Alıntı:
CahCahi Nickli Üyeden Alıntı
Memişoğlu bilgili biri ama para ile iş yaptığı için hoca denmez ona. Cinlerin çeşitleri var. Normal 7 büyük millete mensup bilinen cinler eşyanın yerini değiştiremezler.
Eşyaya maddeye etki edenler ifritlerdir. Çok güçlü cinler ve şemaya çıkıp inebilen bir taife. Sıradan cinlerden fazla özellikleri var. Cinler yer değşştiriyor demekle bu çok güçlü olan cinlerden yani ifritlerden bahsedilir. İfritler altından ışınım şeklinde bir yolla enerji alır gıdalanır o yüzden altınla yakından alakadarlar. Gömülen ve yerş unutulan yada kaybedilen altın gaybın malı olur. Gayba ait mala artık sahibi olmadığı için yada sahibine yeri malumiyetten çıktığı için ifritler sahiplenir. Biz cinler diyoruz. Cinlerden kasıt ifritler. İfritlerin maddeye tesir güçleri var be bazı şartlara bağlı. Gaybın malı olan definelere sahiplenirler o zaman yerini de değiştirirler. Siz artık bir ifritin malını almaya çalışıyorsunuz o defineyi kazmakla. Dikkat edin ifritin. Felç etme delirtmek öldürme gibi dehşetli güçleri var. Definenin yeri değişmesin çıkatalım dersen ya o cinleri ikna edeceksin ki bu çok zor yada zorla ellerinden alacaksın öyle ki dağa sonra size de ilişemesinler. Bunu ancak çok güçlü bir hoca yapar o da az bulunur. Bulunan da bu işi yapmaz.Simya ilmi ile altın yapmak bile daha kolay olsa gerek. Tarifi notlarında vardı ama malzemeleri bulmak bike çok zor.
|
evet cinlerle uğraşmak zor. Define nasip meselesi.nasipte yoksa ne yapalirsa yapılsın hep boşa gider.
Salih Memişoğlu nu Lalegül TV de dinlemiştim. Güzel konuşuyor hoş konuşuyor lakin bir cinlerin maddeye etki edemeyecegi birde kadınların havasla asla ugrasamayacagi konusunda takıldım. Ne kadar doğrudur bilemem. Şöyle söyleyeyim ben çocukluk yaşlarında iken annem çeyiz yapmaya başlamıştı. Bizde adettir. Ve asla başka insanlara gosterilmez evlenene kadar. Kilitli bir odada saklardi ve bana işlettiği bir bohçayi kontrol edip sandığa kaldırmıştı ve çıkardığımız da domuz yağı vardı bohçada. Kimsenin girmedigi odada kimsenin dokunmadigi odada domuz yağı nasıl sürüldü o zaman?