Peygamber Efendimizin (S.A.V.) Vefatı
PEYGAMBER'İMİZİN (S.A.V) VEFATI
Ibni Mes'ûd der ki;
«Aramizdan ayrilacagi sirada Ayse'nin (validemiz için) evinde yatan Peygamber
´imizin yanina girdik. Bizi görünce gözleri yasardi ve söyle buyurdu:
«—Hos geldiniz. Allâh size ömürler versin, sizi korusun ve desteklesin. Size Allah'i
ve O'ndan korkmayi tavsiye ederim. Ben size O'nun gönderdigi açiklayici bir ikâz
ediciyim. Onun mülkü üzerinde ve O'nun kullari hakkinda sakin Allah'in
emirlerine karsi gelmeyin. Ölüm ani, Allah'a dönüs ve Sidret-ül Münteha'ya,
cennet barinagina ve dolu kadehe kavusma ani yaklasti.
Benden yana birbirinize ve benden sonra dininize girecek olanlara selâmimi ve
Allah'in rahmeti dileklerimi ulastirin.»
Bildirildigine göre, Peygamber'imiz (S.A.S.) dünyadan ayrilacagi sirada Cebrail
(A.S)'e:
«Benden sonra ümmetim kimin elinde kalacak» diye sorar. Ulu Allah (C.C) Cebrail
(A.S) 'e bildirir ki. «Sevgili Rasülümü müjdele ki. O'nun ümmetini yüzüstü
birakmam. O'na müjdele ki, insanlar yeniden dirilirken ilk defa mezarinin basina
O çikacak ve Mahser toplantisinda ümmetinin basinda bulunacaktir. O'nun ümmeti
içeri girmedikçe cennete girmek, diger ümmetlere yasaktir.» Bunun üzerine
Peygamber 'imiz «Simdi gözüm arkada degil» diye buyurdu.
Hz. Ayse buyurdu ki: «Peygamber 'imiz aramizdan ayrilacagi sirada yedi kuyudan
çikarilmis yedi tulum su ile kendisini yikamamizi emretti. Biz emrettigi gibi yaptik.
Ferahladi. Sonra evden çikti, Cemâatle nemaz kildi, arkasindan Uhud sehidleri
için istigfar ve dua etti.
Sonra da ensar hakkinda vasiyette bulunmak üzere sunlari söyledi:
«— Imdi, ey muhacirler! Siz artiyorsunuz. Fakat ensar, bu gün oldugundan daha
fazlu artmaz oldu.
Ensar benim sigindigim barinagimdir. Onlarin iyilerine karsi iyi davraniniz.
Hatalilarinin hatalarini da hos görünüz.»
Sonra sözlerine söyle devam etti, «Bir kul, dünyada kalmak ile Allâh'a yönelerek
arasinda tercih yapmaya çagrildi ve Allah'in yanini tercih etti.»
Bu söz üzerine Ebû Bekir Peygamber ´imizin son sözü ile kendisini kasdettigini ve
ölecegini sanarak aglamaya basladi.
Peygamber 'imiz durumu görünce söyle buyurdu. «Sakin ol, ya Ebû Bekir! (R.A.)
Yalniz Ebû Bekir'in yoluna açilanin disinda Mescid'in sokaga açilan diger bütün
kapilarini kapatiniz. Cünki ben Ebû Bekir ile sohbet etmekten daha degerli bir is
bilmiyorum.»
Hz. Ayse diyor ki:
«Peygamber 'imiz benim evimde, benim günümde ve kucagimda ruhunu teslim
etti. Ulu Allah O'nun agiz suyu ile benimkini ölümü sirasinda biraraya getirdi. (Bu
da söyle oldu)
Kardesim Abdurrahman içeri girdi, elinde bir Misvak vardi. Peygamber 'imiz in
gözü misvaka takildi. Hosuna gittigini anladigim için «Onu sana alayim mi» diye
sordum. Basi ile «evet» diye isaret etti.
Misvaki eline verdim. Onu agzina götürdü, fakat sert geldi. «Onu senin için
yumusatayim mi?» diye sordum. Basi ile evet diye isaret etti. Bunun üzerine
misvaki agzimda yumusatip yine O'na uzattim.
Önünde bir su çanagi vardi. Elini suya daldirip «lâ ilâhe illallah. Gerçekten ölümün
çesitü krizleri vardir» demeye basladi. Sonra da «Yüce dost, yüce dost» diyerek
elini kaldirdi. O zaman «Demek ki, bizi tercih etmiyor» dedim.
