6-7 Sen bizi doğru yola ilet. Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna. Gazaba
uğrayanların ve sapanlarınkinc değil.
Ey Allah'ım, kendilerine nimet verdiğin kullarını muvaffak kıldığın o doğru yolda, bizleri de
kararlı olmaya muvaffak kıl. Biz»eri, kendilerine itaatta bulunma ve ibadet etme nimetini
verdiğin, meleklerin, Peygamberlerin, imanında sadık insanların, şehitlerin ve salih
kullarının yoluna ilel."Sen bizi doğru yola ilet." âyet-i kelimesindeki "Bizi ilet" diye tercüme
edilen "İhdina" kelimesi "Hidayettin" kökünden türemiştir. Mânâsı "Açıklamak, göstermek,
götürmek, başarılı kıl-mak"tır.
Taberi buradaki ifadenin, "Sen bizi doğru yolda kararlı olmaya muvaffak kıl. O yolda
yürümekte bize başarı ihsan et." mânâsına geldiğini söylemiş ve Abdullah b. Abbas'ın da
âyeti bu şekilde izah ettiğini rivayet etmiştir. Deh-hak'tan, Abdullah b. Abbas'ın şöyle dediği
rivayet edilmiştir: "Cebrail, Muham-med'e dedi ki: "Ey Muhammed, de ki: "Sen bize
doğruya götüren yolu ilham et." Allah tealamn, Muhammede doğru yolu ilham etmesi, onu
muvaffak kılması demektir.
Taberi diyor ki: "Bu âyetin ifade ettiği mânâ, bundan önceki âyetin ifade ettiği mânâ gibidir.
Yani bu âyette de kul'a. rabbine itaat etmekte kararlı olmaya muvaffak kılınmasını istemesi
emredilmektedir. Buna göre bu ve bundan önceki âyetlerin mânâsı şöyledir: "Ey Allahım,
sadece sana ibadet ederiz. Senin hiç bir ortağın yoktur. İbadeti senin dışındaki ilah ve putlara
değil, yalnızca sana tahsis ederiz. Sen bize, sana ibadet etmemizde yardım et. Sen bizleri,
kendilerine nimet verdiğin Peygamberlerini ve itaatkâr kullanın muvaffak kıldığın yola ve u-
sule muvaffak kıl."
Taberi diyor ki: "Hidayetin, başarıya ulaştırma mânâsına geldiği Arap dilinde yaygın olan bir
husustur. Nitekim şu âyetteki hidayetten türetilen Layehdî kelimesi de bu anlamdadır... Allah
41[41]
zalim kavmi hidayete erdirmez.
Yani Allah, zalim bir kavmi hakka muvaffak kılmaz.
Gönüllerini imana açmaz. Bir kısım âlimler, "Sen bizi hidayete erdir." ifadesini "Sen bizim
hidayetimizi artır." şeklinde izah etmişlerdir.
Taberi, bu izah şekliyle şu üç mânâdan birinin kastedileceğini söylemiştir.
Birincisi: Burada ifade edilen "Hidayetin artırılmasından" maksat, "Açıklamak" demektir.
Yani, Allah teala Resulullaha, farz kılman emirlerin açıklanmasını istemesini emretmiştir ve
Resulullah "Ey Allahım, sen bana farz kıldığın emirleri açıkla." demekle memurdur. Taberi
diyor ki: "Bu izah şekli doğru değildir. Zira, Allah, kuluna farz kıldığı her ibadeti açıklayarak
ve delillerini zikre derek farz kılar. Artık emir ve yasakların açıklanmasını istemeye gerek
yoktur.
|