23.04.20, 18:07
|
|
Daimi Üye
|
|
Üyelik tarihi: 21.01.20
Bulunduğu yer: Samsun
Mesajlar: 1,191
Etiketlendiği Mesaj: 86 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
twennywann Nickli Üyeden Alıntı
Hicretin 2. yılında oruç ve kurban ibadetlerinin farz kılınmasıyla nesî'siz kamerî senenin kullanılması mecburiyeti ortaya çıkmıştır. Kur'ân-ı Kerîm'in muhataplarına telkin ettiği zaman telak*kisi ve takvimle ilgili yaptığı düzenlemeler de Hz. Peygamber devrinde takvim alanında meydana gelen gelişmelerin bir parçası kabul edil*melidir.
Hz. Ömer zamanında son şeklini alıp resmiyet kazanan ve genel bir kullanım alanı bulan hicrî takvimin teşekkülü bir süreç dâhilinde ol*muştur. Rasûlullah'ın hicretinden sonra Müslümanlar, ister Rasûlullah'ın işaretiyle olsun, isterse kendi içtihatlarıyla olsun, gayr-ı resmî bir şekilde ve bir tamim söz konusu olmadan Rasûlullah'ın Medine'ye hicret vaktini (Rebiülevvel'i) tarih başlangıcı olarak kullanmaya başladılar. Bu takvimin ilk ayı Rebiülevvel, son ayı ise Safer'dir. Buna "gayr-ı resmî hicrî takvim" veya "asıl hicrî takvim" di*yebiliriz. Hz. Ömer ise bu "gayr-ı resmî hicrî takvimi" ihya edip son şeklini vermiş ve resmiyet kazanmasını sağlamıştır. Hz. Peygamber devrinde takvimle ilgili en önemli gelişme, hicretin 10. yılının Zilhicce ayında vuku bulan Veda Haccı'nda nesi' uygulamasına fiilen son verilmesidir. Hz. Peygamber, Veda Hutbesi'nde nesi' uygulamasını kaldır*makla kameri senenin tabiî akışını bozan unsuru bertaraf etmiştir. Böylece güneş yılını esas alan takvimlerden bağımsız, ayın hare*ketlerini esas alan bir takvimin ihdas edilmesinin yolunu açmıştır.
|
sağolasın abi birşey daha öğrendik
__________________
Bir İhtimal Daha Var O Da Ölmek Mi Dersin
|