Hocam yazı çok etkileyici ve duygu yüklü! lâkin Mecâzi aşk ilâhi aşk'a giden bir köprü bir basamaktır.Mesele; Allah'ı unutmadan, iffetini muhafaza ederek sevebilmekte! Aksi nefsi emmârenin bir oyunu olsa gerek! Günümüzde laçkalaşmış aşklar gibi...Yazıda sıralananlar, çekilen özlem ve hasret her aşk'ın olmazsa olmazıdır.Bu hâl gönlün derinleşmesine yara almasına, hüzünle yoğrulmasına sebep olup, kalbin kıvama gelmesi ve ilâhi aşk'a yelken açma halidir.lâkin aşık bile bu halinden bihaberdir.Dikkatimi celbetmiştir ki:
Eskiden bazı dergâhlarda ‘Allah aşkını bulmak için geldim’ diyenlere, dergahın ileri gelenleri sorarlarmış ; “Sen hiç birine âşık oldun mu evladım?” Yok diyenleri de “Sen git âşık ol önce, sonra istersen gel” diye geri gönderirlermiş.
Aşk bir çile yoludur.. Büyük bir imtihandır. İlâhi aşk'a giden çilelere talip olmak, ham iken pişmek sonra da yanmaktır...
Bir zerre ilâh'i aşktan nasiplensek dünya ve içindekileri, ne leylaları ne de mecnunları gözümüz görür mü ? acaba !