Kaşıkçı Dede
Arkadaşlar arasında eskiden yaptığımız bişey vardı 6 tane çay kaşığını alırdık 6 tanede ince uzun kağıt keserdik ve kagıtları 2 ye katlayıp aralarına çay kaşıklarını koyardık ve katlamaya başlardık katlarkende 1 fatiha 3 ihlas okurduK(her kaşığı sararken 1 fatiha 3 ihlas) dileğimizi sölerdik 2 dk bekledikten sonra açardık çay kaşığı kağıdın arasında değil üzerinde olurdu bazan hepsi üzerinde olurdu bazan bir kaçı... arkadaşıma bir kadın öğretmiş bunu kaşıkçı dede gelir ve çay kaşıklarını çıkarıp kağıdın üzerine koyar ama görünmez size zararsızdır demiş..2 tane açılırsa dilek olmuyor 3_4 tane açılırsa baya zaman sonra olucak hepsi açılırsa yakın zamanda dılek kabul oluyor manasına gelıyormuş... ben herşeyi bıraktımda oo çay kaşıklarının nasıl kağıdın arasından çıktıgını anlayamadım demekki gerçekten gelıyorki bu durum oluyor yoksa nasıl kendiliğinden olsun istersenız bir deneyin bakalım olcakmı sizdede ...
KAŞIKÇI DEDE_
Çanakkele’de başta Efendimiz (sas) olmak üzere büyük zatların manevi tasarruf ve yardımları olmuştur. Kaşıkçı Dede de esrârlı zâtlardan biridir.
Kilitbahirli Kaşıkçı Dede’nin himmetine şahit olan sonraki yılların büyük velisi Konya Ladik’ten Ahmed Ağa hadiseyi şu şekilde anlatıyor:
“15 Temmuz 1915 sıcak bir yaz günü. Bir taraftan düşmanın ateşi, öte yandan güneşin harı kavurur yarımadayı. Mehmetçiğin en büyük ihtiyacı su olur o günler. Cepheye yeni sevk edilen bir bölük asker, Bigalı köyüne doğru yola çıkarılır. Askerlerimize susuzluğun harareti tam çökmek üzeredir ki yolun sol tarafında çeşme başında sakallı bir dede seslenir onlara: “Gelin evlatlarım soğuk su vereyim, gelin doldurun mataralarınızı.” Koşarlar o tarafa doğru. Geri kalıp susuz kalmamak için gizli bir yarış başlar içlerinde. Bir de bakarlar ki çeşme akmıyor. (Bu çeşme halen mevcut olup kışın aktığı halde haziran gelince suyu kesilir.) Dedenin elinde bir toprak testi vardır; ama o da taş çatlasa 10-15 litre su alır. Hiç 300-400 kişiye ufacık testinin suyu yeter mi? Kaşıkçı Dede; “Acele etmeyin yavrularım, için kana kana, doldurun mataralarınızı.” der. Lâdikli Ahmed Efendi hiç acele etmez ve hep en sonu bekler. Anlaşılan haberdardır bazı şeylerden. Nihayet herkes matarasını doldurur; ama testide hâlâ su bitmez! O da uzatır matarasını, içer kana kana suyunu. Hâlâ toprak testide su vardır. Ahmedcik dayanamaz sorar, “Dede senin adın ne?” diye. “Kaşıkçı Dede derler evladım bana. Kilitbahir köyünde otururum. Evladım cephede yaralanırsan matarandaki bu sudan döküver yarana. Biiznillah şifa bulursun.” der.
Ahmed, bu sözü unutmaz ve matarasındaki suyu da bitirmez, saklar. Bir müddet sonra arkadaşları ile beraber yaralanır ve aklına su gelir. Döker kendi ve arkadaşlarının yaralarına. Şifa bulurlar. Çok geçmez bir daha yaralanır; ama bu defaki hem daha ağır ve hem de su bitmiştir. Eceabat’taki vapur hastaneye getirilir. Biraz iyileşince hava değişimine gönderilmek istenir. O, cepheye gitmek ister. Soğanlıdere’deki asker ağabeyini ziyaret etmek üzere bir günlük izin alır. Ağabeyinin şehit olduğunu öğrenir. İçinde fırtınalar kopar ve o duygularla dönerken Kilitbahir köyüne uğrar. Kaşıkçı Dede’yi sorar birkaç kişiye. ‘Burada öyle biri yok’ derler. Bir başkası ise; “Yüzlerce yıl önce yaşamış bir evliyanın kabri var. Biz ona Kaşıkçı Dede deriz.” der. O mübarek Allah dostunun kabrini gösterirler. Hep beraber dua ederler. Bu arada Ladikli Ahmed meseleyi gönlünde çözer. Artık testiyi de anlar, suyu da.”
Alıntı...
|