, kimisi de ölüm işareti olarak kabul edilmektedir. Oysa İslâm esaslarına göre bu tür inançların tümü batıldır. Hurafe inancıdır. Buna rağmen halkımızdan pek çok kişi bunlara inanır. Nitekim konuya ilişkin olarak bir araştırmacı şunları yazıyor.
Halk inanmalarında ölümü önceden haber verdiği sanılan belirtiler arasında hayvanlarla ilgili olanlar büyük bir yer tutar. Hayvanların insanlarda bulunmayan kimi yetenekleri, sezişleri, biçimsel özellikleri, uğurlu ya da uğursuz sayılmaları bu türden inanmaların oluşmasında ve evrensel bir çizgiye erişmesinde büyük bir rol oynamaktadır. Evcil ve yabani hayvanların ötüşleri, ulumaları, kişnemeleri, böğürmeleri, belli hareketleri, uçuş yönleri, alışılmışın dışındaki davranışları, yaklaşan bir ölünün ön belirtileri ve işareti olarak yorumlanmaktadır.
Bu tür hayvanlar içerisindeki köpek, kedi, at, koyun, keçi, inek ve öküz gibi evcil olanları; tilki, kurt, çakal, yarasa, yılan gibi yabani olanları; horoz, tavuk kaz gibi kümes hayvanları; baykuş, karga ve leylek gibi yabani kuşları sayabiliriz. Bunların içerisinde özellikle köpek ve baykuş'la ilgili inanmalar çok yaygındır. Evcil sadık ve sezi yeteneği çok gelişmiş olan köpeğin sadece uluması ile değil uluma biçimi, uluma zamanı ve uluduğu yere de yaklaşan bir ölümü haber verdiğine inanılmaktadır. Köpeğin bu türden ulumasını önlemek için de köpek kovalanır, taşlanır, önüne ekmek doğranır, sanki o uluma ile birisi ölecek diye haber verdiği sanıldığından “başını ye” denir. Baykuşun sesinin de bir ölümün habercisi yada oraların yıkılıp harap olması anlamında anlaşılır ki aslında gariban hayvan etrafına öğüt olarak “ey insanlar hani sizden öncekiler, onlar gittiler sıra size geldi bir gün gelecek sizde öleceksiniz evleriniz harap olacak uyanın geçmişten ibret alın” söylemektedir. Yani kısaca baykuşun da tıpkı köpek gibi salt ötmesi ile değil, aynı zamanda ötüş biçimi, ötme zamanı, konduğu ve öttüğü yerle de ölüm habercisi olduğu görülmektedir. Köpeğin uluması ise Efendimizin haberine göre “semadan inen bela ve musibetlerden Allaha sığınmak içindir.”
“Bu gibi kuş ve hayvanlarla ilgili olarak uydurulan hurafelerden bazıları şunlardır:
Akşam ve yatsı ezanları okunurken köpek ulursa o civarda biri ölür.
Gece vakitsiz horoz öterse savaş çıkar.
Tavşan, tilki ve kara kedi yolu keserse, uğursuzluk gelir.
Bir yere giderken yılan görülürse, uğura işarettir.
Kara karga ve baykuş kimin evinde öterse o haneden cenaze çıkar.
Baykuş kimin evinde öterse o haneye ya belâ gelir, ya da ölüm.
Ala karga kimin evinde öterse o eve müjde gelir.
Kurbağalar sesini yükseltirse yağmur yağar. “ (Türk Halk Bilimi, s. 209.)
Burada şu küçük hatırlatmayı tekrarlayalım. İslâm inancında herhangi bir nesnede veya canlıda uğur ve uğursuzluk kabul etmek doğru değildir. Nitekim Ebu Hüreyre'den rivayet edilen bir hadiste Peygamberimiz (S.A.S.) şöyle buyurmuştur.
"Baykuş ötmesinde şer (kötülük) yoktur. Herhangi bir şeyde uğursuzluk da yoktur"
Kısaca Peygamberimiz bir başka hadislerinde de, kuşun uçmasında, ötmesinde uğur ve uğursuzluk aramayı, bunlara dayanarak geleceğe dair hükümler çıkarmayı, “sihir ve kehanet nev'inden” görerek yasaklamıştır. (Sahih-i Müslim ve Tercemesi, c. 7, s. 87).
İnsanın ölmesi hayvanın ulumasına değil, Allah'ın takdirine bağlıdır. Biz, her canlının vâdesi gelince öleceğine inanınız. Ama insan nerede, nasıl, kaç yaşında ve hangi şekilde ölecek onu bilemeyiz. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Aranızda ölümü takdir eden (keyfiyetini, zamanını, mekanını ve ömrün müddetini tayin eden) biziz. Ve biz önüne geçilebileceklerden değiliz” (Vakıa Suresi, Âyet: 60.)
Allah'ın emri ve takdiri değişmez bir yasa olduğuna göre kimse kuş ötmesinden, köpek ulumasından korkmasın.
|