Ey ÖLÜM!
Habersiz geleceksin bir gün biliyorum.
Kapımı çalmadan gireceksin içeri.
Elimde işim, ocakta aşım, yanımda eşim, gözümde yaşıma bakmadan geleceksin.
Ne haber vereceksin, ne davet edilmeyi bekleyeceksin…
Dünya halen içimdeyken, heveslerim zirvedeyken, hiç bir işim bitmemişken geleceksin.
Hazırlığım yok, umutlarım çokken, belki aç belki tokken geleceksin…
“Biraz bekle”,”biraz dur”,”biraz geç kal” diyemeden,
Bir şeyler alamadan yanıma, yalnız kalınca bir kabirde neler gerekir?
Onları dolduramadan valize, kimseyle vedalaşmadan,
Son taksitleri yatıramadan…
Oğlumu son kez göremeden, kızımı öpemeden, son sözlerimi diyemeden geleceksin.
İzin bile almadan, ”müsaitmisin” diye sormadan, yaşa başa bakmadan, son lokmayı yutmadan geleceksin.
Anaları evlatsız, evlatları anasız, yiğitleri yarsız bırakansın sen.
Gülüşleri yarım, sızıları derin bırakansın sen.
Her yeni ölümle hayatın yalanlığını anlatansın sen.
Ey ÖLÜM!
Kapıyı en çok çalan ama hiç beklenmeyensin.
Davetliler arasında bulunmayansın.
En çok görünen fakat hiç hatırlanmayansın.
Hayallerim sensiz, planlarım sensiz, sensiz kalemim kağıdım, sensiz ekmeğim aşım…
Biliyorum habersiz geleceksin birgün.
Her şeye rağmen, tüm unutulmuşluklara, tüm aldanmışlıklara rağmen geleceksin.
Yarım olan, tam olan neyim varsa alıp gideceksin.
Kimseye bildirmeden en sessiz halinle geleceksin; ama giderken nice fırtınalar bırakacaksın ardında…
Ansızın geleceksin bir gün,
En güzel azalarımı çürütmek için, en tatlı varlığımı eritmek için geleceksin.
Yanıma yalnızlığı vererek, bütün pişmanlıkları önüme sererek geleceksin...
Ve Ey ÖLÜM!
Nasıl gelirsen gel, ne zaman gelirsen gel!
Ömrümüzün en hayırlısı, ömrümüzün sonu olsun.
Amellerimizin en hayırlısı, son amelimiz olsun.
Günlerimizin en hayırlısı, Rabbü'l-alemin'e kavuştuğumuz gün olsun...
A M İ N
.
__________________
Nesimi'ye sormuşlar;
O YAR ile hoş musun?
Hoş olayım olmayayım o YAR benim
Kime Ne!
|