11.06.20, 10:39
|
|
Bilgili Üye
|
|
Üyelik tarihi: 18.01.20
Bulunduğu yer: her yer
Mesajlar: 16,705
Etiketlendiği Mesaj: 3577 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
Swordsfish Nickli Üyeden Alıntı
İsrailoğulları
arasında bir fasık vardı, fasıklıktan bir türlü vazgeçmiyordu, günün birinde beldesinin halkı ondan iyice bıktı, koyulduğu kötü yoldan onu vazgeçirmekten ümitler kesilince ondan kurtulmak için Al-ah'a yalvardılar.
Allah (C.C.) Hz. Musa'ya (A.S.) vahyetti ki, «İsrailoğulları arasında fasık bir delikanlı var, onu beldelerinden sür ki, onun kötülüğü yüzünden üzerlerine ateş
yağmasın.»
Hz. Musa da o beldeye vararak delikanlıyı sürdü. Delikanlı beldesinden çıkarak
bir köye sığındı. Bunun üzerine Allah'dan o köyden de onu kovma emrini alan Hz.
Musa, delikanlıyı yeni yurdundan da çıkardı.
İkinci sefer sürgüne çıkan delikanlı bu defa insansız, bitkisiz, vahşî hayvansız ve
kuş uçmaz bir mağaraya sığındı. Bu ıssız mağarada yalnız, kendisi ile başbaşa
kalan delikanlı çok geçmeden hastalandı, yanında bakacak hiç kimsesi yoktu.
Toprağın üzerine yığıldı, başını da yere koydu. Bu acıklı durumda dudaklarından
şöyle mırıldandı, «Annem başucumda olsaydı, halime acır ve zilletime ağlardı.
Babam yanımda olsa yardımıma koşar, başımın ça-resine bakardı. Karım burada
olsa ayrılığımızın acısına ağlardı... Çocuklarım yanımda olsalar, cenazemin
arkasından gözyaşı döker ve «Allah'ımız! Garib, zavallı, günahkâr, beldesinden
yabancı bir köye sürülmüş, orada da barındırılmayacak ıssız bir mağaraya
koyulmuş ve ıssız mağarada da dünyadan ayrılarak ümitsiz bir ahiret
yolculuğuna çıkmak üzere olan babamızı sen af eyle» diye dua ederlerdi.
Allah'ım! Beni ana - babamdan, evlâdımdan, karımdan ayrı düşürdün, fakat
rahmetinden mahrum etme.
Onların acısı ile kalbimi yaktın, fakat günahıma karşılık beni ateşinde yakma.
Delikanlının bu acıklı yalvarmaları üzerine Allah, delikanlıya anası ve karısı
kılığında birer huri, çocuklarının kılığına girmiş genç.melekler ve babası kılığında
da bir melek gönderdi. Gelen huri ve melekler yanbaşına oturarak üzerine
ağladılar.
Delikanlı da «İşte ana-babam, karım ve çocuklarım, sonunda bana gelmişler!» diyerek ölçüsüz bir sevince boğuldu, gönlü feraha kavuşarak günahtan
arınmış ve affa uğramış bir halde Allah'ın rahmetine kavuştu.
Bunun üzerine Allah (C.C.) Hz. Musa'ya (A.S.) bildirdi ki, «filân yerdeki falan
kuytu mağaraya git, orada velilerimden bir veli öldü, yanına var, ona karşı
yapılacak görevleri bizzat yürüterek ölüsünü defnet.»
Allah'ın bu talimatına uyan Hz. Musa (A.S.) kuytu mağaraya varınca Allah'ın emri
ile önce kendi beldesinden ve sonra sürgün olarak yaşadığı köyden kovduğu
delikanlının ölüsü ile karşı karşıya olduğunu ve cena-zesinin çevresini melekler ile
hurilerin tuttuğunu görür.
O zaman Hz. Musa (A.S.) Allah'a «Allah'ım! Bu ölü, senin emrin uyarınca
beldesinden ve sürgün yerinden kovduğum delikanlı değil mi» diye sorar.
Ulu Allah Hz. Musa'ya cevap verir, «evet ya Musa, fakat sonra ben onu rahmetimin şemsiyesi altına alarak affettim. Çünkü toprak üzerinde uzanmış,
yatarken bana yakardı.
Memleket, ana - baba, eş ve çocuk hasretine katlandı.
Ona son nefesinde gurbetteki acıklı durumunun elemine katılsınlar diye son nefesinde anası ve eşi kılığına birer huri, babası ve çocukları kılığında melekler gönderdim.
Bilirsin ki, bir garip öldüğü zaman yer ve gök ehlinin hepsi onun için yas tutarlar.
Ben merhametlilerin en merhametlisi iken ona nasıl acımazdım.»
Garip bir kimse komaya girdiği zaman Allah meleklerine buyurur ki, «ey
meleklerim! Bu adam gariptir, yolcudur, çoluk - çocuğundan, eşinden, ana -
babasından ayrı düştü. Ölünce arkasından ağlayacak, yasını tuta-cak bir kimsesi
yoktur.»
Arkasından Allah, meleklerden birini babası kılığına, bir başkasını çocuğu kılığına,
bir diğerini yakın akrabasından birisi kılığına koyar.
Bunlar son nefesinde yanına varırlar. Garip hasta gözlerini açar. ana- babasını,
eşini görür, yüreği rahatlar, ruhunu huzur ve sevinç içinde teslimeder.
Daha sonra cenazesi yola çıkarıldığı zaman, melekler onu uğurlar ve mezarı
başında Kıyamet gününe kadar dua ederler.
İşte ulu Allah'ın (C.C.) «Allah'ın kullarına karşı lütuf sahibidir» âyet-i celilesinin tecellilerinden birisi de budur.
|
Allah ın emirlerini,dinin kurallarini hafife alma,iman itikadini zedelemek icin,din dusmanlari tarafindan bir cok hikaye uydurulup soylenegelmistir,namazi abdesti bosver icin temiz olsun yeter gibi,hele dur yasin genc hayati yasa ihtiyarlama zamani ibadete baslarsin gibi,adam omur boyu bos yaşamis son nefesine yakin tovbe etmis tovbesi kabul olmus gibi,kadin omur boyu kotu yasamis kuyu basinda kopege su vermis Allah onu cennetine koymuş gibi v.s. bir cok hikayeler uydurulmustur,bu gibi hikayeler insanlari dinin kurallarini hafife alma,uygulamama,hele daha zamani var gibi duygulara ve hic bir sey yapmam fakat bir iyilik yaparim affolurum gibi dusuncelere sevketmektedir,yani anlatilan hikaye tam bu dusunceye hizmet eden hikaye turlerinden,adam fasik peygamber onu kovuyor surgun ediyor,magarada hastalaninca gordugu ruyadan sonra af diliyor ve evliya gibi gomuluyor, ,herseyi bilen mutlak güc yüce Allahtir hikmetinden sual olmaz,istedigini affeder istedigini affetmez, fakat Allah insanlara belli yastan sonra yapmasi gereken gorevleri vazifeleri emretmis yapmasini şart kilmişken,bu isler bu kadar basit olmasa gerekir
.
__________________
'Muhammedün Seyyidü’l-Kevneyni; / Ve’l-Ferikayni min Arabi’n ve min Acemi' (Muhammed (s.a.v)
|