Alıntı:
Altera Nickli Üyeden Alıntı
Evet, arkadaşlar bu gece okumamın en son gecesi ve en aksiyonlu gecesi diyebilirim. Akşam hastaneden gelince yatmıştım. Gece bir fısıltı ile uyandım. Etrafıma baktım kimsecikler kalmamış herkes yatmış. Önce oturur hale geldim. Bir müddet öylece kaldım. Sanki bir şey beni salona hem çağırıyor. Hem de çekiyordu. Hiçbir anlam veremiyor ve engel olamıyordum resmen kendi rızamla gidiyordum. Artık yolun sonuna gelmiş gibi hissediyordum. Bu gece büyük şeyler olacaktı ama ne olacaktı hiçbir fikir yürütemiyordum. Sadece salona çekildiğimi hissediyordum. İçeri girmiştim. Her zaman ki gibi koltuğa oturmuştum. Salonda yalnız olmadığımı fark ediyordum. Belki 5 belki 7 kişi daha vardı. Dört tarafımda bir şey duruyordu. Ama onların arkasında da birilerinin varlığını hissediyordum. Artık okuma mı desem yoksa konuşma mı desem bilemiyorum çünkü hiç birini anlamıyordum. Yalnız kafamın üstünde ve kalbimin bulunduğu yerde eller hissediyordum. Gücüm resmen bunlar tarafından çekiliyordu.
Hayatım resmen film şeridi gibi an be an gözümün önünden geçiyordu. Ne kadar zaman geçtiğini de bilmiyorum. O an gözümün önünde geçmekte olan bir kare vardı. Bu öyle bir kareydi ki belki çok önemsiz gibi görünse de aslında çok önemli olduğunu sonradan anlayacaktım. Orta okul yada lise çağlarında katılmış olduğum halaka-i zikir görüntüsü. Ama bu zikir normal sıradan bir zikir değildi. Annemlerin bağlı olduğu tarikatın şeyhinin katılmış olduğu ve benimde yanına oturup zikir yapıldığı bir zikir görüntüsü. O karelerden tek dikkatimi çeken ve kendime getiren tek kareydi. O an "Ya Kayyum" esmasının zikri yapılıyordu. O an Efendi Hazretleri o karede kolumu tutmuştu. Ama bu zamana kadar neden yaptığını anlayamamıştım ve bu ana kadar da anlam verememiştim. Efendi Hazretleri elimi tuttuğu anda zaten olanlar oldu. Bir anda durumlar değişti. Karanlık olan salon bir anda öyle bir aydınlandı ki bu normal lambanın aydınlığı değildi.
Duvarlar resmen ortadan kalmış. İçerisi bir sürü asker doluştu. Öyle bir durumdu ki ne olduğunu anlayamadım ve bir anda o askerler etrafımda dolaşanların hepsini tutup çektiler. Ben halen koltukta oturuyordum. Ama ne gariptir ki o kadar asker vardı ama hiç birinin yüzlerini göremiyordum. Hepsi o şekilde beklemeye başladı. Kimseden çıt çıkmıyordu. Bir ses duyuldu. Askerlerden birinin "Dikkat orgeneral geliyor" tekmili vermişti. O tüm askerler bitişik nizama durdular. General dedikleri içeri girdiğinde çömelerek saygı duruşunda bulundular. O an bu orgeneral dediklerinin kim olduğunu merak edip başımı çevirip baktığımda onun Annemlerin şeyhi olduğunu gördüm. Öylece kala kaldı sesim çıkmıyordu. Yanıma gelip yüzüme bir müddet baktı. Sonra oğul iyi misin diye sorduğunda bende derman kalmadı. Resmen sinir boşalması yaşıyordum. Dizlerimin bağı çözülmüştü ve avazım çıktığınca ağlıyordum. Hemen kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. Birine işaret edip beni tutmasını söyledi. Sonra askerlerin yakaladığı cinlere doğru döndü. Onlara bu yaptığınızın cezasının ne olduğunu biliyorsunuz değimli diye sordu. Sonra askerlere kavimlerinin bulundu yerdeki meydana götürün ve hepsini o meydana toplayın emrini verdi.
