Sevgili hayatımız!
Sevgili edinme, çağdaş dönemin bir dayatması haline geldi. Sevgili edinme hayatın bir parçası gibi sunulur oldu. Sevgilisi olmayanlar, asosyal bireyler olarak tanımlanır oldu. Çocuk filmlerinin aşağı yukarı tamamında çocuk yaştakilerin bile sevgilisi var. Çocuk, sevdiğini açıkça söylemese de izleyiciler bunu bilmektedir...
İlk okullarda, orta okul, lise ve üniversite hayatında sevgili edinmek okul hayatının bir parçası olarak sunuldu. Sevgiliye inanma, sevgilisiz de kalma!
Bunlar bir tarafa da Allah, ahiret, hesap, mizan inancı kuvvetli bir müslümanın sevgili hayatı, gizli aşığı, yavuklusu nasıl olur?
Akşama kadar 17 saat aç susuz kalıyor; ama sevgilisi ile parkta oturmuş eğleşiyor. Tabi canım, mercimek habbesi orucunu bozuyor, kar tanesi, yağmur tanesi orucunu bozuyor; ama sevgili ile dudak dudağa oruç bozulmuyor?
Namazdan çıkıyor, sevgilisine mesaj atıyor, kafeye gidiyor, elleri ellerinde, eli belinde, gözlerinin içine baka baka çayını, kahvesini içiyor, sarmaş dolaş dolaşıyor... Sonra da diğer namaz vakti geldi. Haydi namaza...
Sevgilisi ile umre de yapmalı tabi. Beraber gidip ayrı odalarda kalmalı; ama kol kola girip tavafını da yapmalı. Olmadı dizlerinin önüne çöküp Kabe'yi şahit tutarak evlilik teklifi de yapmalı...
Dine hizmet eden bir alanda çalışıyor. (Burayı anlayan anladı) Güya Allah'ın dinine hizmet ediyor.
Ancak sevgilisi ile çarşıya çıkıyor, oturup evlilik planları kuruyor, hatta dokunuyor, söz keserken alnından öpüyor (nikah yok), nişan yaparken gelin damat gibi dans ediyor, herkesin içinde belinden kavrıyor, boğazına eline atıyor ve "elim elinde" şarkısı eşliğinde felekten güzel bir nişan gecesi yaşıyor ... Neyse ki, üzülmeyin kız tesettür abiye giymiş. Çünkü başörtüsü farz! Saçları açmak günah,!
Ama nikah akdi yok...
Evleninceye kadar gizli açık buluşmalar, tutacakları evi, alacakları eşyaları, tutacakları düğün salonunu, gelinliği, damatlığı konuşmalar... Olmadı minnacık bir öpücükle "haydi Allah'a emanet ol" diyerek akşamın geç vaktinde nikahsız dolaştığı sevgili tadında müstakbel eşini evine bırakmalar...
Tabi anne babalar da "gençler birbirini tanımalı" diyerek gençleri şehvet ateşine sürüklemeli... Ne olacak? Biz yaşamadık kızımız yaşasın! Damat adayı çok iyi biri, kızımızı seviyor, kızımız onun yanında mutlu olacak, yarın yanında mutlu olacağı birinin yanında bugün de mutlu olsa ne olacak?...
Dostlar malesef, nikah akdi kıyılmadan nikahın canına kıyılıyor. İslam'ın canına kıyılıyor. İffetin canına kıyılıyor.
Dostlar, bunu artık bizim dostlarımız da yapar oldu. Başı örtülü kardeşlerimiz de yapar oldu. Beş vakit namazı camide en önde tek başına kılan kardeşimiz de yapar, yaşar oldu. Nişanlı gönül dostlarımızın sosyal medya hesapları nişanlı oldukları ama nikahlı olmadıkları kişiler ile dolu... Ama burası romantik ve herkes görmeli: "eller eller üstünde, nişan yüzükleri parlıyor ve peygamberin sünneti olan evliliğe adımın ilk aşaması olan nişanımızı yaptık" diye mutluluğunu paylaşmalı... Neyse ki, niyeti dua almak!
Eller de zina eder. Ellerin zinası tutmaktır. Gözler de zina eder. Gözlerin zinası bakmaktır. Ayaklar da zina yapar. Ayakların zinası yürümektir. Gayri meşru tüm hareketler; dokunmak, bakışmak, elleşmek, fingirdeşmek, yanaklarından fıstık almak, burnunun ucuna öpücük kondurmak vesaire vesaire hep zina çeşididir.
Allah teâlâ şöyle buyurdu: "Fuhşun gizli ve açık olanına yaklaşmayın!"
Dostlar, dost acı söyler. Herkesin herkese müjdeler sunduğu bu alemde bana da acı söylemek düştü... Üzgünüm ama nikah öncesi yapılanların bir çoğu gayri meşrudur...