Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Allah birdir ne demek ?
Tekil Mesaj gösterimi
  #4  
Alt 12.04.20, 21:42
sakarya sakarya isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 21.10.19
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 62
Etiketlendiği Mesaj: 7 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Alıntı:
hipnozcu Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
TEVHİD DELİLLERİ:
Bu âlem hakkında yapılmış birbirinden güzel teşbihlerden biri: Kâinat Sarayı.
Bu teşbihde tevhid vardır. Bir sarayda iki sultan olmaz. Sarayın tabanı başkasının, tavanı başkasının olmaz. Dış duvarlar sultanın, iç bölmeler vezirin olmaz. Saray ve sultan bir olunca artık ondaki eşyaları başkasına veremez, başkasından bilemezsiniz.
Dağlar, ovalara birer koltuk gibi kurulmuş. Ama başka bir yerden getirilerek değil ovanın içinde yükselerek.

Meyveler dallara tutunmuş. Başka bir beldeden ithal edilerek değil, ağacın içinden çıkarılarak.

Yavru, annenin kucağına oturmuş. Bir başka ülkeden gelerek değil, onun rahminde büyüyerek.

Güneş lâmba olmuş bu saraya. Bir başka yerden satın alınarak değil, sema ile birlikte yaratılarak.

İşte tevhid, bu sarayın sultanını bir bilme, birleme ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmama itikadı. Kâinattaki bu birlik her şeyde kendini gösteriyor.
“Her şey de bir birlik var. Birlik ise biri gösterir.”
ALLAH'IN BİRLİĞİNİN DELİLLERİ:
Bürhan-ı Temanü
İslâm İlâhiyat âlimleri (kelâmcılar) Allah'ın birliğini isbat için çeşitli deliller zikretmişlerdir. Bunların en önemlisi Bürhan-ı temanü' delilidir. Her aklı selim sâhibi bilir ki, ulûhiyet (ulu olmanin icabi ) sıfatına sahip olan ve vücudu hariçten bir varlığın değil, zâtının gereği bulunan varlık, tam bir kudret mâliki( kudret sahibi ), mutlak bir hüküm ve galebe sâhibidir. Bu hâl, ulûhiyetin ( ululugun îcabıdır). O halde ilâh olan varlığın kudret ve kuvveti karşısında durabilecek bir rakibi bulunmaması gerekir. Aksi takdirde kudreti noksan, kendisi nâkıs bir varlık olur. Böyle bir varlık da ilâh olamaz. Şimdi her bakımdan birbirine denk iki ilâh bulunduğunu farz edelim. Yaratmakta ve hükmetmekte bağımsız hareket etmeleri ilâhlığın tabiatı icabı bulunduğundan, bu iki ilâhın her zaman ittifak edip anlaşmaları imkânsızdır.
aklen şu üç ihtimalden biri olacağı muhakkaktır.

1. Ya iki ilâhın da dediği olacaktır.
Her ikisinin de istediği olsa, bir anda bir şey'in hem olması, hem de olmaması, yani, vücud ve adem gibi iki zıddın bir araya gelmesi durumu ortaya çıkar ki, bu mantıken imkânsızdır.
2. Veya her ikisinin de dediği olmayacaktır.
Her iki ilâhın da istediklerinin olmaması, bir anda bir şeyin hem vücuddan, hem de ademden mahrum kalması, yani, zıdların ortadan kalkması demektir ki, bu da aklen ve mantıken muhaldir ( imkansizdir)
3. Yahut ilâhlardan birinin istediği olurken, diğerininki olmayacaktır.
Üçüncü ihtimal gereğince, ilâhlardan birisinin arzusu tahakkuk eder, diğerininki tahakkuk etmezse; arzusu yerine gelmeyen ilâh âciz olur, âciz olan ise ilâh olamaz.
Bu ihtimallerden herbiri de aklen muhal ve imkânsızdır
Şirk nedir?

