Diyelim ki şimdi bir anda başınız dönüp yere yığıldınız ve apar topar hastaneye kaldırıldınız. Filmler, MR'lar, tetkikler derken acı haber size verildi: “Beyninizde tümör var!” O ana kadar dert ettiğiniz şeylerin bir önemi kalır mı? “Yarın evi temizlemem gerekiyor”, “falanca kişinin düğününde yarım mı taksam, çeyrek mi?”, “bu sınavdan yüksek not almam lazım”, “bu sene evi boya badana yaptıramadık”, “iş yerinde hâlâ pozisyonum yükselmedi”. Bütün bunların bir önemi kalır mı?
Böyle bir haber karşısında insanlar dört tür tavır gösterirler:
a) Ölüm gerçeğiyle yüzleştikten sonra dünyanın fani olduğunu, dünya üzerindeki hiçbir şeyin öneminin bulunmadığını, dünyada var oluş amacımızın Rabbimize kulluk olduğunu hatırlayıp geçmişinde ihmal ettiği kulluk görevi sebebiyle pişman olup tövbe etmek, hakkını yediği insanlarla helalleşmek, kalan ömrünü en iyi bir şekilde değerlendirmeye, ibadetlerden telafisi mümkün olanları telafi etmeye çalışmak. Bu, yapılacak en akıllı tavırdır.
b) Hayata küsmek, dış dünyaya kendini kapatmak. Bu davranış tarzı daha çok, ölüm düşüncesini ağıza almayı bir uğursuzluk sayan, bu düşünceyi aklına getirirse eceli daha çabuk gelecekmiş gibi hisseden insanlarda olur.
c) Âhirete ve Allah’a inanmayanlar böyle bir durumla karşılaştığında dünyadan kalan zamanlarını gönüllerine göre geçirmek, tatmadığı zevk bırakmamak için nefsanî bütün hazları tadarak ölmüş olmayı arzularlar. Bunların mantığı şöyle işler: “Madem ki sonsuz yokluğa gideceğim öyleyse bu dünyadan ne kadar tadarsam o kadar kârım olur.”
d) Kadere isyan eden, “niçin ben?” diye düşünen, o güne kadar Allah, kader ve âhiret inancı varsa da böyle bir haberle yıkılarak içten içe isyan eden, öfke duyan kimseler.
Mümine yakışan, elbette hayatta karşılaştığı her zorlukta olduğu gibi böyle bir durumda da sabır ve metanetini korumak, Rabbine günahları için tövbe istiğfarda bulunmak, O’nun takdirine razı olup O’na tevekkül etmektir.
Rabbimiz bu gerçek üzerinde insanların durup düşünmesini isteyerek şöyle buyuruyor:
“Ecellerinin yaklaşmış olabileceğini hiç düşünmüyorlar mı?” (A’raf, 185)
Sizin bu yazıyı okumaya başladığınız andan itibaren şu birkaç saniyelik zaman diliminde dünya üzerinde binlerce insanın başına bu yazıda sözü edilen durum meydana geldi biliyor musunuz?
Şu anda birisi kendisi veya ailesinden birisiyle ilgili acı haberi aldı, şu anda birileri “niçin ben?” diye isyana başladı, şu anda birileri “Rabbim sana sığınıyorum” diye O’na iltica etti…
Bir dakikalık tefekkürü bir dua ile bitirelim:
Rabbimiz ömrümüzü ve ölümümüzü hayırlı eylesin.
|