Nosebo sendromu
Haberleri izleyip virüs bulaşan kişi sayısının arttığını gördüğümüz zaman ağrı hissetmeye başlarız. Yakın zamanda dışarı çıkan kişilerin bu ağrıları belirgin ve üzerinde bir miktar halsizlik olur. Uzmanların araştırmaları sonucu bu tepkiye Nosebo etkisi deniyor. Özellikle üzerinde durulması gereken konu Nosebo’nun beyinde etkisine göz atalım. Nosebo: Bizler bir şeyi veya olayı olumlu-yararlı olarak değerlendiriyorsak, hücrelerimiz de buna uygun davranış içine girer, olumsuz-zararlı görüyorsak, onlar da aynı frekansla hareket eder ve öyle davranırlar. Plasebo: kişinin hastalığı için kanıtlanmış tedavi edici bir etkisi olmamasına rağmen bir ilacı aldığında kendisini iyileştirebileceği algısının oluşmasıdır. Plasebo kelimesi, Latince’ de "memnun edeceğim" (şikâyetlerden kurtaracağım) sözünden türediği için ilaçlar ve tedavi kendi başına bir plasebo olarak adlandırılır. Plasebo iyi hissettirebileceği gibi Nosebo ile hayatını zindan edebilir. O nedenle bulunduğunuz ortam ne olursa olsun, virüse karşı korunarak ya da savaşarak başarılı olacağınız inancını asla yitirmeyin. Benzer bir olay geçmiş yıllarda donarak ölen denizci olarak bilinir. 1950’li yıllarda İskoçya’ya yük taşımak için Reefer tipi bir gemi yanaşır. Demir attığı limanda yükünü aldıktan sonra, gemide çalışan denizcilerden biri acaba unuttuğumuz bir yük kaldı mı diye bakmak için soğuk hava deposuna girer. Onun içerde olduğunu fark etmeyen başka bir denizci ise, kapıyı dışardan kapatır. Soğuk hava deposunda mahsur kalan denizci, var gücüyle bağırır, çelik duvarları yumruklar, ama kimseye duyuramaz sesini. Çakısıyla içerden açmaya çalışır kapıyı, lakin mümkün değildir. Gemi hareket eder ve denizciyi unuturlar. Mahsur kalan denizci, depoda açlıktan ölmeyecek kadar yiyecek bulur. Ama deponun dondurucu soğuğuna fazla dayanamayacağını anlamıştır. Kapıyı açamayan çakısıyla, çelik duvarlara kendisini bekleyen ölüm sürecini yazmaya, daha doğrusu kazımaya başlar. Gün ve gün, adeta bilimsel bir titizlikle soğuğun vücudunu nasıl uyuşturduğunu sonra yavaş yavaş öldürücü etkilerini, el ve ayaklarının nasıl duyarsızlaştığını, donan burnunu ve buz gibi havanın verdiği acıyı anlatır.3 gün sonra soğuk hava kapısını açan başka bir denizci, zavallı adamın cesediyle karşılaşır. Duvarlara kazıdığı acılı sonunu okur. Kendisi de hayretten dona kalır. Çünkü soğuk hava deposunun derecesi 19’dur. Çünkü soğutma sistemi zaten çalıştırılmamış olup, kendi haline bırakılan deponun sıcaklığı normal bir dereceye yükselmiştir. Yani biçare denizci donarak ölmemiş, donduğunu sandığı için ölmüştür. Bir insan donacağına kendini inandırdığı için, normal bir sıcaklıkta soğuktan ölmüştür. Bu üzüntülü hikâye aynı zaman bize insan zihninin neler yapabileceğini göstermiştir. Bilinçaltını doğru kullanırsak ne kadar güçlü olduğunu, yanlış kullanırsak da bizi ölüme dahi götürebileceğini göstermiştir.
|