Ruhlar bikaç kisimdir. vefat etmiş kişilerin ruhları da bir kisimdir onlarla görüşmek vardır lakin her yiğidin harcı değildir. Bu zamanda ruhlarla görüştüğünü iddia edenlerin çoğu kendine filan kişinin ruhu diye nam takan cinneti makarası kişilerdir.
Evet, dinden gelmeyen, belki felsefenin hassasiyetinden gelen celb-i ervah da, hem hilâf-ı hakikat,hem hilâf-ı edep bir harekettir. Çünkü a’lâ-yı illiyyînde ve kudsî makamlarda olanları esfel-i sâfilîn hükmündekimasasına ve yalanların yeri olan oyuncak tahtasına getirmek tam bir ihanettir ve bir hürmetsizliktir. Âdetâ bir padişahıkulübeciğine çağırıp getirmek gibidir. Belki ayn-ı hakikat ve edep ve hürmet ve istifade odur ki, Celâleddin-i Süyûtî,Celâleddin-i Rumî ve İmam-ı Rabbânî gibi zatların seyr ü sülûk-u ruhanîleri gibi seyr ü sülûk ile yükselerek okudsî zatlara yanaşmak ve istifade etmektir." (Emirdağ Lahikası, s. 379-380)
bu vereceğim 2. alıntıda geçen çok mahkukat kelimesinde vefat edenlerin ruhları dahildirYirminci Söz'de bu hususa şu şekilde işaret ediliyor:
"Hem meselâ, yine Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm, cin ve şeytanları ve ervâh-ı habiseyi teshir edip şerlerini men ve umur-u nâfiada istihdam etmeyi ifade eden şu âyetler,
مُقَرَّنِينَ فِى اْلاَصْفَادِ
وَمِنَ الشَّيَاطِينِ مَنْ يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلوُنَ عَمَلاً دُونَ ذٰلِكَ
ilh. âyetiyle diyor ki: Yerin, insandan sonra zîşuur olarak en mühim sekenesi olan cin, insana hizmetkâr olabilir. Onlarla temas edilebilir. Şeytanlar da düşmanlığı bırakmaya mecbur olup ister istemez hizmet edebilirler ki, Cenâb-ı Hakkın evâmirine musahhar olan bir abdine onları musahhar etmiştir."
"Cenâb-ı Hak, mânen şu âyetin lisan-ı remziyle der ki: 'Ey insan! Bana itaat eden bir abdime cin ve şeytanları ve şerirlerini itaat ettiriyorum. Sen de Benim emrime musahhar olsan, çok mevcudat, hattâ cin ve şeytan dahi sana musahhar olabilirler.' "
"İşte, beşerin, san'at ve fennin imtizacından süzülen, maddî ve mânevî fevkalâde hassasiyetinden tezahür eden ispritizma gibi celb-i ervah ve cinlerle muhabereyi, şu âyet en nihayet hududunu çiziyor ve en faydalı suretlerini tayin ediyor ve ona yolu dahi açıyor. Fakat şimdiki gibi, bazan kendine emvat namını veren cinlere ve şeytanlara ve ervâh-ı habiseye musahhar ve maskara olup oyuncak olmak değil, belki tılsımât-ı Kur'âniye ile onları teshir etmektir, şerlerinden kurtulmaktır."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, On Altıncı İşaret.
(2) bk. Sözler, Yirminci Söz, İkinci Makam.
|