Pir Abok
PĪRABOK EFSANESİ (YAŞLI GELİN) (Hul-Hule)
Pir Abok saçı beline kadar uzamış, dişleri uzun ve eğri, yüzü benekli,
göz bebeği korkunç, çirkin ve vahşi bir yaratıktır. Hakkındaki söylenceler şöyledir: Pir Abok ıssız yerlerde dolaşır, kimseye görünmemeye çalışır, rastladığı kişileri tas atarak ve kendisine özgü türküsünü söyleyerek korkutmaya çalışırmış. İğneden başka hiçbir şeyden korkmazmış.
Rivayete göre, adamın biri Pir Abok’un bulunabileceği yerlerde günlerce beklemiş. Pir Abok’u gördüğü an çaktırmadan elindeki iğneyi ona saplamış. Çirkin yaratık hemen oracıkta on beş yaşında bir kız oluvermiş. Adam da onunla evlenmiş. Bir süre sonra Pir Abok bir kız çocuğu doğurmuş. Derken, çocuk annesine yardım edecek yaşa gelmiş. Bir gün annesinin yıkanmasına yardım ederken vücudundaki iğneye gözü takılmış ve annesine: “Karnında bir iğne görüyorum; bundan rahatsız olmuyor musun, bu zamana kadar aldırmayı düşünmedin mi?” diye sormuş. Annesi iğneden korktuğunu belli etmemek için sözü başka konulara çevirmiş. Bir gün Pir Abok yıkanmak için kadınlar hamamına gitmiş. Bir kadın Pir Abok’un karnındaki iğneyi görmüş ve “Karnındaki iğneyi niçin aldırmıyorsun, sağlığın için tehlikeli değil mi?” demiş. Pir Abok iğneyi kendisinin çıkaramayacağını söyleyince, kadın iğneyi almaya çalışmış. İğne çıkınca Pir Abok hemen kaybolmuş.
Bu duruma şaşan kadın hamamdakilere durumu anlatmış. Kadınlar buna bir anlam verememiş. Bu olay dilden dile yayılmış. Sonunda Pir Abok’un kocası da olayı duymuş. Adam, olup bitenleri meraklılara anlatmış. Pir Abok’un kızı ise annesiz kalmanın üzüntüsü içindeymiş. Pir Abok kimselere görünmeden kızını görmeye geliyor, yemeğine gıdalı şeyler katıp gidiyormuş. Bu durum kızın ölümüne kadar devam etmiş.
Pir Abok hakkındaki yaygın olan diğer bir rivayetse, Pir Abok’un her kılığa girebilen bir yaratık olduğu ve rastladığı kişinin en yakınının suretine bürünebilmesiymiş. Efsanelere konu olan bu tarz karakterler, gündelik dilde deyimlere de konu olmuştur.
Örneğin saçı uzun ve dağınık olanlara “Pir Abok” denmesi
Günümuze kadar da nenelerimizden ve dedelerimden dinlediğimiz bir efsanedir .
|