Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Dua etmenin usul ve âdabı
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 01.07.20, 19:30
Swordsfish - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Swordsfish Swordsfish isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 24.10.19
Bulunduğu yer: TR
Mesajlar: 2,490
Etiketlendiği Mesaj: 78 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Dua etmenin usul ve âdabı

Fıkıh âlimlerinin, hadis âlimlerinin, önceki âlimlerle sonraki âlimlerin
çoğunluğunun görüşüne göre duâ etmek müstâhabdır. Allah Telalâ şöyle
buyurmuştur: (Rabbınız buyurdu ki, bana duâ edip isteyin, kabul edip size
vereyim.)

Yine Allah Tealâ
(Yalvararak ve gizlice Rabbinize duâ edin) buyurmuştur.

Bu konuda ayetler çoktur ve meşhurdur.
Sahih olan hadislere gelince bunlar ziyadesiyle bilinen şeylerdir,
anlatılmalarına da ihtiyaç yoktur. Biz yetecek kadar duaları ileride
anlataca-. ğiz. Başarı Allah'dandır.
İmam Ebu'l-Kasim El-Kuşeyrî (Radıyallahu Anh) Risale'sinde şöyle
demiştir:
Duâ mı, yoksa sükût ve rızâ mı daha faziletlidir? konusu üzerinde
insanlar farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.
Bir kısmı demiştir: "Duâ ibâdettir." diye geçen hadise dayanarak duâ
daha faziletlidir. Çünkü duâ, Allah'a ihtiyacı göstermektir.
Bir kısmı da: Kaderin hükmü altında sükût etmek ve sönük olmak daha
sağlamdır ve kaderin geçmiş hükmüne rızâ göstermek daha iyidir,
demişlerdir.
Bir kısmı da şöyle demiştir: Duâ ve rızânın her ikisini bir araya getirmek
için, dil ile duaya ve kalb ile rızâya sahib bulunmalıdır.
Kuşeyrî şöyle demiştir: Vakıtlar değişiktir. Bazı hallerde duâ, sükûttan
daha faziletlidir. Duâ etmek edeb olur. Bazı hallerde de sükut etmek, duâ
etmekten daha faziletli olur. O zaman sükût etmek edebdir. Bu ancak içinde
bulunan hal ile anlaşılır. Eğer kalbinde duaya bir işaret buluyorsa onun duâ
etmesi daha iyidir. Eğer sükût etmeye bir işaret buluyorsa, o zaman sükût
etmek daha iyidir. Şöyle demek de doğrudur: Bir iş ki, müslüman-ların onda
payı olacaktır yahut Allah Tealâ'nm onda bir hakkı vardır (müs-lümanların
selâmetini istemek yahut Allah'ın dinini ikame etmek gibi) o zaman duâ
etmek daha iyidir; çünkü duâ ibâdettir. Eğer işde şahsi bir pay varsa, sükut
etmek daha iyidir. Duanın şartlarından biri de yemeğin helâl olmasıdır.
Yahya İbni Muaz EI-Razî şöyle derdi: ben günah işler halde sana nasıl duâ
ederim? Kerim olduğun halde de sana nasıl duâ etmem?
Kalbin huzur içinde olması da duanın edeblerindendir. İnşaallah delili
gelecektir. Bazıları da demişlerdir ki, duadan maksad ihtiyacı göstermektir.
Yoksa Allah Tealâ dilediğini yapar.
İmam Ebu Hamid El-Gaza!î İhya'sında şöyle demiştir: Duanın edeble-ri
ondur. Birincisi: Arefe gününü, ramazan ayını ve cuma gününü, gecenin son
üçte birini ve seher vakitlerini, şerefli zamanlar oldukları için gözetleyip
seçmektir.
İkincisi: Bazı halleri fırsat bilip o hallerde duâ etmektir. Secde halinde,
orduların karşılaşması zamanında, yağmur yağarken, namaz ikametinde ve
ondan sonra duâ etmek gibi... Ben derim ki, kalbin yumuşaklığı halinde.
Üçüncüsü: Kıbleye yönelmek, iki eli kaldırmak ve duâ sonunda elleri
yüze sürmek.
Dördüncüsü: Gizli ve aşikâr arasında sesi alçak tutmak.
Beşincisi: Taşkınlık haline dönüşen zorlama davranışlar yapmamaktır. En
iyisi, Peygamber ve ashabından nakledilen duaları yapmaktır. Herkes güzel
duâ yapamayacağı için, taşkınlığa düşmesinden korkulur.
Âlimlerden biri şöyle demiştir: Zillet ve ihtiyaç dili ile duâ et, fesahat ve
gösteriş dili ile değil. Denilir ki: Âlimler ve zâhidler yedi kelimeden fazla
duâ yapmazlar. Bakara sûresinin sonunda Allah Tealânm buyurduğu şu âyet
buna şahidlik etmektedir:
"Rabbimiz, bizi muahaze etme..." Allah Tealâ hiç bir yerde bundan daha
fazla kullarının duasından haber vermemiştir.
Ben derim ki, bunun benzeri, İbrahim Sûresinde olan Allah Tealâ'nın şu
sözüdür:
"Hani İbrahim demişti: Rabbim! Bu beldeyi emniyet ve güven yeri yap.."
Derim ki, âlimlerin çoğunluğunun görüşü, duâ konusunda kısıtlama
yapmamaktır. Yedi kelimeden ziyade duâ etmek de mekruh değildir.
Doğrusu kayıdsız olarak duayı uzatmak müstahabdır.
Altıncısı: Yalvarmak, iç huzuru duymak ve korkmaktır. Allah Tealâ şöyle
buyurmuştur:
"Bütün peygamberler hayırlara koşarlar, umarak ve korkarak bize duâ
ederlerdi. Bize karşı da teslimiyet içinde itaatkârdırlar."

Yine Allah Tealâ şöyle buyurmuştur: "Yalvararak ve gizlice Rabbinize
duâ edin".

Yedincisi: Kesinlikle istemek ve duanın kabul edildiğine inanmak,
isteğinin kabulünü doğrulamak. Bunun delilleri çoktur ve meşhurdur. Süfyan İbni Uyeyne (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: Sizden hiç
birinizi, kendi için bildiği günahı, duâ etmekten asla alıkonıasın; çünkü
Allah Tealâ mahlûkatın en kötüsü olan İblis'in:
"Rabbim, insanlar dirilecekleri güne (kıyamete) kadar bana mühlet ver.
Allah buyurdu: Sen mühlet verilenlerdensin." duasını kabul etmiştir.
Sekizinci: Duada ısrar etmek ve üç defa tekrarlamaktır. Duanın kabulünü
acele istememektir.
Dokuzuncu: Allah Tealâ'mn ismini anarak duaya başlamaktır. Ben derim
ki, Allah Tealâ'ya hamd ve senada bulunduktan sonra Peygamber Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'e salât getirmek ve yine böyle başlangıçta olduğu gibi
aynen duayı tamamlamak.
Onuncusu: Bu en önemlisidir ve duanın kabul edilmesinde esas ve asıl
olandır. O da tevbe etmek, zulmü terk etmek ve Allah Tealâ'ya yönelmektir.

__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147