Yaradılış anından itibaren sizin bir yolculuğunuz var. Bunu varolduğunuz andan itibaren düşünün. Ne kadar geriye dayanıyor kimbilir? Ve oradan taa en baştan başlayan nerelere doğru uzanan bir yolculuk bu.
Önünüzdekini de bilmiyorsunuz şu anda gerisini bilmediğiniz gibi…
Sadece şu anı, şimdiyi görüyorsunuz ve biliyorsunuz ki bir yolculuk bu ve bu yolculuğun içinde kesitler var. Kesit kesit ve siz bu yaşamınızda, bu bedende, o kesitlerden bir tanesindesiniz. Birini yaşıyorsunuz ama bu kesitler bir tane ve tek değil, daha çok yaşanacak kesit var. Bir tanesinde bu kadar saplanıp kalmak ve onun içinde kaybolmak bir sonraki serüven için iyi değil.
Sonsuz bir yolculuk yaptığınızı unutursanız, acı çekersiniz, sıkıntı duyarsınız. Yolculuğun sonsuza doğru olduğunu, kendinizi geliştirmek için şu an bu bedende ve bu yaşamda olduğunuzu hep hatırlamanız gerekiyor.
Dikeyde yani ruhsal yasalara uygun bir yaşam içinde durmanızın nedeni bu, kendinizi geliştirmek için bu serüveni yaşıyorsunuz ve daha sonra bu serüven değişecek çünkü hep değişiyor. Bu yaşamda değişecek, başka bir yaşam olacak. Ama şu an bu sonsuz yolculukta, bu kesitte kendinizi geliştirmek için varsınız ve hayatınız sizin için en iyi olan ama siz, hayatınıza küçük yerlerden bakarsanız, yaşamınızın ana hedeflerini kaçırırsınız. Ana hedeflerinizı kaçırırsanız da bu serüveni kaçırmış olursunuz. Ana hedeflerinizi kaçırmamanız için hep dikeyden bakmanız gerekiyor. O küçük komik işlerin içinde kaybolup gitmemeniz ve bir de acı çekmemeniz gerekiyor.
Hep dikeyde durmalısınız, daha sık gitmek diye bir şey yok, gidip gelmek diye de bir şey yok aslında, hep dikeyde durarak da yaşayabilirsiniz. Yani bir yönünüzle dünyada dururken aynı şuur halinin (bilincin) içinde dikeyde de durulur. Bir parçanız da hep dikeyde durmalı ve bu şuur halinde olmalı.
Nasıl geceleri sabah uykudan uyanıyorsunuz, uykudan uyandığınızda, uyandığınızı biliyorsunuz, kahvaltı ettiğinizi biliyorsunuz. Bunun gibi işlerinizi yaparken de dikeyde yani ruhsal yasalardan kopmadan durabilirsiniz. Ruhunuz Yukarıda dururken, bedeniniz yemek yapabilir ama siz uyanık bir şekilde öyle durduğunuzu da bilmelisiniz, bu şuursuz bir duruş değildir. Dikeyde duracaksınız, hep oradan konuşacaksınız, her şeyi oradan söyleyeceksiniz. Kendi hayatınız içinde, başkalarının hayatı içinde, özel hayat, sosyal hayat, iş hayatı ne olursa olsun, nefes aldığınız her anda dikeyde durup, ruhsal yasalardan kopmamayı başarırsanız, kim olduğunuzu ve neden burada olduğunuzu hatırlarsanız o zaman kolayca başarırsınız…
|