Şirk kelimesi, ortaklık demek olup, tevhid kelimesinin zıddıdır. Şerik ise, ortak demektir. Kur'ân-ı Kerîm insanları tevhide, yani, Allah'ın birliğini kabûle dâvet etmiş, O'na zâtında, sıfat ve fiillerinde başkalarını şerik (ortak) kılmaktan şiddetle men'etmiştir. Kur'ân-ı Kerîm, ayrıca şirkin pek büyük bir günah ve zulüm olduğunu, Hak Teâlâ'nın kendisine şirk koşulmasını asla afvetmiyeceğini, bundan başka olan günahları -dileyeceği kimseler için- afv edeceğini de bildirmiştir.
Şirkin başlıca nevileri ( turleri) şunlardır:
1. Allah'ı bırakarak, O'ndan başka canlı veya cansız varlıklara tapmak ve onlara ibâdet etmektir. Hayır ilâhı, şer ilâhı diye iki ayrı ilâha tapan Mecusîlerin şirki bu nevidendir.
2. Allah'a inanmakla beraber, O'na başka varlıkları şerik (ortak) koşmak, yani, Allah'tan başka bâzı varlıkların da ulûhiyet sıfatı ile muttasıf olduğuna inanmaktır. Hristiyanlıktaki teslis akîdesi bu kısma girer...
3. Bu âlemin yaratıcısının bir olduğunu kabûl etmekle birlikte, O'na yakınlığı te'min için, put, heykel gibi cansız eşyaya ibâdet etmektir. Putperestlik bu kısma girer.
4. Şirkin en yaygın görülen bir şekli de insanın kendi heves ve süflî arzularına perestiş edip körü körüne uyması, hevâsını kendine bir nevi ilâh edinmesidir. Kur'an'da:
"Kendi heves ve arzûlarını ilâh ve mâbud edinen kimseyi gördün mü?" (Furkan, 25/43)
buyurulmak suretiyle bu gibiler kötülenmiştir.
5. Bir de gizli şirk vardır ki, bu da riyâdır. Yani ibadeti ve iyilikleri yalnızca Allah rızâsı için yapmak yerine, başkaları görsünler, beğensinler diye yapmak demektir. Böyle yapılan bir ibadette, bir nevi Allah'a şirk koşulmuş olmaktadır.

Ve nihayet ruhla bedeni tevhid etmiş; insan olarak.
İnsan bedeni ile kâinat arasında kuvvetli bağlar kurmuş. Ciğeri havaya bağlamış, mideyi gıdaya. Göz nurunu semalarda gezdirmiş, ayakları zeminde. Böylece insan bir bakıma kâinatla bir olmuş. İşte kalb, bu bir olan âlemin Rabbini bir bilmekle, tevhid etmekle tatmin oluyor.
Teşekkür ederim Allah razı olsun inşallah

---------- Post added 12.04.20 at 20:43 ----------

Alıntı:
twennywann Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu bir oluş, sayı yönüyle bir “bir”lik değildir. Çünkü sayı bölünebilir ve katlanabilir. Allah böyle olmaktan yücedir.

O’nun bir oluşu, zâtında, sıfatlarında, isimlerinde ve fiillerinde, rab oluşunda ve hâkimiyetinde eşi ve benzeri olmayışı yönündendir. Onun birliği, varlığının zorunlu olup yokluğu düşünülemeyen tek varlık olmasını ifade eder. İhlâs sûresinde Allah’ın bir olduğu, hiçbir şeye muhtaç olmadığı, doğurmadığı ve doğurulmadığı, O’nun hiçbir denginin bulunmadığı ifade edilir. Kâfirûn sûresinde de ibadetin ancak Allah’a yapılacağı, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in, kâfirlerin taptıklarına önceden tapmadığı gibi, sonra da tapmayacağı ısrarla vurgulanmaktadır.

Evrenin onca büyüklüğüne rağmen tam bir uyum ve ahenk içinde varlığını sürdürmesi Yaratıcı’sının bir olduğunu açıkça göstermektedir.

Kur’an-ı Kerîm’in pek çok sûresinde Allah’ın birliğini, eşi ve benzerinin bulunmadığını vurgulayan pek çok âyet vardır: “Allah hiçbir çocuk edinmemiştir. Onunla birlikte başka hiçbir ilah yoktur. Öyle olsaydı her ilah kendi yarattığını alır götürür ve mutlaka birbirlerine üstün gelmeye çalışırlardı. Gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah, onların yakıştırdığı nitelemelerden uzaktır. Onların koştukları ortaklardan çok yücedir.” (Mü’minûn 23/91-92), “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar olsaydı kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş ’ın Rabbi Allah onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir. ” (Enbiyâ 21/22)
Teşekkür ederim Allah razı olsun inşallah

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147