Üvey evlat mahrem olur mu?
Üvey evladın mahremiyeti olur mu ?
Evlat edinme, bir başkasının çocuğunu kendi ailesi içine katma âdeti, tarihin her devrinde tatbik edilen bir husustur. Bilhassa İslâm’dan önceki Cahiliye Devrinde bu âdet daha yaygındı. İsteyen kimse, seçtiği herhangi bir kimseyi öz çocukları arasına katarak onu evlatlık aldığını ilân ederdi. Aldığı çocuğa “Sen benim oğlumsun, ben sana vârisim, sen de bana vârissin” diyordu. Böylece, o çocuk öz oğlu sayılıyordu. Ailenin bir ferdi olduğu gibi, aynı zamanda aile fertlerinin sahip olduğu hak ve vazifelere de ortak oluyor, ailenin ismini alıyordu. Evlatlık edinen kimse bu çocuğun babası sayılıyordu. Evlât edinenin hanımı da, çocuğun annesi yerine geçiyordu. Oğlanın hanımı da bu babanın gelini kabul ediliyor, dolayısıyla, boşandıktan sonra gelini ile evlenmesi mümkün olmuyordu.
Peygamberimiz de ( a.s.v ) Zeyd bin Sâbit’i kendisine evlâtlık olarak almıştı. Hz. Zeyd küçük yaşta köle olarak satılmış, Hz. Hatice’de ( r.anha) onu satın almıştı. Daha sonra onu Peygamberimize hediye etti. Bundan sonra Peygamberimiz onu kölelikten azad etti. Hazır bulunan cemaata hitap ederek, “Şâhit olunuz, Zeyd benim oğlumdur, ben onun vârisiyim, o da benim vârisimdir” buyurdu. Bundan sonra Hz. Zeyd Peygamberimizin evlâtlığı olmuştu. Artık “Muhammed’in oğlu Zeyd” diye çağrılıyordu.
İslam gelince Cahiliye devrinde yapılan ve uygulanan âdet ve alışkanlıklar birer birer ortdan kalktı. Cahiliye âdetlerinden birisi de o zamanki uygulanış şekliyle evlâtlık müessesesiydi.
Cenab-ı Hak Peygamberi üzerinde fiilen bu hükmü tatbik etmekle evlatlık edinmeyi kaldırdı. Bu konudaki âyetin meali şöyledir:
“Allah, evlâtlıklarınızı oğullarınız gibi tutmanızı meşru kılmadı. Bunlar, sizin dillerinize doladığınız boş sözlerdir. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola O eriştirir. Onları (evlât edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu takdirde onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yoktur.” (Ahzab Sûresi, 4-5)
Bu âyet-i kerime ile evlâtlık âdeti kaldırılmış oldu. Meşru olmayan bu âdet haram kılındı. Çünkü, evlâtlıkla ne hakiki bir evlat olunur, ne de evlâtlık edinen kişi gerçek bir baba olur.
Evlatlık alınan çocuk büyüyünce bir yabancı olduğundan evde mahremiyetlik durumu başlayacaktır. Şöyle ki : Oğlansa ailenin bütün kadınlarıyla bir arada bulunacak, kızsa ailenin bütün erkekleriyle birlikte yaşayacaktır. Halbuki o bir yabancı olduğundan aile içinde bulun dukları müddetçe devamlı haramla yüz yüze bulunacaklardır.
Bu sebeple üvey evlat erkek olsa anneye ve evde bulunan diğer kadın ve kızlara, kız olsa başta baba olmak üzere evdeki erkeklere namahrem olacaktır.
Onlar her ne kadar örfen sizin üvey kardeşiniz sayılırsa da dinen onlar size helal, siz de onlara helal olursunuz. Yani yabancı erkek konumundadırlar. Dolayısıyla onların yanında başı açık bir şekilde bulunmanız caiz değildir.
Allah Taâlâ Nur Suresinin 31. aye¬tinde şöyle buyurur:
“Mümin kadınlara söyle: gözlerini haram¬dan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar, kendiliğinden görünen kı¬sım dışında süslerini göstermesinler; başörtülerini yakalarının üzerini de kapayacak şekilde salsınlar. Babaları, kayınpederleri, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, Müslüman kadınlar, cariyeler, erkekliği kalmamış tabiler (yani yardıma muhtaç hale gelmiş ve erkekliği kalmamış yoksul ve düşkünler) ya da kadınların mah¬rem yerlerini henüz anlayacak çağa gelmemiş çocuklardan başka¬sına süslerini göstermesinler. Gizli güzelliklerinin elli olması için ayaklarını vurmasınlar.” Bu ayetin hükmüne göre üvey evlatlarda yabancıların tabi olduğu hükme tabidirler. Ancak bu tehlikenin olmaması için yani evlat edinilecek hem de haramdan korunulacaksa aşağıdaki yollar denenmelidir.
Bu konunun üç önemli yolu vardır:
1- Evlat edindiğimiz çocuk kız olursa babalığa, erkek olursa analığa mahrem olacağı için beraber yalnız kalma ihtimaline göre caiz değildir. Bu konu süt emzirmekle çözülebilir. Bir bayan iğne yaptırarak göğsünden süt getirtirse bu sütü bebeğe içirerek sütanne olabilir. Ancak kocası sütbaba olamaz. Bu sebeple bir bebeği evlatlık olarak almayı düşünenler, başka da çocuğu yoksa evlat edineceği bu çocuğun erkek olması isabetli bir karar olacaktır. Kız olursa mahremiyetten doğan sıkıntılar oluşur.
2- Çocuk kadının kardeşinin oğlu olursa kadına karşı mahremiyeti olmaz.
|