Naim Nickli Üyeden Alıntı

Bir sac teli nasil musallat alıyor ?

Bir tecrübe bir şifre.

Bundan 9 yıl önce bir müsibet bir sıkıntıyla, bir huzur ila bir rüzgara kendim saldım. Kendimi at çiftliğinde buldum. Orada bekçilik yapmaya başladım. En sevdiğim atlardı. Çünkü onlar müslümanlara hizmet için c. C rüzgardan yaratmıştır.

Bir gün atlar tımar yapılırken o saate kaldım. Bir ata da ben yaklaştım tımar yapmak için. Çok hoşuma gitti. Ama tuhaf olan bir şey vardı. Atların saçları bazı yerler örülü bazı taraflarda birbirine karısık düğümlüydü. Bu çok kafama takıldı.çünkü tüm gece ben vardım bekçi olarak. Kimse yoktu. Öğlece düşüne düşüne gidip uyudum. Ertesi gecenin sabahı hemen aynı ata yine gittim. Atın saçları yıne aynı olmuştu. Hemen diyer atlara gittim. Onlarında çoğu öğleydı. Şaşkındım. Bu konuyu araştırdım. Atlara gece binen varlıklar oldugunu ve onların saçlarıyla oynamayı çok sevdiklerini duydum ve atlara bindiklerinide o yaratıkların. Bir gece sandalyeyi çekip atın birini dıkkatle takıp ettip. Ve gözlerim döğruyu görüyordu. Saçlar oynanıyor ve örülüyor. Atlar da sanki üzerinde birileri var gibi yürüyor dolaşıyordu yerınde. Sonra aklıma geldi anne ve nelerimizin neden saçlarını taradıktan sonra tek kılı düşürmeden onları toplayıp gömdüklerini. Ve evde dahi olsa ortüyü başklarından çıkarmadıklarını. Rahmetli dedem bir yıl sonra öleceğini görmüş ve söğlemişti ev haline. Kimse inanmaşıtı ama ben inanmıştım ve kaydettim yazdım. Gün soglemedi ama falan zeytınlikte 14 ağaç silkinecek ağaç kaldığında o gün aranızda olmıcam demişti. Ve senesi geldiğinde aileme hatırlattım. 139 ağaç zeytın ağacı vardı tarlada dediği yerde. Başladık zeytın toplamaya. Ben sayıyordum kaçtane kaldı diye. Tarlanın yarısında dedem yemek zamanı yanıma oturdu alah onu cennetinde ağırlıyor biliyorum. Neyse ben tarlanın içinde bir şey gördüm tavşan gibi. Ama ağacın arkasından çıkmadı. Dedeme söğledim. Dedem kalktı oraya gıttı. Geldiğinde ağlıyordu. Ne oldu diye sorduk. Dedem eeeee dedi nenezle konuştum az önce. Yarın bayram dedi. Kimse birşey anlamamıştı ama ben anladım. Hemen ağaçları saydım 18 ağaç kalmıştı sılkınecek. Kimseye birşey demedim. Ve hava karardı toparlandık. Ben kaç ağaç kaldı saymaya başladım. Tam 14 taneydı. Ama dedem çocuk gıbiydı neşeli ve şımarık. Ölmek bu kadarmı güzel dedim kendi kendime. Ertesi sabah hazırlandık. Dedem ben gelmıyım bu gün beni bekleyen var sız gidin dedi. Ablam ve eniştem karşı koydu ısrarla. Dedem düşündü düşündü tamam ne yapalım gideyımde ineğe ot verim gelim dedi. Bız hazırlık yapıyorduk ama aklım dedemde idi. Onu takıp ediyordum 11 yaşında ydım. Neyse bir anda avluda gürültü koptu inek köpek tavuk horozlar aynı ağızdan eşekle berber bağırıyorlardı. Korktuk hepimiz. Ama dedem çeşmenin başında takma dişlerini fırçalıyordu. Ablam yeşil kurma zeytınlerini yıkamak için çeşmenin başına gittiğinde bağırarak yardım istedi. O an iki cıyerim koptu. Dedem felç olmuştu çeşmenin başında. Komşular geldi yardıma. Dedemi batanıye ye aldılar eve sokmak için. Dedem bana bakıp bakıp bır şeyler anlatmaya çalışırken gözleri dolardı o an. Onu iyi anlıyordum. Nasıhatlarımı unutma ve dediğim yoldan git Nasıhatlarını. Ve sözüm vardı geceden ona. Ölürse ağlamıcam. Hastaneye götürdüler o gun perşembeydı. Gece 12 de evde dedemin sesini ve sonra görüntüsü. Anlamıştım. Artık Veda etti. Allah mekanını cennet eğlesin. Nasıhatından biriydı ki oğlum evlenince kadınının saçının tek kılının bile kıymetinı bil asla açtırma kadınını demesi. Sormuştum neden diye oglum cinler kadına saç ve tırnakları çok sever. Helede akşam saatleri. Kadının dan saç tanesi sokaga vede tuvalete vede ayak altına düşerse o kıl sahıbıne musallat olurlar derdi. Kuranda da kadına kapan emri aklıma gelmişti.demekki bu yüzdenmiş. Atlarla uğraşırken canlı olarak da gordüm ya.bir vasiyet bin müsibet ten kurtarır derler ya yanlış bilmiyorsam. Bende vasiyeti sizle paylaşmak istedim. Allah her insanı o yaratıkların musallatından korusun. Amin