Dualar ve zikirler hakkında çok soru alıyoruz. şu kadar sayı şu duayı okursan şu olur, şu kadar şunu zikredersen şöyle korunursun gibisine. Bu tür zikir ve duaların İslamda yeri varmı? Cevabımız kısa ve öz; yok!
Değerli dostlar, bir musibet size isabet ettiyse veya edecekse bu musibet size zikir çekmediğinizden ötürü inmez, birşey yaptığınızdan ötürü iner; "Başınıza gelen her musibet, sizin ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Bununla beraber Allah, kusurlarınızın pek çoğunu da affeder" Şura Süresi; 30). Musibetlerin kaynağı zikir eksikliği değil, dolayısıyla zikirler ile bunların üstesinden gelebileceğinizi sanmayın. Müsibetler günahlardan gelir, nerede ne günahı işlediniz bunu araştırıp telafi etmenin, düzeltmenin yollarını arayın. "Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik. Şahit olarak da Allah yeter" (Nisa Süresi; 79). Ayetler yoruma açık değil, ayetler çok net ve açık; başınıza ne sıkıntısı geliyorsa veya gelecekse, işlediğiniz günahlardan gelir. Sıkıntıya düştüğünüz zamanda yapmanız gereken zikirlere sarılmak değil, nerede ne hatası yaptınız onu araştırmak. Zikirlere yönelenler tamda bundan mahrum olur; zikirler anaya bakmanıza engel olur, hatalarınız ile yüzleşmenize engel olur, hatayı hep başkalarında aramanıza sebep olur, tövbe etmenize engel olur. Özetlersek: eğer kötülüklerden korunmak istiyorsanız bunun tek yolu, kötülüklerden uzak durmak. Kötülükleri kötülükler üzerinize çeker. Kötülükleri üzerinize çektiğiniz zamanda tövbe etmediğiniz helalleşmediğiniz müddet zikir ve dualar ile, o kötülükleri üzerinizden kaldıramazsınız. Örneğin; birisi size bir yanlış yaptığında Allah o kişiye, hatasından dönmesi için 24 saat mühlet verir. Dönmezse kişiye cezayı indirir. Siz bu cezayı görmesinizde o kişinin ruhsal dünyasında, aile ve iş hayatında aksaklıklar çıkmaya başlar. Bu ilahi ceza, o kişi yanlışından dönmediği müddet üzerinden kaldırılmaz. Zikirlere sığınanlar bu cezaların tövbe etmeden kaldırılabileceğine inanır. Onların inancına göre, cezadan kıytırabilirsiniz. Adliye gidip hakim ve savcıyı satın alıp cezadan kurtulmak gibi.
Amaç dışı kullanılan zikir ve dualar kişiyi şeytanlar alemine iter
Herşeyin bir usul ve kaidesi var, usule sadık kalın. Usulun dışına çıkar sistemde açıklar aramaya kalkışırsanız, bu sizin hayrınıza olmaz. Örneğin; musibetlerden korunmak istiyorsanız günahlardan uzak duracaksınız veya; yeryüzü malı istiyorsanız çok çalışacaksınız veya; sağlıklı yaşamak istiyorsanız sağlığa zararlı yaşantıdan ve gıdalardan uzak duracaksınız, veya; belirli bir makamı arzuluyorsanız yıllarca üniversitelerde ter dökeceksiniz veya; yoğurt yapmak istiyorsanız süt kullanacaksınız vs vs vs. Allahu Teala, her bir rızka birşeyleri vesile kılmış. Siz o rızkı veya makamı Allahın rızası ile elde etmek istiyorsanız, Allahın takdir ettiği yollar üzerinden ilerlemek zorundasınız. Zikirlere başvuran kişiler, işte bu kaidelere inanmaz. Onlar sistemi nasıl manipüle ederim onun üzerinde kafa yorar. Örneğin; musibetlerden kurtulmak istiyorsan günahlarınla yüzleşmene gerek yok, şu duayı okursan bin melek seni korur veya; sınavlara çalışmana gerek yok, şu duaları okursan sana yardımcı olunur veya; sağlıklı kalmak için sağlıklı yaşamana gerek yok, şu zikirleri yapman yeterli gibisine gibisine gibisine. Herkes sisteme tabi olurken, onlar sistemin açığını yakalamaya çalışır. Kısa yoldan çalışmadan emek sarfetmeden aynaya bakmadan hedefe ulaşmaya çalışır. Bu düzembazlığın onlara hayırlı bir geri dönüşü olurmu; olmaz. Olmuyorda zaten. Sonuç; ruhsal sıkıntılar artıyor. Neden? Şeytanlar tepelerine biniyor.
