Duygusal kabızlıktan bahsetmeden geçemeyeceğim. Yani stresten. İnsanız, hem maddi hem manevi boyutumuz var. Enerji boyutumuz var, duygusal boyutumuz var. İç içe geçmiş alemler gibiyiz. Her boyut diğerinde etkiler oluşturur, yansımları olur. Mesela kabızsanız mutsuzsunuzdur. Çünkü sindirim sistemi beyini besleyen, mutluluk hormonları üreten, salih hıltların üretilmesi için çalışan, ve sistemi temizleyen bir mekanizma. Eğer mutsuzsanızda bağırsaklarınız çalışmaz, beyniniz yavaşlar. Öfkeliyseniz karaciğeriniz gereğinden fazla sıcaklık üretir, hıltlar yani vücudun yapı taşları yanar. Hüzünlüyseniz akciğerlerinizde nem artar, enfeksiyonel akciğer hastalıkları oluşur. Çok kızdığımızda içimize sıcak bir şeyler aktığını, çok üzüldüğümüzde nefes alışverişimizin zorlandığını, kederlendiğimizde algımızın kapandığını, çok sevindiğimizde gerçeklik algılarımızın değiştiğini yaşamışızdır çoğu zaman. Her duygu bir organı etkiler ve her organın beslendiği can akış yollarında etki yapar. Eğer duygu düzgün biçimde ifade edilemezse o can akış yollarında tıkanıklığa sebep olur. Mesela çok öfkelisiniz bir şeyler söylemek bağırmak çağırmak istiyorsunuz ama kendinizi tutmak zorunda kaldınız. Karaciğeriniz aşırı ısında ve aldığı enerji dışarı akıtılamadı. Aşırı ısınma birden soğuma getirir ve panik atak ya da bipolar bozukluklar meydana çıkar. Cilt problemleri, egzamalar, akneler, ürtikerler görülür. Ya da duygu yoğunluğuyla bir şeyler söylemek istediniz ama söyleyemediniz kaldınız öyle. Boğaz bölgesinde tıkanıklık oluşur ve tiroid ile ilgili problemler görülür. Yana kabullenemediğiniz bir durum oldu ama bunu ifade edemediniz. Midenizde tıkanıklık olur ve mide krampları, şişkinlikler hazımsızlıklar yaşarsınız. Çünkü o olayın yaşattığı duyguyu da hazmedememiştiniz. Hayatın ağır geldiğini hissediyorsunuz duygusal yükünüz var. Sırtınız ağrır. Görmek istemediğiniz bir durum var. İlgili taraftaki boynunuz tutulur, o taraftaki gözünüzde arıza çıkabilir gibi. Örnekler çok. Anlatmak istediğim tıpkı fiziksel kabızlık gibi duygusal kabızlıkta tıkanıklık yapar. Yıllarca uğraşır sebep olduğu şikayetleri çözemezsiniz. Çünkü çözüm tıkanık duyguyu serbest bırakmaktan geçer. Bazen akupunktur yaparken iğneyi taktığımız anda ağlamaya başlar kişi, bazen de kontrolsüz gülmeye. Tıkanıklık yaptığı can akış noktasını açtığımızda duygusu da boşalır. O halde ne yapmalıyız? Duygularımızı uygun dille ifade etmeliyiz. Öfkeliysek öfkemizi söylemeli, yetersiz geliyorsa bir yastığı yumruklamalı tekmelemeli, boş bir alanda deli gibi bağırmalı nasıl ifade edeceksek içimizden çıkarmalıyız. Kırgınsak ifade etmeli, üzgünsek göz yaşı akıtmalı, sevinçliysek gülmeli eğlenmeli sevdiğimizle paylaşmalıyız. Duygu her zaman mantıklı değildir ama her zaman haklıdır. Suçlamadan uygun şekilde ifade etmemiz duygusal kabızlık- tıkanıklık yaşamamızı dolayısıyla organlarımızın can akışının tıkanmadan sağlıklı çalışmasını sağlar. Sıkıntılar birikmez ve çok yaygın olan psikosomatik hastalık denen sebebi maddi bedende bulunamayan ama sonuçları maddi bedende yaşanan hastalıklar oluşmaz. Uygun dille ifade etmenin yanında doğal kokularda stresi azaltmaya yardımcı olur. Eğer keder, üzüntü, vesvese, kronik sebepsiz ağrılar, takıntılar varsa sıcak kokulardan yani gül, yasemin, lavanta, zambak, karanfil, tarçın, akgünlük gibi sıcak kokularla buhur yapmak frekansınızı yükseltir. Eğer fazla öfke, asabiyet, panik atak varsa menekşe, limon, portakal çiçeği, gibi soğuk kokular insanı rahatlatır. Kokular duygulara etki eden en etkili yoldur. Sentetik ve kimyasal kokularda duygularınızda istemediğiniz ama fark etmediğiniz etkiler oluşturur. Bir de sır vereyim size ‘’kokularla insan yönetilebilir.’’ Konu başka yerlere uzamadan kesiyorum.…