Astrolojinin dilimizdeki karşılığı ’yıldız falcılı- ğı’dır. (Türkçe Sözlük, tdk Yayım, İlgili Mad.) Astroloji, yeryüzünde meydana gelen bütün değişikliklerin, gök cisimlerinin özel konumları ve hareketleriyle sıkı bir ilgisi bulunduğu prensibi üzerine kurulmuştur. (C.A. Nallino, Astroloji Mad., İA, Milli Eğitim Basımevi, 1st. 1978, 1/682) Sözgelimi Astrologlara göre, ’doğduğunuz anda gezegenler arasındaki açılar çok önemlidir. Eğer bu açılar 60 ya da 120 derece veya bu derecelere yakın ise, herkesle iyi geçinen, yumuşak huylu bir kişiliğe sahip olacaksınız. Eğer bu açılar 90 veya 180 derece veya bunlara yakın ise, o zaman geçimsiz, sinirli biri olacaksınız.’ (Osman Demircan, Astroloji Nedir? Bilim ve Teknik Dergisi, 1991, Cilt 24 Sayı 285, s. 49) demektir. Terim olarak, "Yıldızların insanları ve olayları etkilediği inancına dayanan sözde ilim dalı" (Tevfik Fehd, llm-i Ahkâm-ı Nücûm Mad., DİA, XXII/124) şeklinde tanımlanmıştır. Astroloji, "Halk arasında yıldız falı, burç falı gibi inanışları konu edinen, güneş, ay ve yıldız gibi gök cisimlerinin oluşum ve özelliklerinin dünya üzerindeki olayların hayır ve şer niteliği kazanmasına ve insanın geleceğine etkilerini konu alan bir uğraştır." (İlmihal, ISAM (Türkiye Diyanet Vakfı İslâmî Araştırmalar Merkezi), Hazırlayan: Heyet, lst.2000, 11/149)
İslâm ışığında bakınca
Kur’an’da gök cisimleri ve yıldızlarla ilgili birçok atıflar bulunmaktadır. (Bak. Bakara, 255; Hıcr, 16; Furkan,
61; Bürûc, 1, 8; Tekvir, 2; Mürselât, 8; Enbiya, 33; Yasin, 40;
Mülk, 6-13; Tâhâ, 5; Zâriyat, 7) Kur’an-ı Kerim’de yıldızlara ilişkin atıflarda en dikkat çekici olan, yıldızlara asla metafizik anlamda bir güç izafe edilmemiş olmasıdır. Tam tersine açık bir şekilde vurgulanan şudur; Güneş, ay ve yıldızlar da dahil -yerde ve gökte ne varsa- her şey, Cenab-ı Hakk’ın mutlak gücünün kontrolündedir. O’nun evrene koyduğu doğal yasalar çerçevesinde hareket etmektedirler. Asla bunun dışına çıkmazlar. Kur’an’ın bu husustaki tavrı son derece açık ve nettir. Buna göre gök cisimlerinin insan üzerinde metafizik anlamda hiçbir etkisi söz konusu değildir. Ancak -şayet söz konusu olsa- Kur’an-ı Kerim, fizikî ve psikolojik mânâdaki bir etkiye karşı çıkmaz. Çünkü bu anlamdaki bir etki, Tevhit inancına ters değildir. Bu etki, bilimsel çerçevede değerlendirilebilecek bir etkidir. Tıpkı coğrafî iklim şartlarının insanları etkilemesi gibidir.
İslam, Allah’ın yarattığı varlıklardan olan yıldızların, insanlar üzerinde onların kaderlerini şekillendirici bir etkisinin olabileceği yolundaki inancın önünü daha baştan kesmekte ve astrolojik değerlendirmeler içinde kendini gösteren kimi yaklaşımlara geçit vermemektedir.
Diğer taraftan gaybı bilmek yalnızca Allah’a aittir. Bu doğrultuda yürüdüğümüz zaman günümüzde yapı lan pek çok astrolojik yorumun, gayba ait bilgiler verme iddiası taşıması nedeniyle, gaybden haber verme kapsamında değerlendirilebileceğini düşünüyoruz. Gayb bilgisi ise yalnızca Allah’a aittir. Allah’tan başka kimse gaybı bilemez. (Bak. Nemi, 65; Nahl, 77; Zuhruf, 85; Cin, 26,27,28; Hucurat, 18; En’am, 59; Nahl, 77)
Netice itibariyle Islâm dini, falcılık, kehanet, sihirbazlık, medyumluk ve benzeri faaliyetleri şiddetle yasaklamıştır. (Bak. Maide, 90; Felak, 1,4; Müslim, Selâm 125 (Hadis No; 2230); Ebu Dâvud, Vesâya, 10, (Hadis No:2874); Buhârî, Hacc, 54, Enbiya, 8, Megâzî, 48) YlIdlZ falcılığının da bu kapsamda yasaklanması doğaldır. Bu bakımdan astroloji de İslâm âlimlerinin reddettiği uğraşılardan olmuştur. Islâm dini bu işlerle uğraşanlara bir şeyler danışmayı, onların yönlendirmelerine göre hareket etmeyi, onların bu konularda söylediklerini onaylamayı asla tasvip etmez.
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
|