28.07.20, 16:19
|
Daimi Üye
|
|
Üyelik tarihi: 10.01.19
Bulunduğu yer: antalya
Mesajlar: 1,389
Etiketlendiği Mesaj: 42 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Tasavvuf ve murşidi kamiller
TASAVVUF ilmini islamdan ayrı tutmaya ve irşad ehli mürşidi kamilleri din dışı ilan etmeye çalışan bir grup sebebiyle bu yazı kaynak gösterilerek alınmıştır.
Max Horten ve Richard Hartmann gibi şarkiyatçılar, ilk dönemden itibaren birçok Arap sûfînin mevcudiyetine rağmen İbrâhim b. Edhem, Şakīk-ı Belhî, Bâyezîd-i Bistâmî, Yahyâ b. Muâz er-Râzî gibi sûfîlerin Arap olmayışından yola çıkarak tasavvufun Türk ve Hint kökeninden geldiğini ve Horasan’da çıkıp yayıldığını iddia etmişlerdir. Tasavvufa Taoculuğun etkisinden söz edenler de olmuştur. Ancak Louis Massignon, Arthur John Arberry ve Annemarie Schimmel gibi müellifler tasavvufun Kur’an’dan çıktığını vurgulamışlardır. Reynold Alleyne Nicholson The Mystics of Islam adlı eserinin girişinde tasavvufu Hıristiyanlık, Neo-Platonizm, gnostisizm ve Budizm gibi İslâm dışı faktörlere bağlamaya çalışmışsa da sonraki yıllarda bu görüşünden vazgeçip tasavvufun doğuşunda İslâm’ın rolünü kabul etmiştir (ERE, XII, 10-17). İslâm, Hint ve Çin tasavvuf doktrinlerini entelektüel seviyede ele alan René Guénon, Hint ve Çin mistisizmiyle İslâm tasavvufu arasında temel çizgi ve fikirler bakımından benzerlik bulunmakla birlikte her birinin kendi geleneği içinde ayrı bir bütün olduğunu belirtmiş, tasavvufun tamamen İslâm kaynağına dayandığını belirtmiştir.
Tasavvufî hayatta ilk dönemden itibaren zaman zaman sapmalar söz konusu olmuş, ancak ileri gelen sûfîlerin bu husustaki hassas tavırları ve sapkın zümreleri eleştirip reddetmeleri ana çizginin istikamet üzere devamını sağlamıştır. Allah’ın insan bedenine girmesi (hulûl), kulun Allah ile birleşmesi (ittihad), yakīn elde edilince ibadetin düşmesi, hakikat karşısında şeriatın değerini yitirmesi, evliyanın peygamberlerden üstün görülmesi, ruhun bir bedenden diğerine geçmesi (tenâsüh), haram diye bir şey kabul edilmeyip her şeyin mubah sayılması (ibâha), insanın cebir altında bulunduğu iddiası, riyadan kurtulmak için dinin temel kurallarına aykırı davranılması gibi Kitap ve Sünnet’e aykırı inançlar hakkında klasik dönem müelliflerinden Ebû Nasr es-Serrâc el-Lümaʿda bir bölüm ayırmış, Muhammed b. Hüseyin es-Sülemî Ġalaṭâtü’ṣ-ṣûfiyye adıyla bir eser yazmıştır. Kuşeyrî’nin er-Risâle’si, Hücvîrî’nin Keşfü’l-maḥcûb’u ve Gazzâlî’nin İḥyâʾsında da sapkın görüş ve uygulamalara işaret edilerek uyarılarda bulunulmuştur.
tasavvufun menşei kur an ve sünnettir. buna başka kulp bulmaya çalışanlar kendi yaşantılarına baksınlar.Allah kendilerinden ne kadar razı bunu düşünsünler.
|