Mısır'da kıtlık olmuş, ya*ğmurlar da yağmıyormuş. Herkes yağmur ya*ğması için çare arıyor ve dua ediyor, bu*na rağmen yağmur yağmıyormuş.
Mübarek bi*r zat, bir gün camide cemaâtin arasında,* "ben bunun çaresini biliyorum, yağmur na*sıl yağdırılacağını biliyorum. Her*kes sadaka versin, sonra dua kabûl olur *"demiş.
" Benim bu cübbemden başka birşeyim* yok, ben cübbemi veriyorum" deyip cübbes*ini çıkarmış koymuş, herkes nesi varsa v*ermişler, bunları fakirlere dağıtmışlar.* Sonra dua etmişler.
Ellerini açıp; "Ya *Rabbî senin kullarını sevindirdikten son*ra yapılan duayı kabûl edeceğini buyuruy*orsun, biz senin fakir kullarını sevindi*rdik ya Rabbî" derken, masmavi gökyüzü s*imsiyah bulutlarla dolmuş ve hemen yağmu*r başlamış. Eğer dualarımızın kabûl
olm*asını istiyorsak, birinin duasını almamı*z, birini sevindirmemiz lâzımdır.
Hikmet ehli zatlar “Rabbinizden bağışlanmanızı dileyin; O, çok bağışlayıcıdır.(Dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin"
(Nuh Sûresi/9,10.)
|