Alıntı:
Erzurum Nickli Üyeden Alıntı
mesela benm şeyhim filan yok. Salatu selam getirdiğim de gelen hemen kaçıyor..
Allah dostları elbette ki vardır. Sahihtir. İnkar edilemez...
Fakat efendimize gösterilmeyen hürmet tarikat şeyhlerine gösteriliyor neden? Algılayamıyorum..
Mürşiddir. Doğruya yöneltir.. Yönelttiği doğru mu kıymetli yoksa yönelten kişi mi? Kişiye yöneliş var.. Bu şirktir.
Cahiliye de putlar tanrı değildi.. Tanrıya yönelmeleri için bir aracıydı.. İslam bunu yıktı! Ruhban sınıfını yok etti dostlar.. Atlamayın bunları..
Yasakladığı şeyler bugün başka biçimlerde karşımıza çıkıyor maalesef..
Ben şeyh meyh bilmem kardeşim. Kişiyi koruyan Allah zülcelal dir. Dilerse korur dilerse korumaz. Salihatı yap, şeriatı yaşayabildiğin kadar yaşa havada kara da top değmez Allah zülcelal izin vermedikçe. Bırakın bu şeyhi düşünmeyi filan...
Peygamber soy ile övünmeyi yasaklayan bir dini tebliğ etmişken birilerinin onun soyundan geldiğini iddia ederek hürmete şayan olmak istemesini ben algılayamıyorum.. İzah edebilen olursa efendi efendi dinlerim.
|
Öncelikle şirk çok ağır bir ithamdır. Ehl-i sünnete göre tevessül haktır ve caizdir. Siz salatu selam getirdiğinizde peygamber salallahu aleyhi vesellem e yönelmiş olmuyor musunuz? Buna şirk desem ağırınıza gitmez mi? O da hakikat noktasinda bir "şahıs" değil mi?bu hikmet aleminde her şey bir sebebe bağlanmıştır. Meyveyi ağaçtan alırız, ama iyi bilir ki o ağaç da bizim gibi rızka muhtaç bir biçaredir. Onu toprakla, su ile güneşle rızıklandıran Allah, bizi de onun meyveleriyle beslemektedir.Gözün aydınlanması için güneşi sebep kılan Allah, kalplerin nurlanmasına da peygamberleri ve onların izinde giden ve onlara varis olan alimleri ve mürşitleri sebep kılmıştır. Müslümanlar, Peygamberi (asm) kul ve resul olarak tanırlar. O mümtaz, o seçkin, o sevgili kula risalet vazifesini yükleyen Allah, bizleri de o sevgili Peygamberi (asm) vasıtasıyla irşat etmekte, bize hidayet yolunu öylece göstermektedir.Şeyh (mürşid), insanları halktan Hakk'a ulaştırmada bir rehber, bir kılavuzdur. Okulda hoca ne ise, dergâhta mürşit de odur. Hoca, daha çok akla hitap eder. Mürşit ise, ruhla meşgul olur. Mürşidin yüzü nuranî, sözü Rabbanîdir.Alimler ve Mürşidler, Masdar ve Menba Değildirler
Masdar ve menba, yani hidayetin ve imanın sudur yeri ve kaynağı, ancak Allah’ın Hâdi ismidir. Çeşitli surelerde defalarca ders verildiği gibi, peygamberlerin vazifesi yalnız hakkı tebliğ etmektir. Böyle olunca, onların izinde giden ve onların vazifelerini sonraki asırlarda devam ettiren alimler, mürşitler ve üstatlar da insanları iman ve hidayet yoluna sadece davet ederler, hidayet güneşinin insanların kalplerini aydınlatması için bir mazhar ve bir makes vazifesi görmeye çalışırlar.Bu manayı yakalayan ve bu gerçeği bilen müminler, kendilerinden fayda gördükleri, ilim tahsil ettikleri, feyiz aldıkları büyük zatları birer peygamber varisi olarak sever, onlara karşı lâyık oldukları hürmet ve muhabbeti gösterirler. Ama onların masdar ve menba olmadıklarını da çok iyi bilir, şükür ve ibadetlerini ancak Allah’a yaparlar.