Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - De ki: Eğer duanız olmasa, Rabbim size değer vermez?
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 01.10.20, 14:38
Och Och isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 23.11.17
Bulunduğu yer: Tuna Boyunda
Mesajlar: 6,316
Etiketlendiği Mesaj: 411 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart De ki: Eğer duanız olmasa, Rabbim size değer vermez?

Ehlibeyt'in mirası, dua olgusuyla da belirginleşmiştir. Bu, hem nicelik, hem de nitelik bakımından eşsiz bir ayrıcalıktır.

İnsanın hayatı boyunca karşılaştığı her durumda, yüce Allah'ın: "De ki: Eğer duanız olmasa, Rabbim size değer vermez?" [1] buyruğu gereği duaya önem vermek, Ehlibeyt'in hayat çizgisini, diğerlerinden ayıran en önemli ayrıcalıktır ve İmamlar, dostlarını eğitirlerken hep bu çizgiyi takip etmişlerdir.

Ehlibeyt İmamları'nın duaları, içerikleri, amaçları ve anlamlarıyla eşsizdirler. Bu dualar, onlarla başkaları arasındaki farkı en açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Aralarında yerle gök kadar fark var!

İmam Hüseyin'den (a.s) aktarılan bazı sözler, duaya verilen bu önemin sırrını anlatmaktadır bize:

1- Şöyle buyurmuştur:

"En âciz insan, dua etmekten âciz olan insandır. En cimri insan da, selâm vermekte cimrilik eden insandır." [2]

2- İmam Hüseyin'in (a.s) vitir namazında kunut duası olarak Hz. Peygamber'in (s.a.a) kendisine öğrettiği şu duayı okuduğu rivayet edilmiştir:

"Allah'ım! Sen görürsün, ama görülmezsin. Ve sen, görünürlüğün en yüce noktasındasın. Dönüş sanadır. Ahiret de, dünya da senindir. Allah'ım! Zelil ve rezil olmaktan sana sığınırız." [3]

3- İmam Hüseyin'den (a.s) rivayet edilen kısa dualardan biri şudur:

"Allah'ım! İhsan ederek beni yavaş yavaş helâke sürükleme. Ve beni belâ ile edeplendirme." [4]

İstidracın (yavaş yavaş helâke sürüklenme) anlamı hakkında da şöyle buyurmuştur:

"İstidrac, Allah'ın, kulunun üzerine nimetler yağdırıp şükretme duygusunu ondan alması demektir." [5]

4- Kunutta ettiği dualarından biri de şudur:

"Allah'ım! Bir barınakta barınmak isteyen varsa, ba-rınak sensin. Bir sığınağa sığınmak isteyen varsa, sığınak sensin. Allah'ım! Muhammed'e ve Âl-i Muhammed'e salât et, seslenişimi duy, duamı kabul et, döneceğim yeri ve sığınağımı katında kıl. Nefsin fitneye sürükleyici hırsının, kötülüğe sevk edici zannın etkisinden uzak olarak kurtuluş yolunu kapatmayan azametinle belâlarda, sınavın yoldan çıkarıcılığından, Şey-tan'ın ayağımı kaydırmasından koru beni. Ta ki iradenle, zanlı, töhmetli, şüpheli ve şüphe içinde olan biri olmayarak beni katına döndüresin. Sen, merhamet edenlerin en merhametlisisin." [6]

5- Kunutta okuduğu dualardan biri de şudur:

"Allah'ım! Başlangıç sendendir. Dileme senindir. Güç ve kudret sana aittir. Sen, senden başka ilâh olmayan Allah'sın. Velilerinin kalplerini dileyişinin meskeni, i-radenin mekânı kıldın. Akıllarını, emirlerinin ve yasaklarının belirlendiği yerler yaptın. Dilediğimiz şeyi dilediğin zaman, onların içlerinde gizli olan duyguları harekete geçirirsin, idrak etmelerini sağladığın ve irade ettiğin şeyleri seni çağıran ve sana davet eden a-kıllarıyla ve onlara bahşettiğin hakikatlerle dillerine akıtırsın. Ben, bana öğrettiklerin aracılığıyla biliyorum ki sen, bana gösterdiğin ve beni yönelttiğin nimetlerinden dolayı şükre lâyıksın."

6- Aşerat adıyla bilinen bir dua da ondan rivayet edilmiştir.

