07.10.20, 21:48
|
Gayretli üye
|
|
Üyelik tarihi: 20.09.20
Bulunduğu yer: Cehennemin derinliklerinde...
Mesajlar: 184
Etiketlendiği Mesaj: 9 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
CahCahi Nickli Üyeden Alıntı
Erkeğin tesettüru gözkapağıdir. O u kapatınca gözlerdesi o işte kapanır. Lazım olan bu. Diğer kalp gözüaçıksa gözperdesi açık olur. Onu soruyorsan o açık olan kapanmasını sormaz istediğini O Dosttan ister sırrı ifşa da etmez. Bu sorundan benim gözperdem açık nasıl kapatirim anlamıyla soruyorsan kalp gözü açık biri de sana riyakarlik yapmaseni hırsız mufteri de diyebilir. Malın olmayanı malinmis gibi gösterme hırsızlık hatta gasb . O gözü yalnız Ella açar. Kapalı olduğu halde açık demek istiyorsun burda Ellaha iftira. Korkma riyanin daha sinsileri var. Tevbe et. Ben dememiş oluyum sonra bi kardeşi bir gunahindan dolayi kaybetmek istemem. Nefsin en sinsi oyunlarından biridir msn ve ben bu oyuna gelmeyelim:
O faydaları göremiyorlar ve göremeyecekler ve görmeye de hakları yoktur. Çünkü o faydalar, o evradların illeti olamaz ve ondan, onlar kasten ve bizzat istenilmeyecek. Çünkü onlar fazlî bir surette, o hâlis virde talepsiz terettüp eder. Onları niyet etse, ihlâsı bir derece bozulur. Belki ubudiyetten çıkar ve kıymetten düşer.
Yalnız bu kadar var ki, böyle hâsiyetli evrâdı okumak için, zayıf insanlar bir müşevvik ve müreccihe muhtaçtırlar. O faydaları düşünüp, şevke gelip, o evrâdı sırf rıza-yı İlâhî için, âhiret için okusa zarar vermez. Hem de makbuldür. Bu hikmet anlaşılmadığından, çoklar, aktabdan ve Selef-i Salihînden mervî olan faydaları görmediklerinden şüpheye düşer, hattâ inkâr da eder.
ÜÇÜNCÜ MESELE: 1 طُوبٰى لِمَنْ عَرَفَ حَدَّهُ وَلَمْ يَتَجَاوَزْ طَوْرَهُ Yani, “Ne mutlu o adama ki, kendini bilip haddinden tecavüz etmez.”
Nasıl bir zerre camdan, bir katre sudan, bir havuzdan, denizden, kamerden seyyarelere kadar güneşin cilveleri var. Herbirisi kabiliyetine göre güneşin aksini, misalini tutuyor ve haddini biliyor. Bir katre su, kendi kabiliyetine göre “Güneşin bir aksi bende vardır” der. Fakat “Ben de deniz gibi bir âyineyim” diyemez. Öyle de, esmâ-i İlâhiyenin cilvesinin tenevvüüne göre, makamât-ı evliyada öyle merâtip var. Esmâ-i İlâhiyenin herbirisinin, bir güneş gibi, kalbden Arşa kadar cilveleri var. Kalb de bir arştır. Fakat “Ben de Arş gibiyim” diyemez.
İşte, ubudiyetin esası olan, acz ve fakr ve kusur ve naksını bilmek ve niyaz ile dergâh-ı Ulûhiyete karşı secde etmeye bedel naz ve fahir suretinde gidenler, zerrecik kalbini Arşa müsavi tutar. Katre gibi makamını, deniz gibi evliya
Allah dostları
nın makamâtıyla iltibas eder. Kendini o büyük makamâta yakıştırmak ve o makamda kendini muhafaza etmek için, tasannuâta, tekellüfâta, mânâsız hodfuruşluğa ve birçok müşkilâta düşer.
|
kalp gözü değil hiç bir ruhani,cin yada diğer varlıkları görmemesi için göz perdesi kapatma varmıdır soru bu hocam
|