Harabe bir evde oturmak ister misiniz? Bir ev bakarken nelere bakıyoruz?
Yalıtım var mı?
Su sızıyor mu?
Kapı pencereler güvenli mi?
Özellikle dış kapı sağlam mı?
Duvarlar çökecek gibi mi?
Duvarlar delik mi?
Güneş görüyor mu?
Komşularımız güvenli mi?
Kalbimiz, bedenimiz, midemiz, beynimiz nasıl?
Kalbimize hırsızlar sızacak kadar her tarafı açık mı?
Midemizin giriş kapısı sağlam mı? Her gelen şeyi midemize alıyor muyuz?
Kanımıza karışacak olan gıdalar ne halde? Şüpheli hareketleri olan misafirler gibi, şüpheli yiyecekler mi tüketiyor ve sindiriyoruz?
Beynimize giden hava, oksijen ne halde?
Bedenimizin güvenlik sistemi Kur'an mı? Kur'an ise ne kadar asker (ayet) bizi koruyor. Üç ayetle (askerle) mi kendimizi koruyoruz? On ayetle mi? Yüz ya da beş yüz ayet ordusu mu var bizi koruyan?
Kalbinde koruyucu ayet olmayan her kişi harabe ev gibidir.
İçinde insan yaşamayan, perdesi olmayan, kapısı açık olan eve, önce hırsızlar girer. Sonra berduşlar girer. Kapısını, penceresini kırarlar, duvarını boyar ve içeriyi kirletirler. Sonra haşereler girer. Hayvanlar burayı mesken edinir. Tabiat bile sahipsiz eve acımaz. Duvarlarının sıvası dökülür, damı su alır, çatısı çöker...
Ama iyi kötü bir bekçisi varsa, o ev harabe olmaktan kurtulur. Kapısı, penceresi sağlamsa, o ev uzun süre ayakta kalır. Yani evin sahipsiz olmadığı izlenimi vermek bile evin harabeye dönüşmesini engeller.
Bir ayet kalbimizin kapısıdır. Bir ayet penceresidir. Bir ayet duvarıdır. Bir ayet yalıtımıdır. Bir ayet çatısıdır. Bir ayet iç kapısıdır. Bir ayet korkuluğudur. Bir ayet güvenilir komşumuzdur. Bir ayet güneş gören cephesidir. Bu şekilde ne kadar çok ayetimiz olursa, o kadar güvende oluruz.