Vahşi (r.a)sorar:
- Ey Muhammed! Nasıl beni İslâm’a çağırıyorsun? Adam öldürenin, şirk koşanın azaba uğrayacağını, o azap içinde hor ve hakir olarak kalacağını söyleyen sen değil misin? Ben bunların hepsini yaptım. Benim için bir çıkış yolu var mı ki?
Bunun üzerine Cenab-ı Hakk tarafından şu ayet nazil oldu:
“Tevbe ve iman edip salih ameller işleyenlerin Allah kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.” (Furkan, 70)
Bu ayet üzerine Vahşi dedi ki:
- Ey Muhammed, salih ameller işleme şartı çok ağır. İhtimal ki ben iyi ameller yapacak gücü kendimde bulamam.
Bunun üzerine bu kez şu ayet nazil oldu:
“Doğrusu Allah, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Ondan başka dilediği kimseleri bağışlar…” (Nisâ, 48)
Vahşi hâlâ korkuyordu, dedi ki:
- Anladığıma göre bu bağışlama isteğe bağlı. Bilemiyorum ki, bu günahlarımla Allah beni affeder mi, affetmez mi?
Ve bu samimi itiraflara, Rabbimizden hepimiz için bir cevap geldi:
“Ey günah işlemekte haddi aşarak nefslerine karşı cinayet işlemiş kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak Allah bütün günahları bağışlayıcıdır. Çünkü o çok bağışlayıcıdır çok esirgeyicidir.” (Zümer, 53)
Vahşi, Allah’ın büyüklüğü karşısında boynunu büktü. Hamza r.a.’ı düşündü, isyanla geçen yıllarını, boynunu büktü. Müslüman oldu. Sahabiler şöyle dedi:
- Ya Rasulallah, biz de Vahşi’nin yaptıklarını yaptık. Bu müjdenizden biz de nasiplenecek miyiz? Efendimiz s.a.v. buyurdu:
- Evet, bu tevbe eden herkes içindir.