Dua ve zikirler nasıl çalışır bunu açalım;
Duanız bir dilekçe formudur. Bu dilekçe göğe vardığında gök kapısında bekletilir ve içeriğine bakılır; dilekçe ne niyetle yazılmış, kimin için yazılmış, dilekçede eksik ve noksan yerler varmı, talep ettiğiniz şeyin altına dolduruyormusunuz gibisine içeriğine bakılır. Kabül görürse girişe izin verilir, değilse duanız size geri döner. Usulünden içeriğine kadar incelenir. Her duanın gökten içeriye girebildiğini sanmayın. Sadece hak, gök kapısından içeri girer. Örneğin; zikir çekerken kıbleye değilde şıhınızamı yöneldiniz, Allahı değilde şıhınızımı düşündünüz, kafamı sallıyorsunuz, kendinizdenmi geçiyorsunuz, bunlar direk usulden elenir. Örneğin; gün içinde ailenize zulüm ediyor gecede zikirmi çekiyorsunuz, gün içinde anne ve babaya saygı yok ama cemaatle zikirmi çekiyorsunuz, gün içinde haram yiyor akşamda zikirmi çekiyorsunuz, bunlarda niyetten elenir. Örneğin; ettiğiniz zikirler Allahın hangi vasıflarını taşıyor, siz bu vasıflara laik bir yaşantı sürdürüyormusunuz. Duanız hangi talepleri içeriyor, siz o duayı hak ediyormusunuz, bunlarda içerikten elenir. Niyetten usule ve içeriğe kadar herşey incelenir. Hadi zikir çekelim, nasıl olsa Allahı anıyoruz, bundan ne zararı gelir demeyin, usul ve kaidenin dışına çıkarsanız büyük zarara uğrarsınız. Örneğin; siz şıhınızın huzuruna çıktığınızda kafa sallaya sallaya, şuuru kaybetmiş haldemi çıkarsanız? Hayır, çok huşu ve saygı içinde çıkarsanız. Allahın huzuruna ama rock konserlerini anımsatan görüntüler ile çıkıyorsunuz. Allah sizi dikkate alırmı; almaz. Ne yapar? İndirin bunların üzerine şeytanları der. Size olanda bu; her zikriniz gökten geri dönüyor, sizin üzerinize geri dönüyor. Ne olarak geri dönüyor? Sihir olarak. Bunu açalım; zikirler ve dualar bir dilekçe formu. Neyin dilekçesi? Kaderinizi değiştirme dilekçesi. Duanız kabul olursa kaderinizi değiştirecek bir sihir ortaya çıkar. Kabul olmazsa, ilahi onaydan yoksun bir sihir ortaya çıkar. Yeryüzünde de kim bu enerjiyi kullanır? Şeytanlar. Okuduğunuz yüzlerce binlerce zikir, birer dilekçe formu olarak göğe çıkar. Gökte kabul görürse, bir sihre dönüşür ve kendi dualarınız ile kendi geleceğinizi şekillendirme nimetine kavuşursunuz. Kabul görmezse o dilekçeler size geri döner, şeytanların eline geçer ve onlar o dilekçeleri hayatınıza müdahale etmek için kullanır. Dualar ve zikirler hayatınızın hangi alanlarını kapsıyorsa o alanlara şeytanlar müdahale etmeye başlar. Sıkıntılarınıza yardım edildiğini görürsünüz. Siz kendinize yardım edildiğini gördükçe daha fazla zikir çekersiniz. Daha fazla zikirde daha fazla şeytanların hayatınıza müdahale anlamına geliyor. Bu kendinden beslenen bir döngü. Sizi içine aldığında sizi bağımlı kılan, çıkmanıza izin vermeyen bir döngü. Tarikatlar bunu kullanır. Zikirler ile sizi transta tutar. Keni aklınızı kullanmanıza mani olur. Ne kadar çok zikir, o kadar çok robotlaşırsınız. Bu zikirler üstünüze çektiğiniz bazı olumsuzluklardan sizi koruyor gibi görünsede, bilinki bu çözümler bir ağrı kesici gibi geçici olur. Uzun yolda daha büyük felaketleri üzerinize çekersiniz. Siz sadece size isabet edecek belayı erteliyor üzerinizde birikmesini sağlıyorsunuz. Günlük, küçük ataklarla o belaların gazını alma şansına sahipken, zikir ve dualarla onları biriktiriyor kendinizi daha büyük felaketlere sürüklüyorsunuz. Kendinizi o zikirler ile bir transa sokuyor, gerçeği görmekten uzak tutuluyorsunuz. Ayetleri çiğnemiyorsanız, korunmayada ihtiyacınız yok. Rahat olun, her gün onlarca ayetül kürsi çekerek kendinizi gereksiz yere obsesif kompulsif davranışlara sürüklemeyin.