Babasindan duyduguna dayanarak Said Ibni Abdullah der ki.
«Ensâr, Peygamber 'imizin hastaliginin agirlastigini görünce Mescid'in çevresinde
toplandilar, önce Abbâs Peygamber ´imizin yanina girerek ensârin disarda ve
endise içinde oldugunu bildirdi.
Sonra Fadl yanina girerek ayni seyleri söyledi. Arkasindan Hz. Ali (K.V.) içeri
girerek ayni seyleri söyledi.
Bunun üzerine Peygamber 'imiz elini uzatarak «tutun» dedi. Hemen tuttular.
Sonra «Ne diyorsunuz» diye sordu, yanindakiler «Öleceksin diye korkuyoruz»
dediler.
Erkekler Peygamber 'imizin basucunda toplandiklari için kadinlari da bagrismaya
basladilar. Bunun üzerine Peygamber 'imiz yataginda dogruldu ve Ali ile Fadl'a
dayanarak kapiya çikti. Abbâs önünden yürüyordu. Basi sarili idi.
Kendi kendine yürüyerek minberin ilk basamagina oturdu. Herkes etrafinda
toplandi.
Allah'a hamd ve sena ettikten sonra söyle buyurdu:
«— Ey insanlar!' Duyduguma göre ölecegim diye korkuyorsunuz. Sanki ölümü
garip görür gibisiniz. Peygamber 'inizin ölmesinde ne gariplik görüyorsunuz? Ben
size daha önce ölecegimi söylemedim mi? Kendiniz de zaten benim ölecegimi
bilmiyor muydunuz? Benden önceki hiç bir Peygamber ümmeti arasinda baki kaldi
mi ki, ben sizin aranizda bakî kalayim? Beni dinleyin, ben de siz de Rabb'imize
kavusacagiz.
Ben size ilk muhacirlere karsi iyi davranmanizi ve muhacirlere de kendi
aralarinda ayni seyi tavsiye ederim. Çünki Ulu Allah söyle buyuruyor:
"Yemin olsun asra ki, imân edip güzel amel isleyenler ile birbirirlerîne hakki ve
sabri tavsiye edenlerden baska bütün insanlar hüsrandadirlar." (Asr Suresi).
Her sey Allah'in iznine göre yürür. Bir isin geç kalmasi sizi o konuda sakin acele
etmeye sürüklemesin. Çünki Ulu Allah birinin acele etmesi ile acele etmez.
Allah'a karsi çikana O. baskin çikar. Allah'i aldatani O. gereken cezayi verir.
"Eger idareyi ele alirsaniz, yeryüzünde bozgunculuk çikaracak, akrabalik baglarini
mi keseceksiniz?"
Ensâra karsi iyi davranmanizi tavsiye ederim. Onlar sizden önce Medine'yi yurt ve
iman yuvasi edinmislerdi. Onlara karsi iyi olmanizi tavsiye ederim. Size
aziklarindan pay ayiranlar onlar degil mi? Size yurtlarinda kolaylik gösterenler
onlar degil mi? Mallarina ihtiyaçlari olmalarina ragmen sizi kendilerine tercih
etmediler mi?
Beni dinleyiniz. Iki kisi arasinda hüküm vermek üzere selâhiyete sâhib kilinan
kimse onlarin iyisinin sözünü kabul etsin ve kusurlusunu hos görsün.
Hey, ben sizden ayriliyorum. Siz de pesimden gelip bana kavusacaksiniz. Hey,
bulusma yerimiz, Havuzdur. Havzim, Sam'in Basra sehri ile Yemen'in Sena sehri
arasi kadar genistir. Kevser olugundan oraya sütten beyaz, ak köpükten daha
yumusak ve baldan tatli bir su akar.
Oradan içenler artik hiç susamaz. Taslari inci ve yatagi misktir. Yarin hesaplasma
günü ondan kim mahrum kalirsa, her türlü hayirdan mahrum olur. Hey, kim yarin
oraya, benim yanima gelmek isterse, elini ye dilini gereksiz, seylerden alakoysun.
Bu arada Abbâs «yâ Nebi Allah Kureyslilere nasihat et» dedi. Peygamber 'imiz
söyle buyurdu:
«— Bu nasihatlerim ancak Kureyslileredir. Insanlar Kureys'lilere tâbidir. Iyiler
iyilerine, kötüler kötülerine baglidir.