Birkaç asker ve efendi haricinde tüm askerler tutukladıkları cinlerle birlikte bir anda ortadan kayboldular. Efendi hazretleri oğul hadi bir şey kalmadı. Hadi git yatağına yat dedi ama ben yerimden hareket edemiyordum. Efendi Hazretleri sağ elini başıma koyup bir sıvazladı bir anda kendime gelmiştim. Kendine geldiysen hadi git yat dedi. Biri beni götürüp yatağa yatırdı. Ama ne tuhaftır önümde sanki bir ekran vardı ve içerde verilen emirle bir anda kaybolan askerler ve kalabalık bir topluluğun bulunduğu bir meydanı izliyordum. Efendi Hazretleri birkaç dakika sonra meydana gelmişti. Onlara bazı şeyler konuştu ve çok hiddetli şekilde kızıyordu. Nasıl kızdığı konusunu açmayacağım burası gizli kalması gerekiyor. Şunu diye bilirim ki orada herkesin gözü önünde bana saldıranların hepsi infaz edilmişti. Ama cesetlerin ibret olması için o meydanda o şekilde kalması emredildi.
Evet Arkadaşlar cahilce yapmış olduğum okumam bu şekilde. Şimdilik bu kadar şimdi olanlar hakkında sizlerin düşüncesini aldıktan sonra bazı yazacaklarım var uzman gözüyle bir arkadaşın söyledikleri ve benim şahsıma ait düşünceleri paylaşıp konuyu kapatmış olacağım.
Sizden ricam olumsuz şeyler yazmayın olayın değerlendirmesini yapın. Sizin olumsuz yazıların yaşanmış gerçekliği değiştirmeyeceğini bilecek yaştasınız. Burada amacın cahilde yapılan bir okumanın hangi sonuçlar doğuracağını görmeniz içindir. Bu zamana kadar hiçbir kimse bu kadar açık yazmamıştır. Bunu sizlerde biliyorsunuz.
|
_____
Aslında emek ve zaman harcayıp, dürüst ve cömertce yaşadıklarınızı paylaşmanız gerçekten para ile satın alınamayacak bir iyilik / ikram / tecrübe bizler için.
Sağolun, Allah razı olsun, ilminize ve ömrünüze bereket diyorum...
Yazdıklarınız, rumuzunuzun altında yazan Havass Hocası ünvanının (bunu hak ederek kullananlardan bahsediyorum), kaba bir tabirle "boru değil, hak ederek alınmış bir ünvan" olduğunu düşündürdü bana.
Havass konusuna inanmayan varsın inanmasın. Zaten siz gören gözlere ve duyan kulaklara yazmışsınız bence...
O (yakaza mı deniyordu) yarı uyku halinde yaşadığınız (en azından ben öyle anladım) hesaplaşma ise hani size zarar ve sıkıntı verenlerin yaptıklarına tez kavuşmalarına ise tabiri caizse, resmen imrendim...
İnansak da, inanmasak da, farkında olsak da olmasak da çoğunun yaptığı yanına kar kalıyor MALESEF...
Cinlerin
görünmeme ve
diğer bazı yaradılışlarından doğan imkan ve özellikleri
kullanarak
gerek doğrudan kendileri,
gerekse 3 kuruşa cehennemi satın alarak hoca müsvettelerinin görevlendirmeleri ile
insanların / evliliklerin başına bela olan, bilhassa tüm bu tür (kafir - şeytan) insanların ve cinlerin
yaptıkları zarar / ziyan ve sebeb oldukları musallatlarının tez son bulup,
HEPSİNİN DE SİZDEKİ GİBİ BU DÜNYADA CEZALARINI ÇOK AMA ÇOK TEZ BULMALARINI KENDİ ÖBÜR DÜNYALARINA GİTMELERİNİ DİLİYORUM !!!
Amin...