Merhaba arkadaşlar,
Şimdi konuya biraz giriş yapalım. İlk yazımda da belirttiğim gibi Sizlere önce cahiliye dönemi diye tabir ettiğim bir haftalık dönemi anlatacağım.
İlk denemem üniversite yıllarında yapmıştım. Hani o zamanlar genciz ya tam kanımızın hızlı aktığı yıllar. Her üniversiteli gibi özgürlüğün vermiş olduğu delilikler diye bileceğimiz yaşam tarzı.
üniversitenin ikinci yılında 4 arkadaş 4+1 ev tutmuşuz. Ev büyük olduğu için hemen her akşam kafadar arkadaşlar kızlı erkekli bizde toplanıyor gırgır şamata muhabbet gani. Saatler geç vakiti gösterdiği zaman nasıl oluyor nasıl bitiyor laf dönüp dolaşıp korku muhabbetine geliyor. O zamanlarda haftada ortalama iki kere zombiler, ölülerin canlanması gibi acayip filmler izleniyor hatta bir filmi sırf muhabbet olsun diye aynı filmi 30 kere izlediğimiz olmuştur.
Bu arada aramızda cinlerle ilgilenen konya ereğlili bir arkadaş vardı. bu konularda hep o kunuşurdu. İşte şunu okursan bu gelir bunu okursan filan cin gelir işte şu kadar okuman gerekir falan filan. O zamanlarda hafiften ilgimi çekmeye başlamıştı konular
Arkadaş ara sıra bizlerin durumuna bakıyordu. Hal böyle olunca herkesin ilgisini çekiyordu. Neyse bu şekilde ikinci yılda bitmiş tatil olmuştu. hepimiz evlere dağıldık.
Benim kafam çok karışmıştı. Kafam hep bir cinim olsun düşüncesindeydi. Ama nasıl olacaktı. Arkadaşın anlattıklarından bir kaç şey kafamda sürekli dönüyordu. Arkaddaş bir ayeti yada sureyi uzun süre günlük 313 defa yada gündüz gece her birinde 313 defa okursan etrafında mutlaka hissedersin diye cümleler etmişti. Tam bir hafta on gün bunu düşündüm. birden çok iyi bildiğim bir sureyi bu şekilde okumayı düşündüm. Ama hangisini okumalıydım. O zaman ki cahillikle öyle bir sure okumalıyım ki onun cinleri çok kuvvetli olmalıydı. bende ona hükmetmeliydim.
Bir düşünün diyeceğim. Ama yok siz hiç düşünmeyin en güzeli düşünmemek diyeceğim ama siz eminim yinede düşüneceksiniz. kuvvetli bir cine hükmetmek emirler vermek Off be ne havalı geliyor. Her istediğini elde etmek....
Bu konuları bilmeyen için harbide çok çekici geliyor. Fakat hiç de umulduğu gibi olmadığı gibi basitte değil.
Neyse konudan fazla uzaklaşmayım. Bir hafta düşündük. Sonunda ayetel kürsi de karar kıldık. Biraz zaman alıcı ama çok kuvvetlidir diye bunu seçtik. Nasılsa yaz ayındayız. Evin salonunda okumaya başladık.
1. gün okumaya başladık. Okuyorum. Okumanın başında herhangi bir durum aşkla şevkle okuyoruz. Hani işin sonunda koskocaman ayetel kürsünin cinini emrimize alacağız ya... Cin diyorum çünkü o zamanlar hadim, hüddam nedir bilmiyoruz. Bir taraftan okuyorum bir taraftan karanlık yerde gelen giden biri var mı diye arıyorum. Ha işin garibi bir taraftan korkuyorum çünkü karanlıkta bir anda sağımdan solumdan arkadan çıkarsa o zaman sıçtığımızın resmidir. Bununda farkındayız. Yani o an salonun kapısını açıp bizden biri girse bile tamam... Ama Her şeyin bedeli var korkumuzu belli etmezsek sıkıntı olmaz diye kendimi teselli ediyorum. Neyse okuma bitmek üzere kendimi şöyle beynimle yokladım bir değişiklik var mı diye. Aslında vardı. şöyle bir değişiklik vardı. okumanın etkisiyle biraz huzurluydum. saat gecenin 4 ü filandı. O zamanlar namaz filan da kılmıyorum. Okuma bitince gittim yatıp uyudum. Geceleri bazı rüyalar gördüm ama inanın hiç rüyamı hatırlamıyorum. Neyse öğlen saat 1 gibi uyandım kalktım. haliyle benim kahvaltım oluyor kahvaltı yaptım. Dışarı çıktım gezdim geldim.....
2. gün yine salona geçtim okumaya başladım. Ha bu arada yerde seccadenin üzerinde filanda okumuyorum. Çünkü okuma çok sürüyor. Dizlerim ağrır uyuşur rahatsız olurum diye tekli koltuğa paşalar gibi oturup okuyorum... neyse okumaya başladık. başlarda güzel okuyorum. Kendi kendime ya kaçıncı gün gelecek şu cin bir gelse de geceleri bu kadar uykusuz kalmasak nede olsa o zamanki okuyuşla 3 saat filan sürüyor.
Yaklaşık 150-200 defa okudum ayağım yavaş yavaş üşümeye başladı. ben daha hiç bir şeyin farkında değilim. farkına varmam 7 günü bitirip bir kaç gün dinlenip bu 7 günü kafamda analiz etmemle anlamaya başladım. ya hu adamın ayağı temmuz ayının sıcağında buz gibi olur mu? Elbette olmaz. Neyse ayak üşüdüğü için bacağımızı toplayıp okumaya devam ettim. Bu arada bende bir yorgunluk halsizlik başladı. (arada yaptığım analizleri olay sonrasında yaptım meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için o anda yapılmış gibi gele bilir ama öyle değil) sanki tüm enerjim yavaş yavaş çekiliyor gibi. Neyse okuma bitti. Ulan bugünde bir şey yok ne zaman geleceksin gel artık beni bu kadar zahmete sokma diye kendi kendime söyleniyorum. Ulan kuş beyinli gelse ne halt yiyeceğini bilmiyorsun
Bu düşünceler ile gittim yattım. Ama acayip karmaşık rüyalar görmeye başladım. uykudan 3-4 defa rüyalar nedeniyle uyanmışımdır. neyse öğlen 1-2 gibi uyandım ama ne uyanma sanki 1 ton dayak yemiş gibiydim kafam gözüm çatlıyor. Zar zor yataktan kalktım bir duş aldım yemek yedim. dışarı çıktım. gün boyunca sersem gibiydim.
bugünlük bu kadar yeter. devamını yarın gece yazarım. Bu arada Arkadaşlar bu şekilde yazmamdan rahatsız olan var mı? Yoksa birinci gün şu oldu ikinci üçüncü dördüncü gün şunlar oldu diye kısaca yazıp geçmemi mi istersiniz? Bana bildirin ki ona göre yazayım
DEVAMI YARIN GECE.................