Ey Kureys'liler, herkese karsi iyi davraniniz. Ey insanlar! Günahlar nimetleri
degistirir ve daha önce ayrilan paylari baskalastirir. Halk iyi olunca bastakiler de
onlara karsi iyi davranir. Halk kötü olunca basta bulunanlar, onlara karsi sert
davranirlar. Ulu Allah;
«Böylece bir kisim zalimleri, istediklerine karsilik, digerlerinin basina musallat
ederiz» buyuruyor. (En´am - 129))
Ibni Mes'ûd'un bildirdigine göre. Peygamber 'imiz Ebû Bekr'e
«Bir sey sormak istiyorsan sor» dedi. Ebû Bekr de (R.A.) «Ölüm ani yaklasti mi,
ya Rasûlellâh» diye sordu. Peygamber (S.A.V) 'imiz «Ölüm ani iyice yaklasti,
hattâ üzerime sarkti» diye cevab verdi.
Ebû Bekr de (R.A.) «Allâh´in katinda olan her sey sana kutlu olsun, ey Allah'in
Rasûlü! Keski basimiza neler gelecegini bilseydim!» dedi. Peygamber (S.A.V)'imiz
ona:
«Allah'a ismarladik. Sidrat-ûl Münteha'ya, cennet barinagina, yüksek Firdevs'e,
dolu kadehe. Yüce Dosta, güzel nasib ve hayata!» dedi.
Ebü Bekr (R.A.) «Seni yikamayi kim üzerine alsin» diye sordu. Peygamber
(S.A.V)'imiz «Yakinlik derecesine göre akrabamin erkekleri» diye cevap verdi. Ebû
Bekr (R.A.) «Seni nasil bir kefene saralim» diye sordu. Peygamber (S.A.V)'imiz
«Bu elbiselerime. Yemen kumasindan bir elbiseye ve beyaz misir bezine
sararsiniz» diye cevap verdi.
Ebû Bekr (R.A.) «Namazini nasil kilalim» diye sordu. Bu sirada biz de Ebû Bekr
(R.A.) de agliyorduk. Peygamber (S.A.V)'imiz söyle buyurdu. «Hele durun, Allah
sizi afvetsin ve Peygamberimizden yana size iyilik versin. Beni yikayip kefene
sarinca bu evdeki "sedirinin üzerine, kabrimin yanibasima koyun ve bir müddet
yanimdan ayrilip disari cikin.
Çünki üzerime ilk defa Ulu Allah rahmet edecek. «O ve melekleri size rahmet ve
istigfar ederler» Sonra benim için magfiret dilemek üzere meleklere izin
verilecektir. Allah'in yarattiklari içinde yonima ilk girip benim için magfiret
dileyecek olan Cebrail (A.S)'dir. Arkasindan. Mikâil (A.S), arkasindan Israfil (A.S),
arkasindan kalabalik ordusu ile Azrail (A.S) gelir. Sonra da meleklerin hepsi
yanima girerler.
Sonra sira size gelir. Yanima gurup gurup, girip önce birer birer selâm verin.
Teskiye, feryad ve iniltiler ile beni rahatsiz etmeyin. Önce imam baslasin,
arkasindan yakinlik derecesine göre akrabalarim, arkasindan kadinlar, en arkadan
da çocuklar girsin.»
Ebû Bekr (R.A.) "Seni kim kabre koysun" diye sordu. Peygamber 'imiz «Yakinlik
derecesine göre akrabalarimdan bir gurup, sizin görmediginiz, fakAt sizi gören bir
çok melekler ile birlikte. Simdi kalkiniz ve benden sonrakilere sözlerimi iletiniz.»
Hz. Ayse (R. Anha) der ki. «Peygamber 'imizin aramizdan ayrildigi gün
yanibasindakiler sabah saatlerinde hastaligini hafiflemis gördükleri için sevinç
içinde evlerine ve islerine dagildilar. Onu esleri ile basbasa biraktilar. Bizler, bu
duruma göre, daha öncesine göre ümid ve farahlik içindeyken Peygamber 'imiz
ansizin kadinlara «Yanimdan çikin. Melek geldi, yanima girmek istiyor» dedi.
