26.01.16, 16:53
|
|
Vefalı Üye
|
|
Üyelik tarihi: 08.10.14
Bulunduğu yer: Eski Zelanda
Mesajlar: 28,642
Etiketlendiği Mesaj: 136 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Öldürülen Ölüm
Senin gözlerin önünde (bir koç şekline getirdiği) Ölümü boğazlar. Sen artık ölümden emin kalmışsın ve ondan hiçbir zaman korkmazsın. Sana Rabbinin yakınlığı ve Cenneti ihsan edilmiş, senden razı olduktan sonra bir daha ebediyen onun gazabından korkmazsın. Nimetler içerisinde yüzersin, nikmet [şiddetli cezâ. ] ve azabının geleceğinden korkmazsın. Çünkü sen kesin olarak biliyorsun ki, aziz ve celil olan Allah Teâlâ seni seviyor, senden razıdır ve içinde yüzdüğün nimetlerden memnundur. Allah Teâlâ’nın saadet yurdu ne muazzamdır!
Allah Teâlâ’nın yakınlık ve himayesi ne büyüktür!
Arş seni gölgelendirmekte. Melekler, ölümle yok olmayan sonsuz bir hayatta, gidecek diye korkmadığın nimetler içerisinde Rabbinden sana sürekli lütuf ve ihsanlar getirirler. Rabbının azabından eminsin. Senden razı olduğuna kesin inancın var. Afvının serinliğini tâ kalbinde hissediyorsun,
Tûbâ Gölgesinde Sohbet
Allah Teâlâ’nın diğer bütün dostlarıyla birlikte zamanın musibetlerinden ve çağların nahoş hadiselerinden emin olarak ve Tûbâ ağacının gölgesinde sohbetler yaparak sonsuza dek orada ikamet edeceğini biliyorsun. Senin de içinde bulunduğun Allah Teâlâ dostları Tûbâ ağacının gölgesinde sohbet ederken, Allah Teâlâ, meleklerinden birine emrederek, kendilerine verdiği sözü yerine getirmek istediğini, gayet derecede ikram ve büyük bir sevince gark etmeyi arzu ettiğini ilan etmesini söyler. Bunu da onları kedisine yaklaştırmak, “hoş geldiniz!” dileklerini doğrudan doğruya kendilerine iletmek, mübarek cemalini onlara göstermek, böylece en üstün bir makama çıkmalarını, sevincin doruğuna ulaşmalarım ve saadetin zirvesine erişmelerini sağlamak istediğini ferman eder.
Rabbinden Gelen Davet
O anda birden bire şöyle ilan eden meleğin sesini işitirsin: “Ey Cennet halkı, Allah Teâlâ’nın size verdiği bir söz var ki henüz yerine, gelmemiştir!”
Cennetlikler, kendilerine ihsan edilenleri çok büyük gördüklerini belirterek cevap verirler. Cennete girdirildiklerini, azabından emin kılındıklarını, dolayısıyla mazhar oldukları lütuf ve ihsandan daha ötesi olmadığım söylerler. Sen de onlarla birlikte şöyle dersin:
“Yüzümüze rahmetle bakmadı mı?
Bizi Cennete koymadı mı?
Bizi Cehennemden kurtarmadı mı?”
Bunun üzerine melek kendilerine şöyle seslenir: Allah Teâlâ, sizden Kendisini ziyaret etmenizi istiyor. O’nu ziyaret edin.” Onlar bu vaziyette iken, sevinç ve sürurlarından kalbleri, ruhları ile birlikte bedenlerinden uçacak gibi olurken bir de bakarlar ki: Melekler yakuttan yaratılmış, sonra da ruh üfürülmüş, dizginleri altından cins atlarla birlikte kendilerine doğru geliyorlar. Atların yüzleri parlaklık ve güzellik bakımından kandiller gibidir. Küçük ve büyük pislikten temizdirler. Kanatlıdırlar. Eğerleri Cennetin kırmızı ipekleri ve bembeyaz tiftiğindendir. Sırtında kırmızı ve beyaz olmak üzere iki hat vardır. Biçim olarak da dünyadaki en eşsiz cins atlarını andırmakla birlikte insanlar onlar gibi güzelini görmemişlerdir.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Uçan Atlar
Hareket etmeye başlarken olanca kırmızılığı, parlaklığı ve parıldayan nuruyla Cennetin yakutundan yaratılan o cins atları ve ne kadar güzel olduklarını bir düşün!
