Alıntı:
imas Nickli Üyeden Alıntı
Tefekkürün mü'minin hayatında çok önemli bir yeri vardır. Ancak bunun için tefekkürün ne demek olduğunu bilmek gerekir. Tefekkür evvelâ bir ilk ve ön bilgiye dayanır. Avamca ve cahilane tefekkürler, kuru birer tahayyüldür ve zamanla bıkkınlık hâsıl eder, daha sonra da insan onu anlamsız görmeye başlar. Bu sebeple insanın evvelâ tefekkür edecek mevzuu bilmesi, yani onun önceden belli bir malumatının olması gerekir...yani once zikredecek olgunlasacak sonra tefekkur
|
Bediüzzaman, tefekkürde şöyle bir metot tavsiye eder:
Nefsinde, iç dünyanda, özel ahvâlinde tefekkür ettiğin zaman, derinden derine etraflıca, detaylı inceleme yap. Fakat afakî, haricî, genel hallere dikkat ettiğin vakit, sathî, topluca düşün; tafsilâta, teferruâta geçme. Çünkü özde, esasta olan kıymet ve güzellik teferruatta yoktur.
Hem de afakî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur. İçine dalma, boğulursun. Nefsî, içe yönelik tefekkürde tafsilâtlı, afakî, dışa dönük tefekkürde ise icmalî (toplu) bir bakışın olursa, vahdete/birliğe yaklaşırsın. Aksini yaptığın takdirde, çokluk fikrini dağıtır. Evham ise havalandırır, enaniyetin kalınlaşır. Gafletin kuvvet bulur, tabiata çevirir. Dalâlete götüren yol da budur.