Benden baska bütün kadinlar disari çikti. Basi kucagimda idi. Bu sirada
kucagimdan dogruldu. Ben evin bir kösesine çekildim. Melek ile uzun zaman
söylesti. Sonra beni yanina çagirip basim yine kucagima dayadi. Kadinlara da
«içeri girin» dedi.
Ben, «Bu Cebrail'in gölgesi degildi» dedim. Peygamber 'imiz bana «Evet ya Ayse.
bu ölüm melegi (Azrail (A.S)) idi. Bana gelerek söyle dedi:
«— Ulu Allah beni sana gönderdi. Fakat izinsiz yanina girmememi emretti. Eger
izin vermiyorsan geri giderim, izin verdigin takdirde girerim. Yine Allah, sen emir
vermedikçe canini almamami söyledi. Simdi ne emrediyorsun?» dedi.
Ben de ona «Cebrail (A.S) bana gelinceye kader yanimdan uzaklas» dedim. Simdi
nerede ise Cebrail (A.S) gelir.»
Hz. Ayse (R. Anha) söyle der: «Öyle» bir durumla karsi karsiya kaldik ki, ne bir
cevap verebiliyor ve ne de görüs belirtebiliyorduk. Dilimiz tutulmustu. Her
bakimdan bizi saskinliga gömen bir darbe altinda kalmis gibi idik.
Durumun ciddiyeti ve içimizi dolduran korku yüiünden. ev halkindan hiç birimiz
konusmuyorduk.
Cebrail (A.S) tam zamaninda gelip selâm verdi. Gölgesini farkettim. Evdekiler
disari çikinca içeri girdi ve söyle dedi:
«— Ulu Allah sana selâm söylüyor ve kendini nasil hissettigini soruyor. Gerçi
O, seni senden iyi bilir. Fakat senin seref ve itibarini arttirarak varligin hepsi
üzerinde üstünlük ve degerini eksiksiz hale getirmeyi ve böylece ümmetine örnek
olmani diledi.»
Peygamber 'imiz «Kendimi sancili hissediyorum» diye cevap verdi. Bunun üzerine
Cebrail (A.S) «müjdeler olsun! Ulu Allah seni, senin için hazirladiklarina
kavusturmayi diliyor» dedi.
Peygamber 'imiz «Yâ Cebrail (A.S), ölüm melegi benden izin istiyor, ona haber
ver» dedi.
Cebrail (A.S) «Yâ Muhammed. (S.A.V.) Rabb'in seni özlemle bekliyor. Sana niçin
geldigini söylemedi mi? Allâh'a yemin ederim ki, ölüm melegi simdiye kadar hic
kimseden izin istemis degildir. Bundan sonra hiç kimseden de izin isteyecek
degildir. Fakat Rabb'in senin serefini eksiksiz hale getirmek istiyor. Bunun ile
birlikte O seni özlemle beklemektedir.»
Peygamber 'imiz «O halde ölüm melegi gelinceye kadar yanimdan ayrilma» dedi
ve kadinlara içeri girmelerine izin verdi.
Bu arada «Yâ Fatma, bana yaklas» dedi. Fatma O'na dogru egildi. Peygamber
'imiz kulagina bir sey söyledi. Gözyaslari içinde basini kaldirdi. Konusamiyordu.
Arkasindan ona yine «Basini bana yaklastir» dedi. O'na dogru egildi. Kulagina bir
seyler söyledi. Bu defa Fatma basini gülerek kaldirdi. Fakat yine konusamiyordu.
Gördügümüz durum sasirtici idi. Fatma'ya, daha sonra bu konuyu sorduk. Bize
«Önce bana «ölecegim» dedi. O yüzden agladim. Sonra da «Rabbime seni bana
kavustursun ve ev halkim arasinda ilk önce seni benim yanima versin diye duâ
ettim» dedi. Bu yüzden gülümsedim» diye cevap verdi. Bu sirada Fatma iki oglunu
O'na yaklastirdi. O da onlari kokladi.
Sonra ölüm melegi (Azrail (A.s)) gelerek selâm verdi, içeri girmek için izin istedi.
Peygamber 'imiz de ona izin verdi. Ölüm melegi «Bize ne emir veriyorsun, ya
Muhammed» (S.A.S.) diye sordu. Peygamber 'imiz ona «Beni derhal Rabbime
kavustur» dedi. Bunun üzerine ölüm melegi söyle dedi:
«— Peki, hemen bu gün. Zaten Rabbin seni özlemle bekliyor. Sende oldugu gibi
hiç kimse hakkinda tereddüt etmedi. Senden baska hiç kimsenin yanina izinsiz
girmemi yasaklamadi. Fakat bekledigin an yakindir.»
