Üstad Said Nursi hz den cevap verelim
İkinci Mes'ele: Ubûdiyet, emr-i İlâhî'ye ve rızâ-yı İlâhîye bakar. Ubûdiyetin dâîsi emr-i İlâhî ve neticesi rızâ-yı Hak'tır. Semerâtı ve fevâidi uhreviyedir. Fakat ille-i gâiye olmamak, hem kasden istenilmemek şartıyla, dünyaya ait fâideler ve kendi kendine terettüb eden ve istenilmeyerek verilen semereler, ubûdiyete münâfî olmaz. Belki zaîfler için müşevvik ve müreccih hükmüne geçerler. Eğer o dünyaya ait fâideler ve menfaatler o ubûdiyete, o virde veya o zikre illet veya illetin bir cüz'ü olsa, o ubûdiyeti kısmen ibtal eder. Belki o hâsiyetli virdi akîm bırakır, netice vermez.
İşte bu sırrı anlamayanlar, meselâ, yüz hâsiyeti ve faydası bulunan Evrâd-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibendî'yi veya bin hâsiyeti bulunan Cevşenü'l-Kebîr'i, o fâidelerin bazılarını maksûd-u bizzat niyet ederek
Lem'alar
---------- Post added 16.11.20 at 19:34 ----------
okuyorlar. O fâideleri göremiyorlar ve göremeyecekler ve görmeye de hakları yoktur. Çünkü o faydalar, o evrâdların illeti olamaz ve ondan, onlar kasden ve bizzat istenilmeyecek. Çünkü onlar fazlî bir sûrette, o hàlis virde talebsiz terettüb eder. Onları niyet etse, ihlâsı bir derece bozulur. Belki ubûdiyetten çıkar ve kıymetten düşer. Yalnız bu kadar var ki, böyle hâsiyetli evrâdı okumak için, zaîf insanlar bir müşevvik ve müreccihe muhtaçtırlar. O faydaları düşünüp, şevke gelip, evrâdı sırf rızâ-yı İlâhî için, âhiret için okusa zarar vermez. Hem de makbûldür. Bu hikmet anlaşılmadığından, çoklar, aktâbdan ve selef-i sâlihînden mervî olan fâideleri görmediklerinden şübheye düşer, hattâ inkâr da eder.
|