O atları, Cennet altınından yaratılan dizginlerini ve onları getiren meleklerin yüz güzelliğini bir göz önüne getir. Melekler dizginlerinden tutmuş senin de içinde bulunduğun Allah Teâlâ dostlarına doğru geliyorlar. Onlar koşarken son derece güzel yürüyüşlü ve rahvandırlar. Çünkü cins atlar olup, insanların eğitmesine ihtiyaç kalmadan yaratılıştan eğitilmiş olarak var edilmişlerdir. Son derece uysal olup hiç sıkıntı vermeden istenildiği yöne sevkedilebilirler. Meleklerin bu atlarla birlikte Cennetliklere doğru gelişini bir düşün!
Nîhâyet yanlarına geldiklerinde o atları çöktürürler. O atların duruş ve oturuşlarının güzelliğini bir göz önüne getir. O anda, onlardan birine binip Rabbini ziyaret edenler arasına katılacağını biliyorsun. Melekler o atları çöktürüp, atlar salih insanların istirahat yeri olan Tûbâ ağacı altında, zaferan bahçeleri içerisindeki misk tepecikleri üzerine ıhınca, melekler Allah Teâlâ’nın dostlarına dönerek o tatlı nağmeleriyle şöyle derler.
“Ey’Rahman’ın dostları, Rabbiniz olan Allah Teâlâ size Selâm söylüyor ve ziyaretine gitmenizi istiyor. Dolayısıyla O’nu ziyaret ediniz ki, O size baksın, siz de O’na bakasınız. O sizinle siz de onunla konuşasınız. O size cevap versin, siz de O’na cevap veresiniz. Size olan fazl ve rahmetini artırsın. Hiç şüphesiz O, geniş bir rahmet ve büyük bir lütuf sahibidir.”
Senin de aralarında bulunduğun diğer Allah Teâlâ dostları bu sözleri duyunca, Rablerine olan sevgi ve özlemlerinden dolayı hemen koşarak atlarına binerler, Rablerine yakın olmak ve hakiki sevgililerini görmek için yüzlerinin güzelliği, nuru ve parlaklığıyla nasıl da hızla atılacaklarını bir düşün!
Sen de onların arasındasın!
Sağ ayaklarını yakut, zümrüt ve inciden yapılı özengilerine attıkları anı bir tasavvur et!
Ayaklarının güzellik ve yumuşaklığını bir gözönüne getir. O ayaklar dünyadaki yapı ve özelliklerinden tamamen farklı bir biçimde yeniden yaratılmışlardır. Allah Teâlâ o ayakları Cennetinde her türlü afetten muhafaza etmiş ve yaratılışlarını boyalı yapmıştır. Sonsuza dek misk tepecikleri ve zaferan bahçeleri arasında dolaşırlar. Allah Teâlâ dostlarının yakut ve inciden özengilere uzattıkları o ayakların nurun bir güzelliğini düşün!
En güzel Cennet atlarının en güzel özengilerindeki ayakların parlaklığını bir göz önüne getir. Hiçbir zorluk ve meşakkatle karşılaşmaktan ikinci ayaklarını da özengiye atarak, halis ipek ve erguvanla kaplı inci ve yakuttan binekleri üzerinde doğrulurlar. Erguvanın kırmızılığı arasında incinin beyazlığı ne büyük bir güzellik arzeder!
Sen ve onlar cins atlarınızın üzerine kurulunca, atlarını şahlandırırlar. Atların şahlanmasıyla ayakları altından savrulan misk tozlan onların elbiseleri ve üzerlerine serpilir. Sonra bütün atlar düzgün bir tek saf halinde dizilirler. Hiçbir eğriliği bulunmayan dümdüz bir kafile oluşur. Biri diğerinin önüne geçmez. Bu ne muazzam kafile ve ne muhteşem süvari topluluğu!
Dümdüz bir saf halinde uzanan atlarının ve yüzlerinin sergileyeceği manazarayı bir göz önüne getir. Yüzlerini bir nur halesi kuşatmış, başlan üzerinde inci ve yakuttan taçlar bulunmaktadır.
|