Böyle dedikten sonra çikti. Cebrail (A.S) içeri girdi ve sunlari söyledi:
«— Ey Allah'in Rasûlü! Selâm üzerine olsun. Bu benim artik yeryüzüne son
inisimdir. Vahiy ve dünya defteri artik dürüldü. Benim yeryüzünde senden baska
hiç kimse ile isim yok. Seninle bulusmaktan gayri yeryüzü ile bir münasebetim
yok. Seni hak üzere gönderen Ailâh'a yemin ederim ki, artik burada durmamin hiç
bir gerekçesi kalmadi.»
Evde bulunanlardan hiç birimiz bu sirada O'na bir kelime ile bile saskinligimizi
ifâde edemedik. Duydugumuz sözlerin öneminden dolayi erkek yakinlarina bir
haber göndermek bile aklimiza gelmedi. Sasirdik, donakaldik!
Bu sirada basini gögsüme dayasin diye yer degistirip O'nun yanina vardim.
Gögsünü tuttum. Bu arada bir bayginlik geçirerek halsizlesti. Alni hiç kimsede
görmemis oldugum sekilde terlemisti. Terini silmeye koyuldum. O'nun bu son
terinin kokusundan daha tatli bir koku hiç hissetmemistim. Kendine gelince O'na
«Anam-babam, canim ve âilem sana feda olsun, alnin ne kadar terledi» diyordum.
Bana «Ya Ayse! Müminin ruhu terleyerek, kefirin ruhu da esek ruhu gibi çeneleri
crasindan çikar» dedi.
Iste o zaman kendimizi toparlayip âilelerimize haber gönderdik. Eve ilk giren ve
O'nun görmedigi iik erkek babamin bana gönderdigi kardesim oldu. Böylece hic
kimse gelemeden Peygamber'imiz (S.A.S.) aramizdan ayrildi!
Erkekleri O'nun yaninda bulunmaktan alakoyan Ulu Allâh'di. Çünki O'nun üzerine
Cebrâil (A.S)'i ve Mikâil (A.S)'i görevlendirmisti. Bayginken «Yüce dosta» diyordu.
Sanki tercihini yeniliyor gibiydi! Konusabildigi anlarda da «Namaza. Namaza» diye
vesiyyette bulundu.
Hz. Aise (R.A.) Der ki: «Peygamber ´imiz pazartesi günü kusluk ile ögle arasi bir
anda aramizdan ayrildi.»
Fatma (R. Anha) da buyurur ki, "Allah'a yemin ederim ki, bu ümmet, pazartesi
günü tesiri hâlâ devam eden büyük bir hâdise ile karsilamistir."
Ümmü Gülsüm {R. Anha) Hz. Ali (R.A)'nin Küfe'de sehid edildigi gün bu sözün
mislini söylemis «Pazartesi gününden beni neler çektim. Rasûlüllâh (S.A.S.) o gün
öldü. Ali (R.A) o gün öldürüldü. Babam da o gün öldürüldü. Ben pazartesi
gününden neler cektim, demistir
Hz. Ayse (R. Anha) sözlerine söyle devam eder. «Peygamber 'imiz aramizdan
ayrilinca herkes Mescid'in etrafinda toplandi ve feryadlar yükselmeye basladi.
Melekler Peygamber ´imizin üzerini benim elbisemle örtmüstü. Ve kalabaliga
karismislardi.
Halkin bu hâdise karsisinda tepkisi degisik oldu. Kimi O'nun öldügüne
inanmiyordu. Kiminin dili tutulmustu, ancak çok sonra konusabildiler. Bir kismi da
mânâsiz, tutarsiz sözler söyleniyordu. Bazilarinin akli baslarinda idi. Diger bir
kismi da oldugu yere çökerek kalmisti.
Hz. Ömer (R.A.) O'nun öldügüne inanamayanlardan idi, Hz. Ali (K.V.) yerine
çöküp öyle kalmisti. Hz. Osman'in (R.A.) dili tutulmustu sanki.
