14.05.20, 10:45
|
Daimi Üye
|
|
Üyelik tarihi: 10.01.19
Bulunduğu yer: antalya
Mesajlar: 1,387
Etiketlendiği Mesaj: 42 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
Mostar Nickli Üyeden Alıntı
Ömer Ziyâuddîn Gümüşhânevî (k.s.) hazretlerine sorulur:
Bir şeyhe intisâb etmeksizin ve ondan izin almaksızın zikir ve fikirde bulunmak, evrâd-ı şerife okumak caiz midir?
Cevap olarak şöyle der:
Caiz ise de böyle bir zikir ve fikirle manen mesafe kat edilemez. Terakki (manevi ilerleme) mümkün değildir. Silsilesi sahih yetkili bir şeyhin bereketi ve tesiri çoktur.
“Şeyh ve mürşid edinmeksizin zikr ve fikretmek mümkün olmaz mı?” diye sorarsan, âdâb, erkân ve usulüne uymak şartıyla evet derim.
Ancak rûhânî terakki ve manevi yükseliş kolay olmaz. Kısır bir döngü içerisinde gözü kapalı olarak dönen ve döndükçe mesafe aldığını zanneden insan gibi, uzun yol kat ettiğini sanır, ama aynı çember içinde dönüp durduğundan haberi olmaz.
Yetkili ve kâmil bir şeyhin izniyle başlatılan zikrin bereketi ve tesiri çoktur.
Feyz ve bereket isteyen bir müridin, necat (kurtuluş) isteyen bir talibin, kâmil bir şeyhe bağlanması gereklidir. Şeyhi olan ve irşâd edilmesini isteyen kimse kurtulmuş, şeyhi olmayan ve mürşidsiz kalan kimse de hüsrana uğramıştır. Her hakikat talibine, kâmil ve edib bir şeyh, nefsinin ayıplarını, nefsinin âfâtını, amellerinin fesadını, düşmanın kalbine nüfuz etme yollarını gösteren hazık (ehil) bir üstad lazımdır. Ona bir baba gibi ivazsız ve garazsız nasihat edecek ve doğru yolu gösterecektir.
Böyle birini bulduğu zaman, onun sohbet ve zikir meclislerine devam etmeli, onun gösterdiği âdâb ile edeplenmelidir ki böylece bâtını, bir halden diğer bir hale seyredebilsin. Yanan bir kandilden, yakılan diğer bir kandil gibi feyz alsın. Nefsânî iradesinden tamamen sıyrılsın. Böyle birine teslimiyet Allah’a ve Resûlü’ne (s.a.v.) teslimiyettir.
“Allah’ın Resûlü’ne itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa, 4/80) ayeti gereğince silsile-i şerife Allah ve Resûlullah’ta (s.a.v.) son bulur. (Rûhu’l-Beyân)
Ömer Ziyâuddîn Gümüşhanevî, Tasavvuf ve Tarikatlarla İlgili Fetvalar, (Sf. 28, 29)
|
Gümüşhanevi merhum (Allah sırrını takdis etsin ) bum konuda ilim ve takva ehline yakışan tavrı beyan buyurmuşlar. bunun haricinde dışında kalmayı okyanusta sandalla yolculuk kimsenin durumu gibidir. adap ve edep mürşidi kamil rehberliğinde evrad ve ezkarın devam ettirilmesidir.
kılavuzsuz yola çıkan ya çöle düşer yada bataklığa.bu meselede yaşanan pek çok tecrübe olmuştur.
yapılan tevessül ve tabiiyet evradın ezkarın keyfiyetini dahili ve harici tehlikleri talim etmektir. adap, usul olmaksızın mesafe katetmek mümkün değildir. o sebeple meşayihi kiram bizim yolumuz edep yoludur buyurmuşlardır.
Alimleri meşayihi kiramı tabiin ve etbaüttabiini sahabeyi kiramı atlamak mümkün değildir. zira din bize onlar vasıtasıyla ulaşmıştır..kur anı kerimin metni dahil.öyleyse edep ve tevazuu içerisinde alimlerin rahleyi tedrisatına müracaat lüzumludur.
çırak olunmadan kalfa kalfa olunmadan usta olunmaz.
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Resulüne ve sizden olan ulü'l-emre de itaat edin. Eğer Allah’a ve âhirete iman ediyorsanız, hakkında ihtilâfa düştüğünüz meseleyi Allah’a ve Resulüne arzediniz. Böyle yapmanız hem daha hayırlı hem de netice bakımından daha güzeldir.” (Nisa, 4/59)
“Kim Resûl’e itaat ederse, Allâh’a itaat etmiş olur...” (en-Nisâ, 80)
“(Rasûlüm!) De ki: Eğer Allâh’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın…” (Âl-i İmrân, 31)
“…Peygamber size ne verdiyse onu alın; neyi de yasakladıysa ondan sakının…” (el-Haşr, 7)ayeti kerimesi bize bu hakikati ifade eder.
|