Azrail'in güzelliği
Azrail’in müminlere güzel gelmesi operasyonu, Efendimizin alemi cemale tesrif ederkenki noktadan baslamistir. Yani o ana kadar Hz. Azrail’in çesitli tarzlarda yansimasi söz konusuydu. Müminlere biraz daha sevimli, inanmayanlara da daha siddetli gelmesi eskinde beri Azrail’in adetidir.
Ancak, Efendimizin alem-i cemale tesrif edecegi zaman, Hz. Azrail Cenab-i Hakk’a müracaat ederek dedi ki; ‘Aman Yarabbi ben alemlere Fahr-i Ebedisi, Âlemlerin en övülüneni... Çünkü Fahr-i Alem, Fahr-i Kâinat kelimelerinde; âlemlerin O’nun varligi ile övündügü, en yüce demektir. Âlemlerin övünme vesilesi demektir.
"Ben, Binaaleyh, Allah sevgilisi, âlemlerin övünme vesilesi olan Peygambere nasil yaparim, beni affet bu vazifeden..." Yani böyle bir formalite bile istemez gibi...
Onun üzerine Cenab-i Hak dedi ki; Habibim kulluktan çok hoslanir. Sen gitmezsen çok büyük bir firsat kaçirir, bir dostluk firsati kaçirirsin. Ona hizmetin bir tarzidir bu. Nasil ki Cebrail Ona hizmet etmis, bundan büyük zevk almissa, sen de bu hizmetin bir parçasisin. O zaman dedi; "nasil gitsem?"
Cenab-i Hak o sirada Fahr-i Kainât Efendimiz'in gönül ekranina dügmeye basti. Kimin fotografi varsa, o anda onu çok özlemis sevmis anlamina... O da Hz. Dihye’nin fotografi çikti ve Hz. Dihye kiliginda geldi.
Yani Azrail’in buradaki, Efendimiz'e bu intikâlindeki, bu görüntüdeki hikmet, bizim müminlere verdigi bir lütuf mesaji sudur; "Ben Fahr-i Kâinat’a, intikâlindeki bu sünneti, diger müminlere de intikâl ettirecegim. Herkesin, mümin ise, sevdiginin kiliginda gelicem, güzel gelicem, mutlu edicem" demektir. Onun için Hz. Azrail müminlere en güzel görüntüde geldigi, en sevdikleri kisiler gibi geldigi kesindir.
Alıntı
|