Müslümanlarin hiç biri o anda Hz Ebû Bekir {R.A.) ve Abbâs (R.A.) gibi
kendilerine hâkim olamamislardi. Ulu Allah bu ikisine güç vererek onlara en dogru
sekilde davranma imkânini bagisladi. Herkes her ne kadar Ebû Bekir'in (R.A.)
dedigine uyuyordu ise de Abbâs (R.A) gelince söyle konustu:
"Kendisinden beska iiâh olmayan Allah adina yemin ederim "ki, Allah'in Rasûlü
ölümü tatmistir. Zaten henüz oramizda iken Ulu Allah Ona;
«Sen de ümmetin de öleceksiniz. Sonra da Kiyamet Günü Rabbinizin katinda
hesaplasacaksiniz» diye buyurmustu (Zümer - 30 - 31).
Ebû Bekir (R.A)'e haber» Hazrec kabilesinden Haris ogullarinin evindeyken verildi.
Hemen geldi. Peygamber ´imizin yanina girdi. Yuzüna bakti, üzerine egiiip O'nu
öptü ve «Yâ Rasûlallah , anam - babam yoluna feda olsun, iki kere ölecek degilsin.
Allah'a yemin ederim ki, Allâh Rasûiü öldü.» Arkasindan kapiya cikarak toplanan
halka sunlari söyiedi:
«— Ey insanlar! Kim Muhammed'e (S.A.S.) tapiyor idi ise bilsin ki, Muhammed
öldü. Kim Muhammed'in (S.A.S.) Rabbi'ne tapiyor idi ise O, diri ve ölümsüzdür.
Utu Allâh;
«Muhammsd, sadece bir peygamberdir. O'ndan önce nice peygamberler gelip
geçmistir. Eger O, ölür veya öldürülürse, ardiniza mi döneceksiniz? Kim îki topugu
üzerinde geri dönerse Allah'a hiç bîr zarar vermis olmaz. Allâh sükredenleri
mükâfatlandiracaktir» buyurmustur. (Al-i Imran - 144)
Halk bu âyeti sanki ilk defa duymus gibi dinledi.»
Diger bir rivayete göre. Ebü Bekir (R.A.) haberi alinca selât-ü selâm getirerek
Peygamber ´imizin evine girdi. Gözleri dolu dolu idi, girtlagi testinin bogazindaki
su gibi durmadan asagi inip yukari çikiyordu. Buna ragmen sözlerine ve
davranislarina gayet hâkim idi.
Peygamberimizin üzerine egildi, yüzünü açti. Alnindan ve yanaklarindan öptü,
yüzünü oksadi. Sonra da gözyaslari içinde sunlari söyledi:
«— Babam, anam, canim ve aile halkim yoluna feda olsun. Hayatin da ölümün de
güzel. Senin ölümünle, baska hic bir peygamberin ölümünde kesilmeyen vahiy,
artik kesildi. Sen anlatilmaktan yücesin, o kadar büyüksün ki, senin için
aglanmaz. Öyle seçkin olaun ki, hepimiz sana siginir olduk. Bizi öyle kaynastirdin
ki, sende beraber olduk. Eger ölümün kendi tercihin ile olmasaydi, nefsimizi yasa
bogardik. Eger Sen aglamayi yasak etmemis olsaydin, üzerinde aglamaktan
gözyasîarimiz kururdu. Engel olamadigimiz gözyaslarimiz birbirinden ayrilmasi
imkânsiz olan izdirabimizla seni hatirlamamizin nisanidir.
Allâh'im, bu duygularimizi bizden O'na ulastir. Ey Muhammed (S.A. S.) bizi
Rabb'inin katinda hatirla, hep Senin aklinda kalalim. Eger bize biraktigin
agirbaslilik olmasaydi, biraktigin yalnizliga hic kimse dayanamazdi. Allah'im!
Bizim duygularimizi Peygamber 'ine ulastir ve O'nu aramizda tut. O'nun ile ilgili
olarak bundan daha baska bir aci basimiza gelmesin. Kalblerimizi O'na dogru
yücelt ki, Peygamber ´imiz bize güze! örnek oisun.
Allâh'dan kötülüklerimizi iyilige çevirmesini ve imanli olarak bizleri Peygamber
´imize kavusturmasini dileriz.
Hic süphesiz O, kendisinden istekte bulunanlarinin en keremlisi ve rahmetine
umut baglananlarin en ulusudur! Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allâh'adir.»
__________________
-Eğer duanız olmasa RABBİMİN katında ne ehemmiyetiniz var.
-Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir;kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.
|