Zihninden geçen şeylerle ilgili hiçbir fikrinin olmaması gerekir. Düşüncelerini tıpkı gökyüzünden geçen bulutları izler gibi izlemelisin. Onları yargılama. Bu siyah bulut çok kötü, bu beyaz bulut bir bilge gibi görünüyor deme. Bulut buluttur, iyi ya da kötü değildir. Düşünceler de böyledir, onlar sadece zihninden geçen küçük dalgaboylarıdır.
Yargılamadan izlediğin zaman yeniden büyük bir sürprizle karşılaşacaksın. İzlemeye yoğunlaşabildiğin zaman düşüncelerin gitgide azalacak. Birbirleriyle tamamen aynı oranda azalacak ve artacaklar. Eğer yüzde elli oranında izleyebilirsen, düşüncelerinin yüzde ellisi kaybolacak. Eğer yüzde altmış oranında izleyebilirsen, düşüncelerinin sadece yüzde kırkı var olacak. Eğer yüzde doksan dokuz oranında izleyebilen saf bir tanık haline gelirsen, sadece arada bir tek düşüncen olacak: Yüzde bir. Yoldan geçen birisi dışında hiçbir trafik yok. Trafiğin sıkıştığı o saatler artık yok. Yüzde yüz yargısız hale geldiğin ve sadece tanık olduğun zaman ise artık bir aynaya dönüşeceksin. Çünkü ayna asla yargılamaz. Çirkin bir kadın aynaya bakar ama ayna asla yargılamaz. Güzel bir kadın aynaya bakar ama ayna için hiçbirşey farketmez. Hiçkimse aynaya bakmıyor olsa bile, ayna birilerini yansıtıyorken olduğu kadar saf ve temizdir. Yansımaların varlığı da, yokluğu da onu değiştirmez. Tanık olmak ayna haline dönüşmektir.
Bu, meditasyonla ulaşılabilecek harika bir başarıdır. Böylece kadar yolun yarısını aşmış olursun. Buraya kadar olan kısım en zor kısımdır. Artık sırrı bildiğin için şimdi aynı sırrı değişik konulara da uyarlayabilirsin.
Düşüncelerden yola çıkıp, daha da hafif deneyimlere doğru ilerlemelisin. Duygulara, hislere, ruh hallerine doğru… Zihinden kalbe doğru aynı şartlar altında ilerlemeye devam et. Yargı yok, sadece tanıklık var. Ve burada yaşayacağın sürpriz, şu anda seni ele geçirip duran birçok duygu, his ve ruh haliyle ilgili olacak. Şu anda eğer üzgün hissediyorsan üzgünleşirsin ve hüzün seni ele geçirir. Öfkeli hissediyorsan, öfkenin senin üzerindeki etkisi kısmi olmaz. Tamamen öfkeyle dolarsın ve varlığının her zerresi öfkeyle titrer. Kalbini izlemeye başladığında yaşayacağın deneyimler ise hiçbirşeyin seni ele geçirememesi olacaktır. O zamn hüzün gelir ve gider ama sen üzgün olmazsın. Mutluluk gelir ve gider ama sen mutlu olmazsın. Kalbinin derin katmanlarından geçmekte olan şeyler seni etkileyemez. İlk kez kendi efendin olmakla ilgili birşeyleri anlarsın. Artık oradan oraya itilip kakılan ve duygular, hisler ya da insanlar tarafından önemsiz şeyler için rahatsız edilen bir köle değilsindir.
Üçüncü aşamaya gelen bir tanık olduğun zaman gelince ilk kez kendinin efendisi olursun. Hiçbirşey seni rahatsız edemez, hiçbirşeyin gücü seni bastıramaz. Herşey uzakta ve derinlerde kalır ve en yukarıda sen var olursun.
Bedenini, zihnini ve kalbini kusursuz şekilde izlemeye başladığın zaman artık yapacak birşey kalmaz. Artık sadece beklemen gerekir. Bu üç aşamada kusursuzluğa ulaşıldığında dördüncü aşama bir ödül olarak kendiliğinden ortaya çıkar. O kalbinden varlığına doğru, varoluşunun merkezine doğru bir kuantum sıçrayıştır.
Konu senin düşüncelerinin yanlış olması değildir, konu senin düşüncelerinin bir güve gibi gerçek yaşamını yemesidir. Eğer onları görebilirsen; gerçek yaşamını yaşayabilir, yaşamdan faydalanabilirsin. Düşüncelerini izleme tekniğini öğrenebilirsin.
Düşünceler senin yaşamını nasıl etkiler?
Hangi düşüncenin zihnine geleceğine karar veren sen olmadığın için düşüncelerinin gerçekleşmesini engelleyemezsin. Sonuç olarak zihninde var olan düşüncelere hakimiyetin çok önemlidir. Senin tepkini belirleyen düşüncelerinle ilişkindir.
Bu çalışmada pratik ve teorik yollardan düşüncelerimizi derinlemesine tanırız ve onlara nasıl hakim olacağımızı öğreniriz. Gerçek yaşamımızı düşünceler rahatsız etmeden yaşayabiliriz.
Bu çalışma, Osho'nun modern insan için tasarladığı devrimsel meditasyon teknikleri ile desteklenmektedir.
.
|