Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Nefs nasıl terbiye ve tezkiye edilir
Tekil Mesaj gösterimi
  #5  
Alt 12.04.20, 03:33
Torlak - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Torlak Torlak isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 17.09.18
Mesajlar: 851
Etiketlendiği Mesaj: 30 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

NEFSİM

“Nefsimizi nasıl terbiye edeceğiz?” sorusunu çoklukla soruyorlar. Burada hem kendi nefsimi terbiye etmek için, hem de soru soranlara faydalı olmak için bazı noktalar üzerinde duralım.

Peygamberimiz düşmanla yapılan cihadı “küçük cihad”, nefisle yapılan cihadı “büyük cihad” olarak tarif eder. İsmail Hakkı Bursevi, nefis için “7 başlı ejder” ifadesini kullanır. Elbette, bir ejderha ile savaşmak kolay değildir.

Küçük cihadla büyük cihad, pek çok yönlerden birbirlerine benzerler. Konuyu bir teşbihle biraz açalım:

İnsanın iç âlemi, kalabalık bir milletin yaşadığı büyük bir memlekete benzer. Bu memleketin hükümdarı, Allah’a iman ve itaat eden kalptir. Akıl da onun veziridir. Vücuttaki azalar ve ruhun duyguları, latifeleri bu kalp dediğimiz hükümdarın milleti –askerleri, memurları, işçileri- durumundadır. Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: “Kalp hükümdardır ve onun askerleri vardır. Hükümdar iyi olursa askerleri de iyi olur, Hükümdar bozulursa askerleri de bozulur.”

Bu âlemdeki nefis ise serkeş, zevkten başka bir düşüncesi olmayan, gelecekten ziyade ânı düşünen, iktidarı ele geçirerek her türlü lezzetleri tatmak isteyen bir asi durumundadır. Onun da emrinde hırs, haset, şehvet, öfke gibi askerler vardır.

Hükümdar Kalp, veziri aklın da yardımıyla milletini yönetmek, idare etmek, onlar arasında adaleti sağlamak ve iktidarı ele geçirerek anarşi ve teröre sebep olan nefse karşı mücadele etmek mecburiyetindedir.

Vücud memleketinde çoğu zaman, Kalbin askerleriyle Nefsin askerleri arasında büyük meydan muharebeleri vuku bulur. Savaşların sonunda memleketteki iktidarın değişmesine göre, bu memlekete verilen isim de değişir.

Nefis, kalbi yener ve memlekete hâkim olursa bu memlekete “Nefs-i Emmare” memleketi denilir. Nefis, iktidarı ele geçirirse bu memlekette ulûhiyetini ilan eder, insanın iç âleminde denge bozulur ve fesat meydana gelir. Nefis her türlü gayr-i meşru fiilleri icra eder.

Eğer savaşlarda ikisi de yenişemez; kâh biri, kâh diğeri memlekete hâkim olursa bu memlekete “Nefs-i Levvame” memleketi denilir. Savaşlar memleketlerin harab olmasına sebeb olduğu gibi, insanın iç âlemindeki Kalp ile Nefis arasındaki savaşlar da insanın iç âlemini tahrib eder. Nefs-i levvame hali, insanın kararsız, çatışmalı, depresyonlu halini ortaya koyar.

Kalp nefsi mağlub eder ve meşru dairede kalmaya ikna eder ve memleketi Allah’ın emirleri doğrultusunda idare ederse bu memlekete “Nefs-i Mutmainne” memleketi denilir. Nefs-i mutmainne memleketi, insanın kendisiyle barışık olduğu, huzurun hâkim olduğu memlekettir.

Hükümdar Kalbin kuvvetli veya zayıf oluşu, milleti arasındaki adalet ve disiplini, memlekete her yönden tesir eder. Kalbin zayıflaması veya kalbin milletinden bazı latifelerin disiplinsizliği nefsin iktidarı ele geçirmesine sebeb olabilir. Bu yüzden daima kalbin güçlenmesine ve milletini disiplin altında tutmasına çalışmak gerekir.

Marifetullah (Allah’ı tanıma) ve ibâdetler, manevî feyizlerin gelmesine ve Kalbin güçlenmesine vesile olur. Bu güç sayesinde Kalp iktidarını muhafaza eder. Günahlar ise manevî feyizleri yok eder, kalbi zayıf düşürür, nefsi ise güçlendirir. Bu yüzden çokça ibâdetle meşgul olup günahlardan uzak durmak gerekir.

Nefis elinden geldiğince askerleriyle, casuslarıyla Kalbin direncini kırmak, ahalinin ona olan itaatini sarsmak ister. Kalp dirayetli olur ve vezirinin yardımıyla askerlerini disiplinli bir şekilde idare ederse Nefse galip gelebilir.

Kalbin, vezir aklın da yardımıyla nefse galip gelebilmesi için en mühim üç şart vardır: İlim, imanın güçlenmesi ve ibâdetler. İlim sayesinde kalp, kendini yaradan Allah’ı, kendini ve vazifelerini, yardımcılarını, nefsi ve nefsin hilelerini, yardımcılarını ve onunla nasıl mücadele edeceğini öğrenir. Elde edeceği kuvvetli imanla nefse karşı en büyük manevî gücü elde etmiş olur. Namaz, oruç, Kur’ân okuma, tefekkür, zikir, dua, istiğfar ve benzeri ibâdetlerse kalbe manevî feyizlerin ve yardımların gelmesine vesiledirler.

Eğer bu üç alanda kalp olgunlaşırsa nefse kolaylıkla galip gelebilir.

__________________
Nesimi'ye sormuşlar;
O YAR ile hoş musun?

Hoş olayım olmayayım o YAR benim
Kime Ne!
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147