7- Kâbe'nin Yemen'e bakan rüknünü tutup Rabbine yakarırken okuduğu dua şöyledir:

"İlâhî! Bana nimet verdin, ama beni şükreden bulma-dın. Beni sınadın, ama beni sabreden bulmadın. Şükrün terk edilmesinden dolayı nimeti almadın. Sabrın terk edilmesinden dolayı şiddeti devam ettirmedin. İlâhî! Kerim olandan sadece kerem gelir." [7]

8- Rivayet edilir ki: Şüreyh, Hz. Peygamber'in (s.a.a) mescidine girer ve Hüseyin'in (a.s) secde hâlinde iken yanağını toprağa koyup şöyle yalvardığını görür:

"Efendim! Mevlâm! Demir gürzlerle dövülsün diye mi yarattın bedenimin organlarımı? Yoksa, kaynar sular içsinler diye mi yarattın bağırsaklarımı? Allah'ım! Eğer günahlarımdan dolayı beni ararsan, ben de kereminden dolayı seni ararım. Eğer beni günahkârlarla beraber tutarsan, onlara sana olan sevgimi haber veririm. Efendim! İbadetim sana fayda vermez. Günahım da sana zarar dokundurmaz. Sana fayda vermeyeni bana bağışla, sana zarar vermeyen şeylerimi de affet. Çünkü sen merhamet edenlerin en merhametlisisin." [8]

9- Mezarlığa girdiği zaman şu duayı okurdu:

"Ey şu fani ruhların, çürümüş bedenlerin ve toprak olmuş kemiklerin rabbi Allah'ım! Dünyadan mümin olarak çıkanların üzerine senden bir esenlik, benden selâm gönder."

İmam (a.s) şöyle buyurmuştur:

"Bir kimse bu duayı okuduğu zaman Allah, ona, Âdem'den kıyamete kadar gelmiş ve gelecek tüm mahlûkatın sayısınca iyilik yazar." [9]

10- Sabah akşam okuduğu dualardan biri:


"Allah'ın adıyla, Allah'la, Allah'tan, Allah'a, Allah'ın yolunda ve Resulullah'ın milleti (dini) üzere. Allah'a güvenip dayandım. Güç ve kudret, ancak yüce ve büyük Allah'tandır. Allah'ım! Ben kendimi sana teslim ettim, yüzümü sana çevirdim. İşlerimi sana havale ettim. Dünya ve ahiretteki her türlü kötülükten kurtuluşu sadece senden diliyorum.

Allah'ım! Sen, herkese karşı bana yetersin. Ama hiç kimse sana karşı bana yetmez. Korktuğum ve sakındığım herkese karşı beni muhafaza et. İşlerimde benim için bir çıkış yolu, bir açılım halk et. Sen bilirsin, ben bilmem. Sen güç yetirirsin, ben güç yetirmem. Senin her şeye gücün yeter. Rahmetinle, ey merhamet edenlerin en merhametlisi!" [10]

İmam Hüseyin'den (a.s) rivayet edilen Arafat Duası ise, hiç kuşkusuz, sair uzun dualar içinde paha biçilmez bir değere sahiptir. Âdeta ilâhî rahmeti akıtır insanın üzerine. İnsanı pişmanlığa, tövbeye ve marifetin derinliklerine sevk eder. Bu duanın bir bölümü:

"Allah'a hamdolsun. O, çocuk edinmemiştir ki, mirasçısı olsun. Mülkünde ortağı yoktur ki, yarattığı şeylerle ilgili olarak O'na karşı çıksın. Zelillikten dolayı bir velisi yoktur ki, yaptıklarında O'na eşlik etsin. O, münezzehtir; O, münezzehtir; O, münezzehtir. Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka birtakım ilâhlar olsaydı, kuşkusuz ikisi de bozulur ve dağılır giderdi. Allah münezzehtir. O, birdir; haktır, tektir, sameddir. Doğmamış, doğurmamıştır. O'nun dengi hiç kimse yoktur. Allah'a hamdolsun, yakınlaştırılmış meleklerin ve gönderilmiş peygamberlerin hamdine denk. Salât ve selâm, yarattıklarının en hayırlısı, peygamberlerin sonuncusu Muhammed'in ve onun tertemiz, ihlâslı Ehlibeyt'inin üzerine olsun. Allah'ım! Beni, senden seni görüyormuş gibi korkan biri kıl. Yasaklarından sakınmakla beni mutlu kıl. Sana karşı günah işleyerek bedbaht kılma beni. Kaza ve kaderinde benim için hayır takdir et. Kaderinde benim için bereket ihsan et. Ki ertelediğini acele istemeyeyim, acele ile verdiğinin de ertelenmesini talep etmeyeyim." [11]



Kaynaklar


[1]- Furkan, 77
[2]- Bihar'ul-Envar, 93/294
[3]- Kenzu'l-Ummal, 8/82; Müsnedu'l-İmam Ahmed, 1/201
[4]- Bihar'ul-Envar, 78/128
[5]- Tuhafu'l-Ukul, s.175
[6]- Nehcu'd-Deevat, s.49
[7]- İhkaku'l-Hak, 11/595
[8]- age. 11/424
[9]- Müstedreku'l-Vesâil, 2/373, Hadis: 2323
[10]- Muhecu'd-Daavat, s.157
[11]- Bihar'ul-Envar, 98/218–219

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147