Doğru dua ve zikir nasıl yapılır
Dualar haksa göğe girer. Dua ederken haklı olduğunuz hak ettiğinize emin olduğunuz konular hakkında dualar edin. Örneğin; kendi iş yerinizde para kazanamıyorsanız veya aile huzurunuz yoksa bunu dua ve zikirler ile değiştirmeye kalkışmayın. Yaparsanız yardımınıza Allah değil cinler gelir. Allah zikirlere bakmaz, zikirler usul ve kaidesine uygun yapıldımı ona bakar. Örneğin; market açıyorsunuz ama konumu yanlış yerde, kira yükü fazla gibisine yanlış hesaplar yapmışsınız. Müşteri gelmeyince ve siz maddi açıdan sıkışıncada ne yapıyorsunuz; kapının önünce okunmuş su döküyorsunuz. Duanız kabul olurmu; olmaz. Neden? İş hayatında başarılı olmanın gereğini yerine getirmediniz. Ne olur o duanıza? O dua gök kapılarından size geri döner ve şeytanlar tarafından kullanılır. Kim sizlere bu aklı veriyor? Tarikatlar. Şu duayı şu kadar okursan bereketin açılır şu duayı şu kadar okursan mülkün çoğalır gibisine, o işin gereğini yerine getirmeden, kolay yoldan zengin olmayı, çalışmadan mülk sahibi olmayı tarikatlar topluma aşılıyor. Örneğin; marketinizin önüne okunmuş suyu döktünüz, önünden geçen biriside sizin o büyünüze kapılıp marketinize girdi ve hiçbirşeye ihtiyaç duymamasına rağmen birşey alıp çıktı. Ne yaptınız şimdi? İş hayatınızda verdiğiniz yanlış bir kararı, başka bir yanlışla telafi etmeye kalkıştınız. Yanlış hesap ile başladınız, büyü ile yola devam ettiniz. Kendinizi nasıl bir boyuta ittiğinizin farkındamısınız? Özetlersek; zikir ve dualar sorun çözmek için yapılmaz, Allaha yakınlaşmak için yapılır. Dua ve zikirleri amacı dışında kullandığınızda bunlara Allah cevap vermez, cinler cevap verir. Zikirlere takılı kalmanın en büyük götürüsü, zikirler; yanlışlarınızı görmenize mani olur. Başınıza ne geliyorsa hep başkalarını suçlar duruma gelirsiniz. Kendinizi asla sorguya çekmezsiniz. Çekmeyincede tövbe edemeden o günah yükü ile öbür hayata boylarsınız.
- Duanın kuralı
Dua ederken dualarınız kopya, başkaların duası olmasın. Kendi o aciz halinizle Allaha dua edin. Bir çoğunuz geçmiş alimlerin dualarını okur, biz bunu tavsiye etmiyoruz. Bir alim bir duayı kalbiyle diliyle zikredinceye kadar onun bedeni ve ruhu bir ömür bir olgunlaşma safhasından geçti. Siz yirmi yaşınız ile veya elli yaşa kadar günahkar bir yaşantınız ile o duayı dilinize alamazsınız. Alırsanız, bu dengenizi bozar. Beden, ruh ve akıl bunlardan birisi buna hazır değilse dengeniz bozulur. Başkaların duasına bedeniniz ve ruhunuz henüz hazır olmayabilir. O yüzden kendi duanız kendi aciz haliniz ile Allaha yönelmeniz sizin için her zaman daha hayırlıdır. Zikirler ise daha hassas bir konu. Zikirleri Allahı anmak Allaha yakınlaşmak Allahı yüceltmek için yapın, asla kaderinizi değiştirmek, Allahtan belirli taleplerde bulunmak için yapmayın. Yaparsanız kendinizi cinler alemine açar daha büyük sıkıntılar ile yüzleşirsiniz. .